AK Parti’nin 3 Kasım 2002 seçimleri için kamuoyuna yayınladığı beyannamenden hukuk, adalet ve yargı sistemiyle ilgili taahhütlerini aktarıyorum.

 

Bakın, AK Parti, Seçim Beyannamesi’nde bu konuda ne tespitler yapmış ve ne çözümler önermişti…

 

---

 

Partimiz hukuku, korkutmanın ve cezalandırmanın değil, adaleti sağlamanın aracı olarak görmektedir. Mevzuatımızdaki yasakçı hükümler nedeniyle, ülkemiz hukuk devletinden çok kanun devleti görüntüsü vermektedir. Türkiye, kanunlarını hukuka, hukukunu evrensel adalet ve insan hakları esaslarına dayandırarak ve temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasını sınırlayan yasakçı hukuk sistemini değiştirerek gerçek anlamda hukuk devleti olacak ve uluslararası camiada saygın bir yer kazanacaktır.

 

Hukuk ve adalet anlayışımız, devletin topluma ve bireylere dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep aidiyeti gibi sebeplerle ayırım gözetmeksizin adalet içinde yaklaşmasını sağlamaktır. Amacımız toplumumuzu suçun azaldığı, korkunun olmadığı bir barış toplumu haline getirmektir. İhtilafları çıkmadan önlemek amacıyla “Koruyucu Hukuk” uygulamaları başlatılacaktır. Hukuki konularla ilgili danışmanlık hizmetleri geliştirilip sosyal hizmet olarak halka sunulacak, halkımızın temel ve gündelik sorunlarla ilgili haklarını ve hukuk kurallarını iyi anlamaları sağlanacaktır. Partimiz hukukun üstünlüğüne dayalı yönetim anlayışının teminatı olacaktır. “Adalet mülkün temelidir” özdeyişinde ifade edildiği gibi, toplumda barışın, huzurun ve refahın sağlanması için öncelikle adaletin tesis edilmesi gerekmektedir. Ülkemizde yaşanan krizlerin temelinde, evrensel normlara uygun bir hukuk devleti ve adalet sisteminin eksikliği yatmaktadır.

 

Partimizin isminden de anlaşılacağı gibi, adaletin tesisi kalkınmadan önce gelir. Demokratik bir hukuk devleti anlayışını hayata geçiremeyen ve adalete güveni tesis edemeyen ülkelerin, ekonomik yönden kalkınması da mümkün değildir. Hukuk devleti ilkesine uygun olarak adalet reformunu gerçekleştirmek, partimizin öncelikleri arasında yer almaktadır.

 

Hukuk alanındaki reformlara yeni bir anayasa yapılarak başlanmalıdır. Partimiz, yeni anayasanın devlet-toplum-birey arasında yapılan bir toplumsal sözleşme niteliğinde olmasından yanadır. Bu anayasa hukuk devleti ilkelerini hayata geçirecek, bireyleri devlete ve örgütlü güçlere karşı koruyacak, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin getirdiği ilke ve standartlarda temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınmasını sağlayacaktır. Hazırlanacak yeni anayasa, kısa, öz ve açık olacak, yasama, yürütme ve yargı erkleri arasındaki ilişkiler açık, net ve anlaşılabilir bir şekilde belirlenecek, temsili demokrasiden katılımcı demokrasiye geçişi sağlamak için referandum yolu yaygınlaştırılacak, “İdarenin hiçbir eylem ve işlemi yargı denetimi dışında bırakılmayacak”tır.

