SAYIN GORBAÇOV SİZE SÖZ VE DE GÜVENCE VERİYORUZ: NATO ASLA DOĞU’YA GENİŞLEMEYECEK

 

Berlin Duvarı, 1989’da8 Kasım’ı 9 Kasım’a bağlayan gece yıkıldı.

 

Ama Doğu Almanya duruyordu.

 

Çünkü, Doğu Almanya, Berlin Duvarı’nın örülmesinden önce de vardı.

 

Duvar yıkılınca 50 yıl boyunca hayali kurulan ve Batı Almanya Anayasası’na bile girmiş olan iki Almanya’nın birleşmesi gerçekleşiyordu.

 

Ama bunun için 2 koşul gerekiyordu:

 

1-Doğu Almanya’nın Batı’ya katılmayı kabul etmesi.

 

2-Doğu Almanya’nın tarihten ve coğrafyadan silinmesinin Sovyetler Birliği tarafından kabul edilmesi.

 

Bu iki koşul için de Sovyetler Birliği lideri Mihail Gorbaçov’un imzası gerekiyordu.

 

Gorbaçov’un imzasının alınması için de Batılı liderlerin ve diplomatların onun önünde takla atmaları.

 

İlk nabız yoklaması dönemin ABD Başkanı George H. W Bush ile Mihail Gorbaçov’un bir araya geldiği 2-3 Aralık 1989’da, yani Berlin Duvarı’nın yıkılmasından sadece üç hafta sonra Malta Zirvesi’nde buluşmalarında yapıldı. Bu zirvede, o dönemin iki süper gücünün liderleri dünyaya “Soğuk Savaş”ın bittiğini ilan ettiler. Yine o zirvede Bush, Gorbaçov’a söz verdi: “Berlin Duvarı’nın yıkılmasını Sovyetler Birliği’nin çıkarlarının zedelenmesi için kullanmayacağız.”

 

Çünkü o tarihte Varşova Paktı hayattaydı. (Not: 1991 Temmuz’unda dağıldı.) Doğu Almanya, Varşova Paktı’nın en önemli üyelerindendi.

 

Batı ve Doğu Almanya’nın birleşebilmeleri için, Moskova’nın onayı şarttı.

 

Dönemin CIA Başkanı Robert Gates, Başkan Bush’a taktik verdi: “Gorbaçov’u NATO’nun Doğu’ya genişlemeyeceğine inandırmalıyız. Şimdilik bu konuyla ilgili tüm soruları geçiştirmekle yetinmeliyiz.”

 

Bu işi ilk olarak o dönemin ABD Dışişleri Bakanı James Baker üstlendi. 9 Şubat 1990’da Gorbaçov’a güvence verdi: “Sayın Gorbaçov, NATO, Doğu’ya doğru bir santim bile ilerlemeyecek.”

 

Onu, Batı Almanya Dışişleri Bakanı Hans Dietrich Genscher izledi: “Almanya’nın birleşmesi Sovyetler Birliği’niin çıkarlarını zedelememeli. Bu nedenle, NATO’nun Doğu’ya, Sovyetler Birliği sınırlarına doğru genişlemesi söz konusu olmamalı.

 

Genscher’i birkaç gün sonra Federal Almanya Başbakanı Helmut Kohl izledi. O da NATO’nun Doğu’ya genişlemeyeceğini altını çizerek güvence verdi.

 

Batılı liderlerin ağızlarından bal akıyordu ve Gorbaçov’u ikna çabaları dur durak bilmiyordu:

 

ABD Başkanı Bush ve Dışişleri Bakanı Baker: “NATO askeri ve siyasal olarak yeniden yapılandırılmalı. Doğu Avrupa, Sovyetler Birliği’nden ayrılmamalı. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) bünyesine Sovyetler Birliği ile Doğu Avrupa ülkelerini almalı. Böylece yeni ve daha meşru bir Avrupa oluşturulmalı.”

 

İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher: “NATO bir askeri ittifaktan siyasal ittifaka doğru ilerliyor. Bu süreçte Sovyetler Birliği’nin AGİT’e katılması dönüşümü hızlandıracak.”

 

Onca güvenceye dayanarak, güvenerek, inanarak, Gorbaçov da iki Almanya’nın birleşmesinin maymuncuğunu açtı: “NATO, Doğu’ya doğru genişlemezse, Sovyetler Birliği olarak iki Almanya’nın birleşmesini onaylayacağız.”

 

Ancak, Batılı liderler bu taahhütlerini ala yazılı bir belgeye dönüştürmediler.

 

Ve safların en safı (Yoksa Batı’nın adamı olduğu için mi?) Gorbaçov, bu sözlü güvencelere inanarak iki Almanya’nın birleşmesini öngören anlaşmayı 12 Eylül 1990’da imzaladı.

 

Bu da felaket oldu. Hem kendisi, hem Sovyetler Birliği, hem Varşova Paktı, hem de dünyada barışın güvencesi olan iki süper güç arasındaki dehşet dengesi için.

 

Çünkü Almanya’nın birleşmesi anlaşmasında Batı liderlerinin Moskova’ya sözlü olarak verdikleri sözlerin hiç birisi yer almıyor, bir başka deyişle, NATO’nun Doğu’ya genişlemeyeceği güvencesinden tek kelimeyle bile söz edilmiyordu.

 

Mail: erdal.safak@outlook.com


YAZARIN DİĞER YAZILARI