Kuruluşunun 22’nci yılını kutlayan AK Parti’nin 3 Kasım 2002 seçimleri için kamuoyuna yayınladığı beyannameden üçüncü bölümü aktarıyorum.

 

Bu kez konumuz sosyal politikalar. Buyurun… 

 

Ekonomi politikaları toplumun refahını artırmada ve insanlara kaliteli yaşam koşulları oluşturmada zorunlu olmakla birlikte, tek başına yetersiz kalmaktadır. Etkili sosyal politika uygulamaları ile birleşmeyen ekonomi politikaları, toplumdan destek alamadığı için başarısız olmaktadır. Bu nedenle PARTİMİZ, ekonomik kalkınma politikalarını sosyal politikalarla dengeli bir şekilde yürütecektir.

 

GELİR DAĞILIMINDA ADALET:

 

Son yıllarda, özellikle ekonomik krizlerin etkisiyle, kesimler arasındaki gelir dağılımı büyük oranda bozulmuş, ücretlerde meydana gelen reel kayıp ve artan işsizlik sonucu halkımızın refah düzeyinde önemli düşüşler meydana gelmiştir. Krize karşı dayanma gücü aşınan yoksul kesimlerde sosyal huzursuzluklar artmıştır. Nüfusumuzun en zengin yüzde 20’lik kısmı, en fakir yüzde 20’lik kısmından 10 kat daha fazla gelire sahiptir. Türkiye OECD ülkeleri içinde gelir dağılımı en bozuk ülkelerden biridir. Özellikle kentlerde artan yoksulluk, geniş halk kitlelerinin ekonomik, siyasal ve sosyal hayattan dışlanması ve giderek marjinalleşmesine neden olmaktadır. Bu durum, kentlerde asayiş ve huzurun bozulmasına, zengin ve yoksullar arasındaki yaşam standardı farkının açılmasına, toplumsal kutuplaşmaya ve “umutsuzluk” duygusunun yaygınlaşmasına neden olmaktadır. Kişisel gelir dağılımındaki bozukluk yanında, bölgeler ve iller arasındaki gelişmişlik farkları da artarak devam etmektedir. Yıllardır süregelen enflasyonist ortam, başta tarım kesimi olmak üzere, yoksulların elindeki gelirin zengin kesimlere kaymasına ve orta gelir grubunun tamamen yok olmasına yol açmıştır. Zaten olumsuz şartlarda yaşayan tarım kesimi, sağlanan desteklerin azaltılmasıyla, çaresiz hale düşmüştür. Uygulanan yanlış ekonomik politikalar sonucu, çalışan kesimler üzerindeki vergi yükü önemli oranda artmış, üretici kesimler rant geliri elde eden kesimler karşısında mağdur edilmiştir. İş imkanları ciddi oranda daralmış, şirket iflasları hızlanmış ve nihayet, sürdürülemez noktaya gelen bu süreç sonunda ekonomik ve sosyal politikalar IMF ve Dünya Bankası tarafından belirlenmeye başlanmıştır.

 

AK Parti’ye göre, gelir dağılımının iyileştirilmesi ve yoksullukla mücadele politikalarının başarılı olabilmesi için “insan”ı ekonomik kalkınmanın merkezine oturtmak “ahlaki” bir zorunluluktur. Nihai amacı “insan refahının yükseltilmesi” olmayan ekonomik yaklaşımlar, sosyal felaketlerle sonuçlanır. Ahlaki perspektife sahip ekonomik yaklaşımlar, aynı zamanda “sosyal boyut”a ve “sosyal adalet”e öncelik veren bir anlayışı temsil eder. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Avrupa Sosyal Şartı gibi uluslararası belgelerde “insanın onurlu yaşam hakkı”na sahip olduğu açıkça vurgulanmıştır. İnsanların “yoksulluğa mahkum edilmeme” gibi evrensel hakları bulunmaktadır. “Yoksulluğun ortadan kaldırılması” bir ahlaki insanlık görevi olarak yönetimin temel görevleri arasında yer almaktadır. Küreselleşme sürecinde, ülkeler arasındaki refah ve gelişmişlik farkı açılırken, yoksul nüfusun sayısı daha da artmaktadır. Artık, ekonomik ve sosyal politikalar gözden geçirilerek “sosyal adalet”e öncelik veren “insan merkezli kalkınma” anlayışı benimsenmelidir.

 

Bu anlayış içinde, gelir dağılımı ve yoksullukla mücadele alanında aşağıdaki politikalar hayata geçirilecektir.

 

• Partimizin uygulayacağı ekonomik program ve politikalarda, “sosyal adalet” gözetilecek ve “insan”ı merkeze koyan yeni bir kalkınma yaklaşımı benimsenecektir. Uygulanacak ekonomik program, sosyal politikalarla uyumlu, sosyal bütünleşmeyi ve dayanışmayı sağlayıcı, işsizliği azaltıcı ve yoksulluğu ortadan kaldırıcı nitelikte olacak; ekonomik büyümeden elde edilecek nimetlerin adaletli bölüşümünü sağlayacak daha insani bir yapı taşıyacaktır.

 

•İşgücünün niteliğini artıracak ve işsizlere işgücü piyasasının talepleriyle uyumlu beceriler kazandıracak politikalar uygulanacaktır.

 

•Bilimsel araştırmalar yapılarak, kamu oyunda tartışmaya açılacak ve kapsamlı bir “yoksullukla mücadele” programı uygulamaya konulacaktır.

 

• Üretimi ve istihdam artışını engelleyen yapısal ve kurumsal bozukluklar kaldırılacak, “yatırım” ve “üretim”in önünü açan bir ekonomik yaklaşım benimsenecektir.

 

•Yeni müteşebbislerin ortaya çıkması teşvik edilecek ve kırsal kalkınmaya ağırlık veren programlar uygulanacaktır.

 

•Çalışan kesimlerin vergi yükü kademeli olarak hafifletilecektir.

 

•Sosyal güvenlik ağı genişletilecek ve yoksul kesimlere hizmet götüren yardım kurumları yeniden yapılandırılacaktır.

 

• Gelir dağılımı bozuk olan kesimlerin eğitim ve sağlık gibi sosyal hizmetlerden faydalanmasına öncelik verilecektir.

 

Mail: erdal.safak@outlook.com


YAZARIN DİĞER YAZILARI