Hıncal Uluç'un Ölümünün Birinci Yılı -3
DOST MASASINDA EVRİM TARİHİ
Bugün biraz eskiye, taa 2016 başına kadar giden bir hikayeyi anlatacağım. Özlemle. İç çekerek. “Hey gidi günler” diye gözlerim nemlenerek…
Ama anlatmaya, daha doğrusu yeniden anlatmaya değer.
Çünkü bugün sadece soluk alıp verirken, “Geçmişte hiç de fena bir hayatın olmadı Erdal” tesellisiyle avunabilmek ve o avuntudan moral bulup, “Şükürler olsun ki yaşadım, yaşıyorum” diyebilmek için…
İşte hikaye. 17 Ocak 2016 tarihli yazımdan aktarıyorum. O zamanlar sevgili Hıncal Uluç hayatta. Ve biz dostlar grubu olarak aylık geleneksel buluşmamızın birinde yine bir araya geliyoruz. Sonrası yazıda…
(Not: Bu yazı Hıncal Uluç'un şantajı nedeniyle yazıldı.)
Bizim bir dost grubumuz var. Değerli ağabeyim Türker İnanoğlu'nun ev sahipliğinde ayda bir buluşur, hem yemek yer, hem sohbet ederiz. Grupta kimler mi var? Türker İnanoğlu, Hıncal Uluç, Erman Yerdelen, Şengül Balıksırtı, Erdoğan Aktaş, Uygar Eremektar ve Erdal Şafak. Bu demirbaş kadroya ara sıra konuklar da eklenir.
Son buluşmamıza biraz erken gittim. Zamanı değerlendirmek için yanıma aldığım belgeleri okumaya başladım. Ben geceleri ya tarih, ya astrofizik ya da tıp araştırmalarını okurum. Bir süre sonra sevgili Hıncal Uluç geldi, "Ne okuyorsun" dedi. Anlattım. Adeta yerinden zıpladı: "Tam manşetlik bir konu. Bunu yazmazsan, köşemden seni 'Bilgileri kendine saklıyor' diye ihbar ederim..." Böyle bir şantaj karşısında yazmamak mümkün mü? Buyurun...
***
Bir milyar yıl kadar önce dünyada sadece tek hücreli organizmalar, yani bakteriler yaşıyordu. Birkaç yüz milyon yıl sonra, daha doğrusu zamanımızdan 600 milyon yıl kadar önce çok hücreli organizmalar belirmeye başladı. Acaba tek hücreden çok hücreye geçişin nedeni neydi? Ne gibi bir olay bu mutasyonu tetiklemişti? Oregon Üniversitesi'nde, Ken Prehoda başkanlığındaki bir ekip bu soruya yanıt aramaya başladı. Bu amaçla "Choanoflagelle", yani "Kamçılı choan" diye bilinen tek hücreli bakterileri mercek altına aldı. Bu tek hücreliye "Kamçılı" denmesinin nedeni, küçücük bir kuyruğa sahip olması. Bilim insanları günümüzde yaşayan hayvanların en yakın atası olarak o tek hücreliyi gösteriyorlar. "Kamçılı choan"ın bir özelliği daha var: Hem tek hücreli olarak yalnız başına yaşayabiliyor, hem de çok hücreli olarak topluluk oluşturabiliyor. Oregon Üniversitesi'nin bilim ekibi bunun sırrını çözmek için organizmanın bazı proteinlerini ve DNA'sını incelediler. Ayrıca bu proteinlerin çok uzak geçmişte nasıl çalıştığını da araştırdılar. Bu uzun soluklu araştırma sonunda bu proteinleri kodlayan DNA'da bir mutasyon belirlediler. Bu değişim ile proteinler daha önce sahip olmadıkları bir rolü oynamaya başlamışlardı. Neydi bu rol? Başka organizmalarla etkileşime geçmek. Yani sosyalleşmek. Bu da onlara çok hücreli organizmalara dönüşme yolunu açtı. Evrim işte böyle başladı. Söz, araştırma ekibinin başkanı Ken Prehoda'nın: "Küçük bir olay gibi görünen bu mutasyon, aslında proteinin fonksiyonunu dramatik biçimde değiştirdi ve genlerinde olmayan bir işlevi yerine getirmesine imkân verdi." Prehoda'ya göre, çok hücreli organizmalar bu mutasyonu sevdi. Zira bugün hücrelerimizin yüzde 70'ini bu proteinler oluşturuyor. Özetle 600 milyon yıl kadar önce yalnız yaşayan iki tek hücreli "Kamçılı"nın bir gün yolda kuyruklarının sürtüştüğünü, bunun da çok hücreli organizmaların oluşumunu tetiklediğini, çok hücreli organizmalardan da günümüzün tüm canlılarının doğduğunu söyleyebiliriz. Bilim çevrelerine göre, bu buluş yaşamdaki evrimin sırrını çözmek için bir pencere açmakla kalmıyor. Ayrıca, daha önemlisi, kanser gibi hastalıkların mekanizmalarını daha iyi anlamanın da anahtarını veriyor. Nasıl? İşte cevabı: Kansere bazı organizmaların çok hücrelilikten yeniden tek hücreliliğe dönmeleri yol açıyor. Yani çok hücrelilerden oluşan bir toplulukta bir hücre birdenbire çevresiyle iletişimini koparıyor, tek hücreli olarak "Çılgın kalabalıkta tek başına"lığı oynuyor.
Son söz yine Ken Prehoda'nın:
"Kanser gibi bazı hastalıkları tanımlamada yepyeni bir paradigma bu. Böylece çok hücrelilikten yeniden tek hücreliliğe dönüş sürecinde etkili olan genler üstünde yoğunlaşarak yeni tedavi yöntemlerinin önü açılacak."
Nasıl olacak? İçine kapanan veya inzivaya çekilen tek hücreli, yeniden sosyalleştirilerek çok hücreliliğe dönüştürülecek. Veya çok hücreli organizmaların yüz milyonlarca yıl önceki yaşamını hatırlayarak tek hücreliliğe dönmeye kalkışmalarının yolu kapatılacak. Gerçekten büyüleyici, değil mi?
Yazıya günümüzden bir ek veya dip not:
Hıncal Uluç ağabey, bu müthiş buluşun sonuçlarını göremeden gitti. Ben de henüz göremedim. Bekliyorum. İzliyorum. Görebilecek miyim?
Bilmem. Karamsarım. Önümdeki yılların, arkamda bıraktıklarıma göre oranlanamayacak kadar az olduğunu bildiğim için…
Keşke “İşte geldik, gidiyoruz” diye veda etmeden önce öğrenebilsem, görebilsem, anlatabilsem, sizlere müjdeleyebilsem…
Mail:erdal.safak@outlook.com
YAZARIN DİĞER YAZILARI
BÜLTEN ABONELİĞİ
Hemen bülten abonesi olun yeni haberlerden anında haberdar olun!