29 Mayıs’ta İstanbul’un fethinin 571’nci yıldönümünü kutlayacağız. Ve elbette Fatih Sultan Mehmet’in fetihten bir hafta önce kadırgaları karadan yürütüp Haliç’e indirmesi yine gündeme gelecek.

 

Hatırlatalım: Bizanslıların gerdikleri kalın zincir nedeniyle Osmanlı donanması Haliç’e giremiyordu.

 

Bizanslılar’ın dikkatini dağıtmak için havan toplarıyla surları yoğun biçimde döverken, gemilerini 21-22 Nisan 1453 gecesi karadan harekete geçirdi. Gemilerin götürüleceği yol boyunca kalaslar döşendi. Kalaslara iç yağı ve zeytinyağı sürüldü. Böylece kaygan olmaları sağlandı. Binlerce yeniçeri ile yük hayvanları Dolmabahçe Kumbaracı yokuşu Asmalı Mescid, Tepebaşı, Kasımpaşa yokuşunu geçti ve sonunda Haliç’e ulaşıldı.

 

---

 

Tarihçilere göre, Fatih Sultan Mehmet, gemilerini karadan yürüten ilk Türk lider değil. Aydınoğulları Beyi Gazi Umur Bey, Fatih’ten yaklaşık 115 yıl önce, 1338 yılında Yunanistan seferi sırasında İnebahtı Körfezi’ne ulaşabilmek için gemilerini 10 kilometre boyunca karadan yürüttü.

 

Bir de başarısız girişim var.

 

Kafkasya’da yaşayan Avar Türkleri, Karadeniz’de bir sefer için gemilerini karadan yürütmeye çalıştılar. Ancak çabaları yetersiz kaldı.

 

---

 

Peki, tarihte ilk kez kim gemilerini karadan yürüttü?

 

Ben, 1938-1946 yılları arasında Milli Eğitim Bakanlığı yapan, köy enstitülerinin kurucusu ve rahmetli şair Can Yücel’in babası Hasan Ali Yücel’in adını taşıyan klasikler dizisine bayılırım.

 

Türkiye İş Bankası o dizideki kitapları peyder pey çeviriyor. Çevirip yayın hayatına sunduklarının biri de Rodoslu Apollonios’un “Argonautika” adlı yapıtı.

 

Rodoslu Apollonios, Milattan Önce 3’üncü yüzyılda yaşadı. Aslında şairdi.

 

Günümüze ulaşan tek eserinin konusunu, “Argonautika”da antik çağların en sevilen efsanesi “Altın Post ve Argonotlar” oluşturuyor.

 

Bakın, bu yapıtın Türkçe çevirisinin 16’ncı sayfasında geminin karadan denize indirilmesi nasıl anlatılıyor:

 

---

 

“Argos’un talimatlarına sıkı sıkıya bağlı kalarak, iyi eğrilmiş iplerle tekneyi çepeçevre bağladılar.Tahtaların darbelere ve dalgalara dayanması için iki taraftan da ipleri iyice gerdiler. Ardından teknenin eninde ve onu pruvası denize dönük olacak şekldi suya indirene kadar sürükleyecekleri uzunlukta bir çukur kazdılar. Denize yaklaştıkça daha da derinleşen çukura tekne üzerlerinde kayarak hareket etsin diye ardı ardına ağaç gövdeleri yerleştirdiler. Teknenin karşılıklı iki yanında da güverteden birer arşın yüksekte kürekleri ters çevirip ıskarmozlara bağladılar.

 

Sonra da teknenin her iki yanında küreklerin arkasına geçerek elleri ve göğüsleriyle itmeye hazırlandılar. Tiphys arkadaşlarının uyumlu itmelerini sağlamak için güverteye çıktı. Yüksek sesle komut verdi ve ayaklarını yere sağlam basan kahramanlar bütün güçleriyle iterek tekneyi yerinden oynattılar. Naralar atarak itmeye devam ettiler. Ve Pelionlu Argo (Not: Teknenin Pelion kentinde inşa edildiği vurgulanmak isteniyor) ağır ağır kaymaya başladı.

 

Ağaç kütükleri büyük ağırlık altında inliyor, sürtünme yüzünden koyu renkli bir duman yükseliyordu. Ama sonunda tekne denize indirildi.”

 

 

---

 

İstanbul’un fethinin 571’inci yıldönümü kutlu olsun.

 

Mail: erdal.safak@outlook.com


YAZARIN DİĞER YAZILARI