Hayır, bu soruyu ben değil, İsrail’in kalbi silahlı kuvvetlerde ömrünü geçirmiş bir subay soruyor.

 

Hem de İsrail basınının en önemli gazetesi Haaretz’de yayınlanan makalesinde.

 

---

 

Önce yazarı tanıtayım.

 

Tümgeneral İzak Brik zırhlı birlikler komutanlığı yaptı, daha sonra harp akademileri komutanı olarak görev aldı. 10 yıl boyunca da İsrail ordusu müfettişliği görevini yürüttü.

 

Haaretz’de yayınlanan ve hiç kuşkusuz tarihe geçecek makalesi şöyle…

 

---

 

Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın Gazze savaşı boyunca yaptığı yeri göğü inleten açıklamaların çoğu fos çıktı.

 

Gazze’nin işgal edilmesinden sonra İsrail’in kenti ve tünellerini kontrol altına aldığını ve Hamas’ın teslim olmaya hazırlandığını söyledi. Han Yunus’un işgal edilmesinin ardından Hamas şefi Yahya Sinvar’ın tünellerde tek başına dolanıp durduğunu, adamlarının kontrolunu yitirdiğini, birkaç güne kadar ele geçirileceğini iddia etti.

 

Bu açıklamalar üzerine Başbakan Binyamin Netanyahu ve Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, İsrail kamuoyunun gözünü boyamaya kalkıştılar.

 

Gallant anlaşılan son günlerde gerçeği görmeye başladı. Knesset’in (Parlamento) Dışişleri ve Savunma Komisyonu’nda Gazze’de tam bir zaferin “Anlamsız” (Not: “Hayal” anlamında) olduğunu söyledi.

 

Dahası, Hamas’la rehinelerin bırakılması müzakerelerinin başarısızlığa uğramasının bir bölgesel savaşa dönüşebileceğini, bunun da İsrail’i vahim tehlikeyle karşı karşıya getirebileceğini anlamış göründü.

 

Bu aklını başına toplama durumu onu yetkilileri alarma geçirmek için Savaş Kabinesi’nde veya hükümette bir tartışma açılmasını istemeye yöneltti. Amacı, sorumluluğu tek başına üstlenmek yerine hükümetin tüm üyelerini ellerini taşın altına koymaya zorlamaktı.

 

Savunma Bakanı Gallant’ın bu savaşı sürdürmenin anlamının kalmadığını düşündüğünü sanıyorum. İsrail, Gazze bataklığına gömülüyor, giderek daha fazla asker yitiriyor ve bunca fedakarlığa rağmen, savaşın asıl nedeni olan Hamas’ın düşmesi hedefine ulaşma umudunda ulaşamıyor.

 

Ülke hızla uçuruma doğru ilerliyor. Hamas ve Hizbullah’a karşı yıpratma savaşı devam ederse, İsrail bir yıla kadar çökecek.

 

Terör saldırıları Batı Şeria’da ve İsrail’in içinde yoğunlaşıyor. İhtiyatlar sürekli askere çağrılmaya isyan ediyor, ekonomi batıyor. İsrail ekonomik boykotlarla ve silah ambargolarıyla bir “Dışlanmış devlet” haline geldi.

 

Toplumsal direncimizi kaybediyoruz. Çeşitli Yahudi gruplar arasında gitgide artan kin çığırından çıkmak üzere. Bu da içten çökmeyi getirme riski doğuruyor.

 

Hamas lideri Yahya Sinvar ile Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, İsrail’in facia durumunu çok iyi bilyorlar. İsrail rehinelerle ilgili elde edebileceği bir anlaşmayı, öne sürdüğü yeni koşullarla imkansız hale getirdi. Doha’daki müzakerelere katılanlar, ellerinin bağlandığını, hiçbir manevra alanlarının kalmadığını söylüyorlar.

 

Bu koşullarda İran ve Hizbullah’ın iki üst düzey yöneticilerinin öldürülmesine misilleme olarak İsrail’i vurma tehditleri somutlaşmaya başladı. Bu suikastların kararını üç “Piroman” (Not: “Ateş yakıcı“ demek), yani Netanyahu, Gallant ve Halevi aldı. Sorumsuzluklarının tüm Ortadoğu’yu ateş çemberine götürebileceğini hesaplayamadan.

 

Yahya Sinvar yıpratma savaşının birçok cephede sıcak savaşa yol açsa bile lehine geliştiğini anladı. O nedenle bir uzlaşma yerine çatışmaların sürmesini tercih ediyor. Netanyahu savai boyunca müzakerecilerin tekerlerine çomak sokmamış olsaydı, Sinvar’ın radikalleşmesine fırsat bırakmadan İsrail rehinelerle ilgili bir anlaşmaya varabilirdi.

 

Netanyahu’nun rehinelerin ailelerine Gazze’de güvenlik altyapısını korumak zorunda olduğumuz açıklaması –ki aleni bir yalan- anlaşmayı torpilledi. Bu da sadece rehineler ve aileleri değil, tüm ülke için bir felaketi tetikledi.

 

İsrail’in askeri ve siyasi yöneticilerinin aldıkları tüm kararlar ülkeyi kaygan bir zeminde sürüklüyor. Körü körüne onu izleyen bir koyun sürüsünü peşine takmış bir diktatör ülkenin kaderini elinde tutuyor. Netanyahu sadece iktidarda kalmak için İsrail’i toplu imhaya götürmeye kararlı görünüyor.

 

Netanyahu insanlığını, ahlaki değerlerini, ölçülerini ve İsrail’in güvenliği için tüm sorumluluklarını kaybetti. Sadece onun ve hempalarının görevden uzaklaştırılmaları ülkeyi kurtarabilir. İsrail bir ölüm-kalım spiraline girdi ve yakında dönüşü olmayan noktaya varabilir.

 

2000 yıllık sürgünden sonra on binlerce ölü ve yaralı pahasına  onurlu bir ülke kurduk. Bugün Netanyahu, Gallant, Hallevi ve destekçileri yüzünden ellerimizden kayıyor. İş işten geçmeden harekete geçmeliyiz.

 

Mail: erdal.safak@outlook.com


YAZARIN DİĞER YAZILARI