AVRUPA’DA YAŞLI NÜFUSU GENÇLERİ GEÇMEK ÜZERE TÜRKİYE’DE VE DÜNYADA DA ÖYLE

 

Dünya Sağlık Örgütü , 2024’te, yani önümüzdeki yıl, Avrupa’da 65 yaş üstü nüfusun 15 yaş altındaki nüfusu geçeceğini açıkladı ve “Avrupa Birliği Komisyonu ile üye ülkelerin hükümetlerine sağlıklı bir yaşlılık için gerekli önlemleri almaları” çağrısında bulundu.

 

Avrupa’da birkaç ay içinde gerçekleşecek yaşlıların ergenleri geçmesi değişimi veya dönüşümü dünya genelinde ise 40 yıl sonra, 2064 yılı dolaylarında gerçekleşecek.

 

“Our World in Data Enstitüsü”nün projeksiyonuna göre, bu eğilim ya da değişim yeni sosyal, ekonomik ve sağlıkla ilgili meydan okumalar anlamına geliyor.

 

Dünya Sağlık Örgütü, nüfusun yaşlanmasının etkilerini hafifletmek için hükümetleri yaşlılara fiziki ve akıl sağlıklarını koruyacak, hatta iyileştirecek, bağımsızlıklarını, sosyal refahlarını ve yaşam kalitelerini yükseltecek önlemler almaları çağrısı da yaptı.

 

Önerilen önlemler arasında dengeli beslenme, haftada en az 150 dakika fiziki faaliyet, yani egzersiz ya da spor da yer alıyor. Çünkü daha yoğun bir fiziki aktivite, ölüm riskini (Tüm nedenler dahil) yüzde 35 azaltıyor.

 

Şimdi yine verilere dönelim. Günümüzde dünya nüfusunun yüzde 10’u 65 yaş üstünde. 2050’de bu oran yüzde 16’yı geçecek.

 

Sorunu bir başka veriyle daha da somutlaştırayım: 1950’de dünyada sadece 20 kişiden 1’i 65 yaşın üstündeydi. 2021’de bu oran 10 kişiden 1’ine yükseldi. 2050’de her 6 kişiden biri 65 yaşın üstünde olacak.

 

Bir başka deyişle, 65 yaş üstü nüfus 2030’da 146 milyona, 2050’de ise 1.6 milyar kişiye fırlayacak.

 

Peki, başta Çin ve Japonya olmak üzere nüfusu hızla yaşlanan diğer ülkeler ne yapacaklar?

 

Bakın, onlardaki tablo da şöyle:

 

Çin’de geçen yıl doğumlar yüzde 10 azaldı. Nüfus istatistiklerinin tutulmaya başlandığı 1949’dan bu yana en düşük oran bu.

 

Çiftlerin çocuk yapma isteksizliğinin nedenlerini kestirmek zor değil: Çocukların bakım ve eğitim masraflarının yüksekliği, işsizliğin artması, istihdam güvencesinin hemen hiç olmaması, yani insanların her an işlerini yitirebilecekleri korkusuyla yaşamaları, bebeklerin daha doğar doğmaz cinsel ayrımcılığa konu olmaları (Not: Kız çocuklar Çin toplumunda aileye yük olacakları gerekçesiyle pek makbul karşılanmıyor)…

 

Ayrıca, Çin’in toplam nüfusu da 60 yıldan bu yana ilk kez azalarak 1,41 milyar kişiye düştü.

 

Pekin yönetimi yetkilileri, bu glişmelerin ülkeyi refaha, yani zenginliğe kavuşturmadan yaşlılar diyarına dönüştürmesinden çekiniyorlar. Elbette bunun ekonomik yansımaları da olacak: Vergi gelirlerinin düşmesi, ekonominin yavaşlaması, sağlık ve sosyal güvenlik harcamalarındaki artış nedeniyle kamu borcunun katlanması…

 

Ya Japonya?

 

Kesintisiz 7 yıldır doğumlar azalıyor. Örneğin, 2022’de 770 bin 747 bebek dünyaya geldi. 2021’e göre, 40 bin 875 doğum daha az. En önemlisi: Doğum kayıtlarının tutulduğu 1899’dan bu yana en düşük rakam.

 

Onun da nedenleri biliniyor: Ekonomik koşullar nedeniyle insanların geç evlenmeleri, çocuk bakımının ve eğitiminin yüksekliği yüzünden çocuk yapmak istememeleri.

 

Sonuç? Japonya’nın nüfusu sürekli azalıyor.

 

Bugün 125 milyon olan nüfusun 2050’de 100 milyonun altına düşeceği, yüzyılın sonunda da 50 milyona ineceği öngörülüyor.

 

Gelelim Türkiye’ye…

 

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, 2017’de Türkiye nüfusunun yüzde 8.8’i, bir başka deyişle 6.9 milyon kişi 65 yaşın üstündeydi. 2022’de bu oran yüzde 9.9’a çıktı (8.5 milyon kişi).

 

Yaşlı nüfusunu önümüzde yıllarda hızla artmaya devam edecek: 2030’da nüfusun yüzde 12.1’i, 2050’de yüzde 20.6’sı

 

Yani 2050’de projeksiyonlara göre 93.5 milyon olacak Türkiye nüfusunda her 5 kişiden fazlası 65 yaşın üstündeki dilimde yer alacak.

 

Bu da Türkiye’yi dünyada nüfusu en hızlı yaşlanan ülkeler sınıfına sokuyor.

 

Doğurganlık azaldığına, yaşam süresi uzadığına göre, 65 yaş üstündekilerin ya da emeklilerin finansmanı nasıl sağlanacak?

 

Tek cevap var: Yurt dışından genç nüfus ithal etmek.

 

Yani, çevremizdeki genç nüfus kaynaklarından yararlanmak.

 

Kısacası, Suriyeli mültecileri ülkemizde tutmak.

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriyeli mülteci ya da sığınmacı politikasının kamuoyuna pek açıklanmayan temelini işte bu gerçek oluşturuyor.

 

Yoksa yaşlıların, emeklilerin gelirlerinin finansmanını güvence altına alacak başka bir çözüm yok. Sadece bizde değil, dünyada da. Özellikle Avrupa’da da. Uzakdoğu’da da.

 

Mail: erdal.safak@outlook.com


YAZARIN DİĞER YAZILARI