75 yıllık ünlü 'Paris Match' dergisine neden “Bizim dergi” dediğimin hikayesini bu yazıda ve bunu izleyecek bölümde anlatacağım… Çok şaşıracaksınız…

 

---

 

30 Mayıs 1900 tarihinde İzmir’de İtalyan kökenli bir ailenin bir oğlu dünyaya geldi. Adını Henri koydular. Soyadı Filipacchi idi. Babası armatördü. Aile çocuklarını İzmir’deki Alman lisesinde okuttu. 15 Mayıs 1919’da Yunan orduları İzmir’i işgal edince o tarihte 19 yaşında olan Henri, ailesiyle birlikte Anadolu’yu tek etti. Ver elini Fransa.

 

Anne-baba Marsilya’da kaldı. Henri ise Paris’geçti. Fransa başkentinde lüks kitaplar basan bir yayın evinde iş buldu. 1926’da kitap tutkusu ve işini çok iyi yapması nedeniyle yayınevinin yöneticiliğine getirildi. Yayınevinin matbaasındaki aşırı kurşun oksit salınımı onun akciğerlerine yapıştı ve hasta etti.

 

Henri Filipacchi 1931’de ünlü “Pleiade” yayınlarının yaratıcısı Jacques Schiffrin ile ortak oldu. Schffrin şirketini Fransa’nın en büyük yayıncısı olacak Gaston Gallimard’a satmak istiyordu ama Henri onu caydırmayı başardı.  Ve, “Pleiade” kısa sürede klasik edebiyatın referans koleksiyonu oldu.  Ancak projenin başarıya ulaşmasından kısa bir süre sonra, 1933’te Jacques Shriffrin, “Pleiade Kütüphanesi”ni Gallmard Yayınları’na sattı.

 

Yine aynı dönemde sağlığı iyice bozulan Henri uzun bir süre sanatoryumda yatmak zorunda kaldı. Doktorlar akciğer sorunları nedeniyle ona bol bol açık havada dolaşmasını tavsiye ettiler. 1934’te o da gezici kitap satıcısı olmaya karar verdi. Bir otobüs aldı, kitaplığa dönüştürdü ve köyler, kasabaları, sahilleri dolaşmaya başladı. Amacı, dünyadan kopuk insanları kitapla buluşturmaktı.

 

Projesi “Hachette” yayınlarının genel müdürü Rene Schoeller’in dikkatini çekti.  1934 Mart’ında onu işe aldı. 2 yıl sonra dağıtım servisinin başına getirilmişti bile.

 

Birkaç yıl sonra İkinci Dünya Savaşı patlak verdi, Alman orduları Fransa topraklarında hızla ilerlediler. Almanlar’ın sansür kuruluyla epey cebelleşti.

 

Fransa kurtulup savaş bitince 'Hachette' ona yeniden kucak açtı. İşte o tarihlerde New York’taki 'Simon and Schuster'  yayınevinin çıkardığı 'Pocket Books', yani 'Cep Kitapları' koleksiyonunu keşfetti. New York’taki yayınevi 'Bir kitap satın alıp, cebine sığması için ikiye bölen bir Amerşkalı asker'den esinlenmişti.

 

Henri bu konsepti Fransa’da uygulamaya karar verdi. 1953’te “Hachette” bünyesinde 'Le Livre de Poche', yani 'Cep Kitabı' koleksiyonunu başlattı. Başka yayınevleri de 'Cep Kitabı' serisine kendi kitaplarının eklenmesini seve seve kabul ettiler. Başarı muazzamdı. Kısa sürede 10 milyon 'Cep Kitabı' satıldı!

 

Henri Filipacchi onca engele, savaşa, hastalığına rağmen Fransız yayın hayatında bir devrim gerçekleştirmeyi başarmıştı.

 

O devrim bugün de devam ediyor. 'Cep Kitabı' koleksiyonun yer alan kitapların satışı 1,2 mlyar adedi geçti.

 

Geldik 'Bizim Dergi'ye, yani 'Paris Match' dergisinin kuruluş öyküsüne…

 

O da üçüncü yazının konusu olacak.

 

Mail: erdalsafak029@gmail.com


YAZARIN DİĞER YAZILARI