TEK EKSİĞİMİZ CENTİLMENLİK

 

Türkiye bir demokrasi sınavını daha hemen hemen kusursuz tamamladı.

 

O kadar ki, bizim seçimlerimize hep eleştirel bakan ve bahane bulmak için klp arayan Batı başkentleri, bazı yöneticileri ve Batı medyası bu kez son derece usturuplu, terbiyeli, hatta medeni değerlendirmelerle yetindiler.

 

Yani, çizmeyi aşmamaya daha önceki seçimlere (Cumhurbaşkanlığı, genel, yerel) göre çok daha özen gesterdiler.

 

Elbette bu duruşta seçim galibinin Ana Muhalefet Partisi’nin, yani CHP’nin olmasının da çok ama çok ciddi bir etkisi oldu.

 

Çünkü CHP’nin başarısını iktidarı dengeleyecek gücün doğuşu olarak alkışladılar.

 

Hiç birisine diyecek bir şeyim yok.

 

Zira merkezi hükümete, haydi adını koyalım,Beştepe’ye, yani Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ve onun MHP desteğiyle götürdüğü Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne mesafeli, hatta epeyce soğuk baktıkları, hatta o sistemi “Otoriter” rejimler arasında gördükleri, saydıkları biliniyordu.

 

---

 

Benim derdim, “Batı ne der?” değil.

 

Ben bu kadar güzel sonuçlanmış bir seçimin sadece liderler, partiler, örgütler değil, vatandaşlar, seçmenler arasında da yeni bir dönemi başlatması.

 

Buna bahar havası mı diyorlar?

 

Öyleyse, peki öyle olsun. Hazır ilkbahara girmişken, insana iyimserlik aşılayan, gençleştiren, çiçeklerin, böceklerin, evcil hayvanlarımızın, kış uykusundan uyanmış ayılar başta olmak üzere vahşi doğadaki  tüm can dostlarımızın coşkulu bir mevsime girdiği bu günlerde, kazananları ve kaybedenleriyle tüm siyasilerimizin de yeni bir başlangıç yapmaları zamanı gelmedi mi?

 

Benimki belki de safiyane bir iyimserlik olabilir.

 

---

 

Ama iyimser olmayı karamsarlığa, dostluğu husumete tercih ediyorum.

 

Farklılıklarımızı bizi birbirimizden uzaklaştıran değil, birbirimizle kucaklaştıran değerler olarak görüyorum.

 

---

 

Bugün kadar, haşatım boyunca her seçim gecesi  tıpkı Batı’da olduğu gibi, kaybedenlerin telefona sarılıp kazananı kutladığı tablonun, Türkiye’de de yaşanmasını  özledim.

 

Hep elim böğrümde kaldı.

 

31 Mart 2024 gecesi de öyle oldu.

 

Oysa…

 

İstanbul’da Murat Kurum, hasmı değil seçimde rakibi olan Ekrem İmamoğlu’nu arayıp kutlayabilirdi.

 

Ankara’da Turgut Altınok, son derece hırpalayıcı geçen seçim kampanyasının ardından yenilgisini olgunlukla karşılayıp rekor oyla seçilen Mansur Yavaş’ı tebrik edip başarılar dileyebilirdi.

 

İzmir’de Hamza Dağ, seçimin galibi Cemil Tugay’ı telefonla aramasa bile bir kutlama mesajı gönderebilirdi.

 

----

 

Bu çok güzel fırsat, bu barış-dostluk-kardeşlik iklimi bir kez daha yitirildi.

 

Umarım, bundan sonraki seçimlerde benim neredeyse 60 yıllık hayalim olan bu kucaklaşma gerçekleşir.

 

Mail: erdal.safak@outlook.com


YAZARIN DİĞER YAZILARI