Çok tuhaf bir şey oldu.

 

Labtop’um durduk yerde takvimi değiştirdi.

 

Hani, bilgisayarınızın alt bölgesinin sağ tarafında saati gösteren yer var ya, o durup dururken farklı bir takvimi göstermeye başladı.

 

Daha önce de takvim sapıtıyordu.

 

Daha doğrusu laptop’u kapattığımda ertesi sabah açınca, gece bıraktığım saatte buluyor, ayarlar butonuna basıp günün saatine eşitliyordum.

 

Ama bu kez durum farklıydı.

 

Takvim 30 Kasım 2030’u gösteriyordu!

 

Bu, bir mesaj mıydı?

 

Yani, aşağı-yukarı 6 yıl sonrasını mı haber veriyordu?

 

Eşime anlattım, takıldım:

 

“Sana kötü bir haberim var. Galiba 6 yıl daha bana katlanmak zorunda kalacaksın.”

 

Sinirlendi; “Saçmalama” dedi.

 

“Yani” dedim, “6 yıl daha yaşama ihtimalim mi seni sinirlendi?

 

Yine sinirlendi, yine “Saçmalama” dedi.

 

Sordum: “”Saçmalama derken neyi kastediyorsun? Ölmemi mi, ölmememi mi?”

 

 

Anlattım:

 

“Senin tarafın, yani senin aile zincirin sağlam. Babaannen 90’ın eşiğinde hayatını kaybetti. Birkaç yıldır “Allahım beni unuttun, gençleri alıyorsun, beni bırakıyorsun. Artık beni de al” diye dua ediyordu. Sonunda Allah dileğini kabul etti, merdivenleri çıkarken düştü, kalça kemiğini kırdı. Gerçek bir ölüm habercisi. Çünkü yaşlılarda kalça kemiği asla kaynamaz. Cenaze hazırlıklarına başlamak daha akılcı bir tercih olur.

 

Çok şükür, annen de 91 yaşında ve onca hastalığına rağmen hayatta tutunmak için kalan gücünü sonuna kadar kullanıyor.

 

Tek istisna baban: 69 yaşında öldü. Merdivenleri çıkarken düştü, beyin kanaması geçirdi, komaya girdi. Düşüşünün nedeni çözülemedi: Düştüğü için mi kafasını çarpıp beyin kanaması geçirdi, yoksa beyin kanaması geçirdiği için mi düşüp komaya girdi.

 

Bana ikinci seçenek daha akla yakın geliyor. Büyük biir ihtimalle babanda anevrizma vardı ama ne kendisi, ne de aileden biri bunu bilmiyordu. Zaten o yıllarda “Saatli bomba” denilen anevrizma kamuoyu tarafından da yaygın bir şekilde bilinmiyordu.”

 

Biraz soluklanıp ekledim:

 

“Benim aileme gelince; babam 57 yaşında öldü, annem 53 yaşında.

 

Ben ve 2 yaş küçük erkek kardeşim, galiba onların yaşamaları gereken yılları devraldık. Yani, uzatmaları oynuyoruz.”

 

Güldüm: “Labtop’un gösterdiği veya gelecekten haber verdiği mesaj doğruysa, 6,5 yıl kadar daha ömrüm var.”

 

Umarım, yanılmam.

 

Yanılırsam, nasıl olsa ölüm haberimi alırsınız…

 

---

 

10 Haziran 2007’de kaybettiğimiz rahmetli Ufuk Güldemir (Doğumu 10 Eylül 1956) son röportajını Hürriyet’ten Ayşe Arman’a vermişti. 8 Ekim 2006’da yayınlanan röportajda şöyle demişti:

 

“Siz benden daha şanssızsınız. Çünkü ne zaman öleceğinizi bilmiyorsunuz. Oysa ben öleceğim tarihi biliyorum.”

 

Ve eklemişti: “Doktorum ‘Birkaç aylık ömrün var’ dedi. Kendimi hazırladım.”

 

Gerçekten de doktorun dediği çıktı, son röportajından 8 y sonra dünyaya veda etti.

 

Son söz: Öleceğin tarihi bilmek mi iyi, bilmemek mi?

 

Emin değilim.

 

Daha doğrusu, cevabım yok.

 

Ama labtop’un durup dururken verdiği tarih hiç aklımdan çıkmayacak.

 

Hatta bundan sonraki hayatımı etkileyecek?

 

Neydi o tarih?

 

Tekrar hatırlatayım: 30 Kasım 2030.

 

Mail: erdal.safak@outlook.com


YAZARIN DİĞER YAZILARI