6 YAŞINDAKİ ÇOCUK TEDAVİSİ OLMAYAN KANSERİ NASIL YENDİ?

 

Lucas, Belçikalı bir ailenin 6 yaşındaki oğluydu. 2017 yazında, tatil geçirdikleri yerde bir sabah tuvalete gittiğinde başı döndü, içi bulandı, sendelemeye başladı.

 

Sonra rahatsızlığı hızla arttı: Sürekli burnu kanıyordu. Düzgün yürüyemiyor, sık sık yere kapaklanıyordu.

 

Doktora götürüldü. Teşhis: Beyninin sağ alt bölümünde bir tümör çıkmıştı. Ve giderek tüm beynini tutsak alacaktı.

 

Bu hastalığın, daha doğrusu kanser türünün adı “Gliom”du. Beynin destekleyici dokusu olan “Glial” hücrelerde oluşan bir grup tümördü. Çocukluk yaşlarında ortaya çıkıyordu.

 

(Not: Tıbbi kavramların pek çoğunun Türkçe karşılığı olmadığı için evrensel tanımları kullanıyorum; özür dilerim.)

 

Dünyada yılda 10 çocukta görülüyordu. O 10 çocuktan biri de Lucas olmuştu.

 

Ne yazık ki, “Gliom”un tedavisi yoktu. Hekimler, bir, bilemediniz iki yıl ömür biçtikleri Lucas’ın hiç değilse acısını hafifletmek için 30 seanslık radyoterapi önerdiler. Aileye de gerçeği anlattılar: “Sakın umuda kapılmayın. İstatistiklerin ortaya koyduğu gerçek bu. Yapabileceğimiz tek şey, onu mümkün olabilecek en uzun süre hayatta tutmak. İyileşmesini asla beklemeyin.”

 

Anne-baba Lucas’ı kurtarmak için her türlü özveriyi göze aldı. ABD’ye, Meksika’ya gitmeyi düşündüler,. Bu iki ülkede “Gliom” tedavisinde uzmanlaşmış hekimler bulunduğunu duymuşlardı.

 

Ama sonunda vazgeçip radyoterapiye razı oldular.

 

5 yıl sürdü tedavi. Ve birdenbire Lucas’ın sağlığı inanılmayacak ölçüde düzelmeye başladı. Radyoterapi seanslarını yöneten doktor, “Tedaviyi ne zaman, nasıl sonuçlandıracağımızı bilmiyorduk. Çünkü dünya tıp litaratüründe hiçbir referans yoktu” diyordu.

 

Doktor sonunda Lucas’la konuşmaya ve son kez bir kutu ilaç önermeye karar verdi. Lucas’ın cevabı: “Bundan önce verdiğiniz bir kutu ilaç olduğu gibi duruyor.”

 

Doktor anladı: Çocuk artık ilaç kullanmıyordu. Ama gözle görülür şekilde iyileşmişti!

 

Doktor, Lucas’ın sağlığına kavuşmasında ilaçların etkisinin ana etken olmadığını kabullendi, daha doğrusu itiraf etti ve ekledi: “Ben bu hastalıktan kurtulan çocuk ne gördüm, ne de duydum.”

 

Şimdi doktorlar Lucas’ın hastalığı nasıl yendiğini araştırıyor. “Sırrı çözebilirsek, bu hastalığa yakalanan veya yakalanacak olan diğer çocuklara nasıl bir tedavi uygulanabileceğini belki anlayabileceğiz. Ve bu, tıp dünyası için harika bir buluş olacak.”

 

Doktorların bu “Mucize”ye yorumları, daha doğrusu tahminleri şöyle: “Lucas’ın beynindeki tümörde daha önceki vakalarda rastlayamadığımız bazı küçük anormallikler tespit ettik. Herhalde bu anormallikler hastalığın seyrinde olumlu etkiler yaptı.”

 

Lucas şimdi 11 yaşında. Bütün yaşıtları gibi koşuyor, gülüyor, okuluna gidiyor, teneffüslerde arkadaşlarıyla oynuyor…

 

Hayatın sırrı kim bilir genlerimizin, kromozomlarımızın hangi boğumunda gizli. Ve onlar bizi hayatta tutmak için vücuttaki düşmanlara, yani habis urlara, diğer hastalıklara, başka ölümcül tehditlere karşı, bizim bile bilemediğimiz, bırakın bilmeyi farkına bile olmadığımız kimbilir ne mücadeleler, ne savaşlar veriyor?

 

Nice, nice yıllara küçük Lucas…

 

Mail: erdal.safak@outlook.com


YAZARIN DİĞER YAZILARI