AVRUPA’DA ÇILGINLIK VE PANİK TAVAN YAPMIŞ DURUMDA

 

Brüksel’de NATO’nun Haren belediye bölgesinde, 3’üncü Leopold  Bulvarı’nda yer alan ve 750 milyon Euro’luk harcamayla 6 yılda tamamlanıp 25 Mayıs 2017’de “Hizmet”e açılan karargahta aylardır ışıklar sabahlara kadar yanıyor.

 

Çünkü,  Vladimir Zelinski yönetimi yönetimi pes etse veya orduları cephede çökse bile, NATO’nun Ukrayna’yı bırakmaya asla ama asla niyeti yok.

 

Sadece Brüksel’deki ana karargahtaki 5 yıldızlı generallerin ve amirallerin değil,  onların sözde emir aldıkları hükümetlerin de.

 

O nedenle cephede Ukrayna ordusunun tükenmekte olduğu haberleri arttıkça, Brüksel’deki karargahta “Rusya’yı  ve Vladimir Putin’i nasıl durdurabiliriz” ile başlayıp “Bir sonraki aşama ne olacak”a, dahası “İkinci, üçüncü, dördüncü cepheyi Rusya ‘nın açmasına izin mi vermeliyiz, yoksa biz mi açmalıyız” cinnet sorularına kadar bir çok seçenek masalar dolusu raporlar. İstihbarat bilgileri desteğinde tartışılıp duruyor.

 

Bu arada Zelinski, tükenmenin ilk sinyallerini gönderiyor, ABD Kongresi’ne “Lütfen yardım edin, yoksa savaşı kaybediyorum” gibi yalvarmaklı cümlelerle çağrı üstüne çağrı yapıyor.

 

Avrupa başkentlerinde Rusya’nın savaşı yaz başına kadar kazanıp bitirmesi olasılığı tartışılıyor.

 

ABD’de Cumhuriyetçi Parti’nin Başkan adayı ve eski Başkan Donald Trump, seçilirse savaşı 24 saatte bitireceğini iddia ediyor. Nasıl? Rusya’nın işgal ettiği toprakları tanımak, Ukrayna’ya da ülkenin geri kalan bölümüyle yetinmesini dayatmak.

 

Ancak NATO başka tellerden çalıyor.

 

NATO’nun Avrupalı üyeleri de Rusya ile farklı cephelerde hesaplaşmanın senaryolarını yazıyor.

 

---

 

Bu tehlikeli söylem tırmanışı, müzayedelerde fiyat artırmaya benzemeye başladı.

 

Avrupa halkları adına söz söyleme hakkına sahip olduğunu zanneden başına buyruk birkaç sözde yetkilinin son çıkışlarından birkaç cümleyle örnekler vereyim.

 

İlki, Avrupa Birliği Dışişleri Komisyonu Başkanı, kerameti kendinden menkul, yani asla bu göreve halk oyuyla seçilmemiş olan Josep Borrell’den: “Putin bu savaşı kazanırsa ve Ukrayna’nın başına Belarus’ta olduğu gibi kukla bir rejim getirirse, o kadarla yetinmeyecek. Ukrayna’nın ABD’deki seçimlerin sonucu bekleyecek takatı yok.  Çok hızlı harekete geçmek zorundayız.”

 

Dedim ya; çıtayı veya gerilimi sürekli yukarıya çıkarmaya dayanan bilinçli ama bana göre aptalca bir strateji bu. Buyurun, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un incileri. Daha önce gerekirse Ukrayna’ya NATO demekten korktuğu için Avrupa’dan kara gücü gönderilmesi  gibi akıl dışı önerilerde bulunmuş olan Macron, belli ki sinirlerinin kontrolünü kaybetmiş. İşte söyledikleri veya saçmaladıkları:

 

“Ukrayna’da durum kötüleşirse Rusya’nın kazanmaması için gereken tüm kararları almalıyız!”

 

Kimse de sormuyor:

 

“Ukrayna AB üyesi değil. Hoş olsa da, AB güvenlik değil, ekonomik işbirliği ve zamanla siyasal birlik projesi. Ukrayna NATO üyesi değil.

 

Yok, uluslar arası güvenlik açısından düşünüyorsanız, o zaman BM Barış Gücü göndermeyi deneyin. Tabii, Rusya’nın veto hakkına sahip olduğu Güvenlik Konseyi’nden geçirebilirseniz.”

 

Kimse de sormuyor:

 

-Ruanda’da herkesin gözü önünde katliam yaşanırken neredeydiniz?

-Bosna-Hersek’te katliamlara neden seyirci kaldınız, hatta sivil Boşnaklar’ı katillere teslim ettiniz?

-Irak’ın meşru devlet başkanını devirirken hangi uluslararası hukuka dayandınız?

-Suriye’de iç savaş alabildiğine büyürken, çatışmaları daha da körükletmekten başka ne yaptınız?

-Afganistan’da ne haltlar çevirdiniz?

 

---

 

Haydi, buyurun. Haydi, Putin’in rest cümlesiyle, “Hodri meydan”.

 

---

 

Avrupa’nın bu cinnet haline bir sonraki yazıda, bir çok sonraki yazılarda devam edeceğim. 

 

Mail: erdal.safak@outlook.com


YAZARIN DİĞER YAZILARI