AVRUPA KORKUYOR MU YOKSA HALKINI KORKUTMAK MI İSTİYOR?

 

Avrupa geçen yüzyılın son 10-15 yılından bu yana yeni bir “30 Yıl Savaşları” yaşıyor.

 

Bu cümlemi en iyi tarihçiler ve tarihe meraklı olanlar anlayabilir.

 

---

 

İlk “30 Yıl Savaşları” 1618 ile 1648 yılları arasında meydana geldi  Fransa ile İspanya arasında 1659’a kadar uzadı.

 

Aslında, bu bir mezhepler savaşıydı. Katolikler ile Protestanlar arasında.

 

Elbette ordular ve devletler 30 yıl boyunca sürekli, kesintisiz olarak savaşmadılar. Kesintili olarak karşı karşıya geldiler. Savaş bitince ordular kendi ülkelerine çekildi. Ancak savaş durumu 1659’a kadar geçerliliğini korudu.

 

---

 

Modern çağların, yani günümüzün “30 Yıl Savaşları” ise Yugoslavya iç savaşında “Pandora’nın Kutusu”nun açılmasıyla başladı.  1991-2001 arasında süren bu iç savaş sonunda, ortaya bir çok devlet çıktı. Daha doğrusu tarihe karışmış devletler hortlatıldı.

 

Ardından, Afganistan savaşı.

 

Sonra, Irak’ın işgali.

 

Daha sonra Libya’da Kaddafi’yi göz göre göre katletmeye kadar giden müdahale.

 

Ardından Suriye iç savaşına müdahale.

 

Ve şimdi Rusya-Ukrayna savaşında taraf olma.

 

Arada Rusya-Gürcistan savaşı var.

 

Arada Rusya’nın Kırım’ı işgal etmesi var.

 

Bu savaşları Avrupa orduları değil NATO güçleri yürüttü.

 

---

 

Ve sıra geldi 3’üncü yılına girmiş olan Ukrayna savaşına

 

Her ne kadar ABD Başkanı Joe Biden’den NATO Genel Sekreteri Jen Stoltenberg’e, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’dan Almanya Başbakanı Olaf Scholz’a kadar Batı’nın, yani NATO’nun liderleri yüzlerinde maskelerle “Rusya’nın Ukrayna’da kazanmasına izin veremeyiz” diyorlarsa da pek önemsemeyin. Çünkü gerek yönetim kademelerinde, gerek askerler arasında, gerekse Batı kamuoyunda  Putin’in ordularının bu savaşı kazandığı ya da kazanmak üzere olduğu kanısı sürekli daha geniş kabul görüyor.

 

Aslında batılı liderler de bu gerçeği biliyor ve Putin’in Ukrayna’da durup durmayacağı, durmazsa yeni hedefinin hangi ülke olacağını kestirmeye çalışıyor.

 

Ama en tuhafı şu: Bir çok NATO üyesi, Putin’in bir sonraki hedefinin kendileri olmasını sanki gizliden gizliye arzuluyor.

 

Sadece iki örnek vereceğim.

 

İlki Baltıklar’ın üç bücür ülkesinden biri olan Litvanya.

 

Bakın, Litvanya gizli servisi nasıl bir senaryo yazdı: “Rusya, asla Ukrayna ile durmaya niyetli değil. NATO ile uzun süreli bir çatışmaya hazırlanıyor. Hedeflerinin başında da Baltık ülkeleri geliyor.

 

Almanya’nın bu senaryoya itirazı var.

 

Çünkü ona göre, Rusya’nın Ukrayna saldırısı Avrupa’da tüm ezberleri bozdu.

 

Putin’in bundan sonraki ilk hedefinin Avrupa’nın bir numaralı  potansiyel, hatta stratejik hedefinin Almanya olması olasılığı son derece güçlü.

 

Alman istihbarat örgütlerine göre, Rusya’nın NATO’yu, ama öncelikle de Almanya’yı hedef alabilecek topyekun saldırısı 4 aşamadan oluşabilir:

 

1-Dezenformasyon ve siber saldırı kampanyası.

 

2-Birliklerin batıya kaydırılması. Bu aşamada NATO birliklerini Rusya’nın karşısına  yığarak yanıt vermeye çalışacak. Ancak sınıra yakın bölgelerde yaşayanlar daha içlere kaçacak. Casusluk, siber saldırı, sabotaj ve bombalı saldırılar artacak. Amaç, NATO birliklerinin ilerlemesini yavaşlatmak olacak. Almanya’nın altyapısı (Su şebekesi, kimyasal tesisler ve nükleer reaktörler gibi) hedef alınacak. Aslında amaç, hem birlikleri frenlemek, hem de halkın moralini çökertmek olacak.

 

3-NATO güçlerine saldırı: Rusya konvansiyonel (Yani nükleer saldırı içermeyen) bir hamleyle öncelikle Almanya topraklarındaki hedefleri ateş çemberine alacak. Batı’nın uzaydaki uydularının yok edilmesi veya devre dışı bırakılması da bu aşamada öngörülüyor.

 

4- Ve savaş: Rus ordusu Almanya’da ilerlemeye başlayacak. Karada, denizde ve havada çatışmalar olacak. Savaş tarihte iki kez olarak uzaya da taşınacak.

 

Alman istihbarat örgütü raporuna göre, Rusya böyle bir savaşta kimyasal ve biyolojik silahları kullanmaktan da çekinmeyecek.

 

Tarihe, özellikle İkinci Dünya Savaşı tarihine meraklıysanız, bu iddialar veya bu senaryo size hiç de yabancı gelmez.

 

Adolf Hitler’in ve kurmaylarının 1939-1945 yılları arasındaki tarihin en kanlı savaşında izledikleri stratejinin bire bir benzeri.

 

Bu noktada önümüze iki soru çıkıyor:

 

1-Ya Almanlar’ın kanlarında Nazi bakterisi veya virüsü hala duruyor.

 

2-Ya da Hitler’in savaş senaryosunu neredeyse (Çünkü Nazi Almanyası’nda uydular, uzay araçları yoktu, tek fark bu)  aynen yeniden hayata geçirmeye çalışmaktan utanmıyorlar.

 

---

 

Eh, Ruslar da votkalarını yudumlayarak Avrupa’nın bu ödlek senaryolarıyla dalga geçiyorlar.

 

Hatta, tırnaklarını birbirine sürterek, durduk yerdeki çıkışlarıyla Avrupa’nın korkularını daha da kamçılıyorlar.

 

Belli ki, çok keyif alıyorlar!

 

Onu da bir sonraki yazıda anlatayım.

 

Mail: erdal.safak@outlook.com


YAZARIN DİĞER YAZILARI