 

BAĞIMSIZ ve TARAFSIZ YARGI:

 

Yargı gücünü kullananların görevlerini yasaların emrettiği doğrultuda tarafsız olarak kullanmaları kişi hak ve özgürlüklerinin en önemli teminatıdır. Ülkemizde yargıya çeşitli şekillerde müdahalelerin olduğu, yargıçların tarafsız olarak karar vermelerinin engellendiği, yüksek yargı organlarının başkanları tarafından da sürekli olarak dile getirilmektedir. Ülkemizde, adalet hizmetlerinin aksamasının temelinde, bütçeden bu hizmetlere ayrılan payın yetersizliği, yargılama sürecinin yavaş işlemesi, mevzuatın çok geniş olması, yargılama mevzuatının çağdaş gelişmelere uygun olarak yenilenmemesi, teknik altyapı eksiklikleri, personel yetersizliği gibi sebepler yatmaktadır.

 

AK Parti, yargı yetkisini kullanan kişi ve kurumların bağımsız ve tarafsız karar vermelerini sağlayacak bir yargı reformunu gerçekleştirmek için;

 

• Anayasa ve yasalardaki yargı bağımsızlığı ve hakimlik teminatı ile bağdaşmayan hükümler yeniden düzenlenecek, hakimlerin tarafsızlığını ve hukukun siyasallaşmasını engelleyen önlemler alınacaktır

 

• Hakim ve savcıların terfi sistemi, hakimlik teminatını zedelemeyecek şekilde değiştirilecek, sicillerinin objektif kriterlere göre düzenlenmesi sağlanacaktır.

 

•Yargı hatalarından dolayı mağdur olanların zararlarının tazmini için bütçeden kaynak ayrılacaktır. •Basının ve kamuoyunda etkili kişi ve organların yargıyı etkileyerek, adaleti yanıltmaya yönelik faaliyetlerine engel olucu nitelikteki düzenlemeler gereği gibi uygulanacaktır.

 

• Devlet Güvenlik Mahkemeleri kaldırılarak, bunların görev ve yetkileri, örgütlü suçlar ve terör konusunda ihtisaslaşmış ceza mahkemelerine devredilecektir.

 

• Anayasa Mahkemesi üyelerinin seçimi yeniden düzenlenecek, yasama, yürütme ve yargı arasında denge kurularak TBMM’ne de üye seçme yetkisi tanınacaktır.

 

TAM ve ZAMANINDA ADALET:

 

Anayasanın 141’inci maddesinde, davaların en az giderle ve mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırılması hükme bağlanmıştır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6’ncı maddesinde de herkesin kanunî, bağımsız ve tarafsız bir mahkemede makul bir sürede, adil bir şekilde yargılanma hakkı temel bir insan hakkı olarak güvenceye alınmıştır. Bugün ülkemizde adalet sistemi çok yavaş işlemekte, bu durum adalete güven duygusunu zayıflatmaktadır. İnsanlar, bazen haklarını mahkemelerde aramak yerine “ihkâk-ı hak”ka kalkışmakta, yasadışı organizasyonları devreye sokmakta veya umutsuz bir şekilde hak aramaktan vazgeçerek haksızlığa boyun eğmektedir. Usul kanunlarındaki yetersizlik, nitelikli yargı elamanı ve yardımcı personel eksikliği, bina ve fiziki mekân yetersizlikleri, modern haberleşme ve iletişim araçlarından yararlanılamaması, yargı çevrelerinde iç göç nedeniyle yaşanan hızlı nüfus artışı, adaletin tecellisini geciktiren temel faktörlerdir.

 

Partimize göre geciken adalet adaletsizliktir. Yargı sistemindeki bu sakıncaların giderilmesi için;

 

• Genel bütçeden adalet hizmetlerine ayrılan pay, bu hizmetlerin tam ve zamanında yapılmasını sağlayacak bir orana yükseltilecektir.

 

•Vatandaşların devlet kuruluşları ile olan ihtilaflarının yargı yoluna başvurulmadan çözümlenmesi için gerekli idari ve yasal düzenlemeler yapılarak, kamu görevlilerinin sorumluluktan kaçarak yapmaları gereken işleri yargıya havale etmeleri önlenecektir.

 

• Hukuk fakültesi öğretim üyelerinin, hukuk alanında akademik kariyer yapmış kişilerin ve özellikle tecrübeli avukatların hakimlik mesleğine geçmeleri kolaylaştırılarak personel açığı giderilecektir.

