Sakın yanlış anlaşılmasın.

 

Bu satırların yazarı damarına kadar hayvansever. Özellikle de köpek sevdalısı.

 

Çünkü, evinde hiç köpek eksik olmaz.

 

Başlıkta anlatmak istediğim, hükümetin, özellikle de Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan ile akıl hocalarının Türkiye’ye özellikle de dar gelirlilere giydirdikler deli gömleğini anlatmayı amaçlıyor.

 

Ve de Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin halktan nasıl koptuğunu.

 

İnsan soramadan edemiyor: Acaba o feryatları, çığlıkları, hıçkırıkları duymamak için mi, bin bir bariyerle, kontrol noktasıyla, 24 saat boyunca kuşları bile izleyen elleri tetikte yüzlerce, belki de binlerce, hatta bir ordu büyüklüğündeki korumaların güvencesindeki “Kale”nin  arkasına sığındılar ya da saklandılar?

 

Gözümüzün içine baka baka Türkiye’nin kendi programıyla, kemdi imkanlarıyla “Büyümeye dayalı” bir program uygulamakta olduğunu söylüyorlar.

 

Yalan hem de yalanın dik alası!

 

Çünkü adı konmamış IMF programı veya reçetesi uygulanıyor.    

 

Tabii reçetenin işine gelen bölümleri.

 

Önce IMF reçetesini kısaca hatırlatayım.

 

----

 

1) Büyük dış açığın kapatılması için ulusal paranın değeri düşürülmeli, yani devalüasyon yapılmalı. Böylece ithalat azalacak, ihracat artacak ve dış açık düşecek.

 

2) Ekonomik ve mali istikrarın sağlanması için enflasyonun hem artış hızı, hem de oranı düşürülmeli. Bu amaçla, sıkı para politikası uygulanmalı, Merkez Bankası’nın para arzı, bankalara ve iktidar kurumlarına verdiği krediler sınırlanarak, azaltılmalı.

 

3) Bütçe açığının kapatılması için kamu harcamaları azaltılmalı, memur, işçi ücretleri ve maaşları düşürülmeli. Böylece hem kamu harcamaları hem de genel talep azaltılır ve enflasyon daha rahat kontrol altına alınabilir.

 

4) Bütçe açığının kapatılması için kamu harcamalarının sınırlanması ve kısıtlanması yetmez, yeni vergiler konulmalı ve vergi oranları artırılmalı. Yeni vergiler konulurken ve vergi oranları artırılırken, gelir ve servet vergileri yerine, toplumdaki bütün gelir grupları tarafından eşit miktarlarda ödenen, dolayısıyla en adaletsiz olan, tütün, alkol, iletişim, muamele, alım-satım vergileri gibi, dolaylı tüketim vergileri tercih edilmeli. Böylece hem gelirler artar  hem genel talep kısıtlanır  hem de yatırım yapacak olan sermaye sınıfı, doğrudan vergilerin artırılması nedeniyle engellenmemiş olur.

 

5) Ekonominin üzerindeki her türlü devlet müdahalesi, kotalar, sınırlama ve kısıtlamalar kaldırılmalı. Ülke ekonomisi, uluslararası kapitalist piyasa ekonomisi ile tam bir bütünleşme ilişkisi içine sokulmalı.

 

6) Devletin üretime yönelik her türlü ekonomik ve endüstriyel etkinliği özel teşebbüse devredilmeli. Böylece ulusal piyasanın tam anlamıyla uluslararası piyasa ile bütünleşmesi kolaylaştırılmalı.

 

7) Ülkedeki mali ve ekonomik hakları ve başta para piyasası olmak üzere, bütün piyasaları düzenleyen hukuk rejimi, hem yerli hem de yabancı sermayeye güven verecek bir nitelikte olmalı. Para piyasası ile mal ve hizmetler piyasaları bu nitelikte değillerse, bu güveni verecek düzenlemeler yapılmalı.

 

---

 

Türkiye’de günümüzde bu 7 tavsiyenin veya 7 maddenin hangileri tam, hangileri yarım yamalak uygulanıyor?

 

1-BÜYÜK BİR HEVESLE UYGULANANLAR: 3, 4, 6.

 

2-KONTROLLU UYGULANANLAR: 1, 2, 5.

 

3-GÖZ ARDI EDİLENLER: 7.

 

---

 

Özellikle 3’üncü ve 4’üncü maddelere dikkatinizi çekerim.

 

Yani ücretleri ve ücret artışlarının enflasyonun altında tutulmasına. Ve de dolaylı vergilerin sürekli artırılmasına.

 

Türk halkı bu iki silahla yoksullaştırılıyor. Orta sınıf bu silahlarla eritiliyor.

 

Mail: erdal.safak@outlook.com


YAZARIN DİĞER YAZILARI