Avrupa’nın özellikle küçük ve az nüfuslu ülkeleri birkaç yıldır beka paniğine kapıldı.

 

Bir kaçını sayalım: İsviçre, Yunanistan, Lüksemburg…

 

Kuşkunuz olmasın, bu listeye yakında İzlanda, Danimarka, İrlanda, Bulgaristan, Romanya, hatta Sırbistan, Bosna-Hersek, Dağlık Karabağ eklenecek.

 

Sonra sıra İtalya, Fransa, İspanya, İsveç, Norveç ve Finlandiya gibi ülkelere gelecek.

 

Neden? Cevap bir çok ayaklı:

 

-Ortalama yaşam süresi uzadı.

 

-Emeklilerin sayısı çalışanları geçti veya geçmek üzere.

 

-Ölümler doğumları geçti.

 

-Gençler ülkede gelecek göremedikleri için ilk fırsatta kapağı yurt dışına atıyorlar. Yani, ülke geleceği için bel bağladığı genç kuşağı yitiriyor. Bir başka deyişle, ülke sürekli kan kaybediyor. Dahası genler gittikleri ülkelerde yuva kurup çoluk çocuğa karışarak, o ülkenin nüfusuna katkıda bulunuyor.

 

---

    

Aslında Avrupa hep göçler kıtası oldu.

 

Taa Antik Yunan’dan beri.

 

Gelenler, gidenler…

 

Gelenler?

 

Hunlar, Moğollar, Anadolu’nun kadim halkları, Ortadoğu’dan gidenler.

 

Kuzey Afrikalılar.

 

Kimi dini baskılar ama çoğunluğu geçim sıkıntısı nedeniyle…

 

Ya gidenler?

 

Antik çağda Yunanistan ve onun ötesindeki topluluklardan Ortadoğu’ya gemilerle öbek öbek akın edenler. Onlara “Deniz insanları” deniyor. Günümüzdeki Filistinliler’in uzak mı uzak ataları…

 

Çok yüzyıllar sonra, Yeni Dünya’nın keşfedilmesiyle birlikte Amerika kıtasının iki parçasına (Kuzey ve Güney Amerika’lar) göç edenler: Yahudiler, Latinler (Italyan, Fransız, İspanyol, Portekiz), Anglosaksonlar (Alman, İngiliz, İrlanda), Vikingler’in torunları (İsveçliler, Norveçliler, Finler, Danimarkalılar)… Hatta Ortadoğu’lular. Yani Osmanlı tebaası olup şanslarını özellikle ABD’de aramak isteyenler… Ki onların birkaç kuşak sonrası çocukları bugün Amerika kıtalarındaki ülkelerde devlet yönetiminde ve özel sektörde çok üst konumlara geldiler.

 

Şimdi göç gel-gitleri yeniden tersine döndü, dönüyor.

 

Tıpkı 500 küsur yıl öncesinde olduğu gibi, Uzakdoğu ülkelerinden, özellikle Güney-Doğu Asya’dan ama daha önemlisi tıpkı Cengiz Han’ın Atilla’nın orduları gibi akın akın gelen Afganlar, Orta Asya halkları, Hintliler, Pakistanlılar, İranlılar (Yoksa “Persler” mi demek gerekiyor), Ortadoğu’nun her ırktan, her inançtan toplulukları ve elbette Türkiye üstünden Avrupa’ya sıçramak isteyen (Elbette Türkiye’de kalmayı daha güvenli bulan iddialara göre sayıları 8 milyonu aşanlar hariç) Suriyeliler ve de yüzbinlerce Filistinli…

 

Ama sorun şu: Kamyon, kamyonet, şişirilmiş bot gibi araçlarla zorlu yolculuğa çıkanların hemen tümü niteliksiz, “Ne isterseniz yaparım” türünden insan grupları.

 

Nitelikli (Doktor, sağlık elemanı, teknoloji sektöründe yol almış olanlar zaten uçakla çoktan Avrupa’da istedikleri ülkeye uçtular.

 

Sıra geldi diğer meslek gruplarından nitelikli işgücü sağlamaya. Onun için de kollar sıvandı, “Tedarik” arayışına girildi.

 

İşte taze mi taze bir örnek: Almanya, Kenya’dan 200 bin kişilik işgücü getirilmesine yeşil ışık yaktı.

 

Anlamı: Almanya’da birkaç yıl sonra ciddi bir Kenyalı topluluğu oluşacak. Okullarıyla, dernekleriyle, esnafıyla…

 

Böylece Avrupa’ya yeni “Renk” gelecek.

 

Mail: erdalsafak029@gmail.com


YAZARIN DİĞER YAZILARI