 

•Ceza yargılamasında savunmayı temsil eden avukatın statüsü, iddia makamını temsil eden savcının statüsü ile denkleştirilecektir.

 

• Davanın taraflarına davayı gereksiz yere uzatma imkânı veren düzenlemeler kaldırılacak, davanın uzamasına yol açan davranışlara izin verilmeyecektir.

 

• Halen dava şeklinde görülen çekişmesiz yargı işleri dava olmaktan çıkarılarak dava sayısı azaltılacaktır. Dava kalıbı içinde görülen çekişmesiz yargı işlerinde de basitlik ve çabukluk sağlanacaktır.

 

• Mevzuattaki dava açma, şikayet, itiraz, temyiz, karar düzeltme, zamanaşımı ve hak düşümü gibi süreler basitleştirilecektir.

 

• Maddi imkansızlıkları nedeniyle hak arama özgürlüğünden yararlanamayanlar için öngörülen “adli yardım” müessesesine işlerlik kazandırılacaktır.

 

•Ceza Hukuku alanındaki son gelişmelere göre cürüm kabul edilmeyen sosyal davranışlar suç olmaktan çıkarılacaktır. Kabahatler adli suç kapsamından çıkarılarak “ön ödeme” yoluna gitme imkanları genişletilecektir.

 

•Bir idari usul kanunu çıkarılarak idari işlemlerin yapılmasındaki yetki ve sorumluluk belirsizlikleri giderilerek işlemlere açıklık kazandırılacak, denetim kolaylığı sağlanacaktır.

 

•İstinaf mahkemeleri kurularak Yargıtay’ın iş yükü hafifletilecek ve Yargıtay’ın içtihat mahkemesi olma fonksiyonu öne çıkarılacaktır. Sistemin, nitelikli personel, mekan ve araç-gereç ihtiyaçlarının karşılanması zamanında ve tam adaletin tecellisi için zorunludur. Bu amaçla; Adliyeler, çağın gelişmelerine ve hizmetin gereklerine uygun bir şekilde modern araç ve gereçlerle donatılacaktır. Mahkemelerin elektronik arşiv imkanlarından yararlanması sağlanarak gerekli bilgi ve belgeler ile emsal kararlara zamanında erişim mümkün hale getirilecek, yargı organları arasında kurulacak bir bilgi ağı ile adli sistemi bilgi toplumuna taşıyacak bir düzen oluşturulacaktır. İnfaz mevzuatı çağdaş normlara uygun hale getirilecek, modern bir örgütlenme, yeterli sayıda personel ve fiziki imkanların sağlanmasıyla ceza ve tutukevlerinin sorunları çözülecektir. Bu çerçevede;

 

•İnfaz hizmetlerinde, tutuklu ve hükümlülerin kaldığı mekanlar ayrılacak, ceza infaz kurumlarının personel ve fiziki alt yapı yetersizlikleri giderilecektir. Hazırlanacak yeni infaz kanununda tutuklu ve hükümlülerin asgari hakları belirlenecek ve alternatif ceza infaz yöntemleri geliştirilecektir.

 

• Adli sicil kayıtlarının tutulmasında daha düzenli bir sisteme geçilecek, sabıka kayıtlarının silinmesindeki ihmallerin hak mahrumiyeti doğurması engellenecektir.

 

•Kişilerin idari kararlarla kamu haklarından mahrum bırakılmalarının önüne geçilecek, kamu haklarından mahrumiyette yargı kararı zorunlu hale getirilecektir.

 

• Parlamentonun af yetkisi sadece devlete karşı işlenen suçlarla sınırlı hale getirilecek, kişilere ve mallara karşı işlenen suçlarda ise mağdurların rızasını arayan ve haklarını koruyan bir sistem oluşturulacaktır.

 

Mail: erdal.safak@outlook.com


YAZARIN DİĞER YAZILARI