BATI’YA ÖFKE VE KIRGINLIK 1964’TE TÜRKİYE İLE BAŞLADI

 

Kurtuluş Savaşı’nın Yüce Atatürk’ten sonra en büyük komutanı, üniformasını çıkardıktan sonra devasa bir devlet adamı olan, Türkiye Cumhuriyeti’ni dünyaya kabul ettiren Lozan Barış Anlaşması’nın eşsiz bir diplomatı olarak herkese parmak ısırtan, 2’nci Cumhurbaşkanı olarak da Türkiye’yi İkinci Dünya Savaşı badiresinden kazasız belasız çıkaran (Not: O savaş yıllarında “Bizi ekmeksiz bıraktın” eleştirilerine, “Doğru, belki ekmeksiz bıraktım ama babasız bırakmadım” yanıtını verecek kadar da siyaseten cesur) rahmetli İsmet İnönü’nün 1964’teki tarihi meydan okumasını hatırlıyor musunuz?

 

ABD Başkanı John Fitgerald Kennedy’nin 22 Kasım 1963^te Dallas’ta bir suikaste kurban gitmesinden sonra yerine yardımcı Lyndon B. Johnson geldi.

 

O tarihte Türkiye’de İsmet İnönü’nün başkanlığında bazı bağımsız milletvekillerinin desteğiyle kurulmuş CHP azınlık hükümeti işbaşında bulunuyordu.

 

Kıbrıs’ta 1963 Noel’inde yaşanan katliam üzerine Türkiye Kıbrıs’taki soydaşlarını kormak için adaya müdahale planları yapmaya başladı.

 

Hemen hatırlatalım; tarihe “Kanlı Noel” olarak geçen 20 Aralık 1963’ü 2 Aralık’a bağlayan gece Rumlar’ın başlattığı saldırıyla 364 Türk ve 174 Rum öldü. İki toplumun artık bir arada yaşaması mümkün değildi. Aralarına “Kan davası” girmişti. Rum saldırıları 1964 Ağustos’una kadar sürdü.

 

O nedenle Türkiye soydaşları için adanın kuzeyinde güvenli bir bölge oluşturmak istiyordu. Bunun için de adaya askeri müdahale gerekiyordu.

 

İşte tam da o günlerde ABD Başkanı Johnson’dan Başbakan İnönü’ye bir mektup geldi. Daha doğrusu bir muhtıra.

 

Son derece küstah ifadelerin yer aldığı mektupta Johnson özetle, “Bizim verdiğimiz silahlarla Kıbrıs’a müdahale edemezsiniz” diyordu.

 

Tarihe “Johnson Mektubu” olarak geçen 5 Haziran 1964 tarihli bu muhtırada ezcümle şöyle deniyordu:

 

“-Bize danışmadan Kıbrıs’ta adım atamazsınız.

 

-Bizim verdiğimiz silahları kullanamazsınız.

-Böyle bir kalkışmanızın Yunanistan’la savaşmanız sonucunu getireceğini, bunun da NATO ittifakının iki üyesi arasında düşünülmesi bile imkansız bir çatışmayı getireceğini unutmamalısınız.

-Bir de şunu göz önüne almalısınız: Türkiye’nın Kıbrıs’a girmesi Sovyetler Birliği’nin de doğrudan müdahalesi sonucunu getirebilir ki, böyle bir şeyin nerelere kadar gidebileceğini iyi düşünmelisiniz.”

İnönü, basına gecikmeli olarak sızan bu mektuba cevap olarak Başkan Johnson’a hitaben “Yeni bir dünya kurulur. Türkiye de bu dünyada yerini alır” uyarısında bulundu.

O tarihten sonra Türkiye ile ABD arasındaki ilişkiler hep inişli-çıkışlı bir seyir izledi Türkiye bir daha asla ABD’ye tam güven(e)medi.

Çünkü “Johnson Mektubu” bir kırılma noktasıydı.

 

---

 

O kırılmayı daha nice ülkeler yaşadı…

Güneydoğu Asya’da, Uzakdoğu’da, Afrika’da, Latin Amerika’da, eski Doğu Bloku’nda…

Ve tüm bu kırılmalar sonunda birleşip bir zincire dönüştü

Adına da BRİCS denildi.

Küstahlığa varan pervasızlığa cevap olarak.

Yani, rahmetli İnönü’nün kehaneti tam 60 yıl sonra gerçekleşti.

İleri görüşlülük ve jeopolitik gelişmeleri doğru okumak başka nasıl anlatılabilir ki?

 

Bakalım günümüz Türkiye’si bu “Yeni Dünya”da ya da “Yeni Dünya Düzeni”nde nasıl bir tercihte bulunacak?

 

Mail: erdalsafak029@gmail.com


YAZARIN DİĞER YAZILARI