YENİ YIL AĞACI

 

Eski Türklerde gökyüzü, tanrısal bir güç olarak kabul edilirdi. Onlara göre 21 Aralık günü bir milattı. O günden sonra günlerin uzamaya başlamasıyla, kutsal kabul edilen güneşin, kavgayı kazandığına inanılır ve bunun için şenlikler düzenlenirdi. 21 Aralık yeni yılın geldiği gün kabul edilirdi.

 

Eski Türklerin inancına göre yeryüzünün tam ortasında bir akçam ağacı vardı ve bu ağaç yerin altından, gökteki tanrıya kadar uzanıyordu. Bu ağacın adı "Hayat Ağacı" idi. Bu kutlamalarda işte bu akçamın dalları kullanılır, o ağacın altına, tanrı iyi insanlara iyi şeyler sunduğu için hediyeler konulurdu. Tanrı, gelecek yıl iyi şeyler versin diye de, o çam dallarına dilekleri simgeleyen bezler, süsler bağlanırdı. Ve o gün aileler biraraya gelir, yemekler yapılır, şarkılar söylenip, dans edilirdi.

 

Bu adet Hunlarla birlikte Avrupa'ya, Hristiyanlığın yaygınlaşmasıyla beraber Hristiyanların hayatına da geçmiştir. Hatta 300 yıllarında İznik'te toplanan Hristiyan din adamları, "İsa her yıl yeniden doğuyor ve bizi aydınlatıyor" diyerek Noel'i başlatıyorlar. Eski bir Türk geleneği olan NARDUGAN BAYRAMI (yeniden doğuş) ile NOEL arasında bir çok benzerlik var. Yılbaşında çam ağacı süsleme geleneğinin kökeninde Türklerin "Hayat Ağacı" nın bulunduğu belirtiliyor. Bu ağacı motif olarak, bizim bütün halı, kilim ve işlemelerimizde görmek mümkün. 21 Aralık'ta başlayan NARDUGAN bayramı, 21 Mart 'ta NEVRUZ olarak tamamlanıyor. Çünkü 21 Mart' ta gece ve gündüz eşitleniyor. Bahar geliyor, doğa yeniden canlanıyor. Türkler, gelenek ve inançlarını göçlerle batıya taşımışlardır. O yüzden Anadolu, bu inançların yaşandığı en yaygın yer olmuştur.

 

Noel baba adıyla anılan Aziz Nikolaos'da Anadolu 'da yaşayan bir rahiptir. Likya uygarlığına ait Pattara' da yani bugünkü adıyla Demre'de doğmuştur. Yaşadığı dönemde çok sevilen, herkese yardım eli uzatan, bu toprakların insanı bir dini kişiliktir. Ağaç süslemenin ve yılbaşı kutlamanın bir Hristiyan geleneği olduğu konusundaki tartışmalar yıllardır bu ülkede devam etmektedir. Oysa bu ritüel tamamiyle eski bir Türk geleneğidir. Orta Asya geleneğidir, bizim köklerimizdir. Bu tepkilerin sebebini, başka kültürlere karşı hazımsızlık ya da farklı olanı reddetme dürtüsü olarak tanımlamak mümkün. Belkide daha derinlerde hasıl olan toplumsal bir kompleks de olabilir. Bütün mesele dil, din, ırk farkı gözetmeksizin iyiliğin, umudun kuşaktan kuşağa aktarılmış olması.

 

Geleneğin kime ait olduğunu sorgulamak en son düşünmemiz gereken şey olsa gerek . Hepimizin iyileşmeye, gülmeye, ferah nefesler almaya çok ihtiyacı varken;umut etmek için, hayal kurabilmek ve hatta gülümsemek için bir vesiledir yılbaşı ağacı süslemek. Hadi bu yıl hep beraber süsleyelim ağaçlarımızı.Tıpkı atalarımız gibi üzerine bezler, dilekler bağlayalım. Onlara şöyle yürekten bir selam gönderelim. Kimbilir belki de çok güzel bir yıl olur bu yıl... Belkide üzerimize simler, pullar, iyilikler yağar...

 

Belli mi olur? Yeter ki umuda sarılmaktan, sevinecek şeyler aramaktan vazgeçmeyelim. Her dinden insana hoşgörü, kardeşlik, sevgi dileyerek girelim bu yıla... Evimizde bir yılbaşı ağacı olması çok da önemli değil aslında ama içimizde mutlaka yılbaşı ağacını aratmayan umudumuz, yaşam coşkumuz olsun... Ve en önemlisi sol yanımız umutla çarpmaya devam etsin... Hepinize iyi yıllar diliyorum.


YAZARIN DİĞER YAZILARI