HER ŞEY GEÇER...

 

Hayat dediğimiz, nerede doğduğumuz, neler yaşadığımız, başımıza gelenler, nasıl çabaladığımız filan değil aslında...

 

Bütün mesele bizim onda ne gördüğümüzden ibaret. Usta şair Didem Madak'ın dediği gibi, "Yazgısını, yaldızlı çokomel kağıtları gibi tırnaklarıyla düzeltemiyor insan" ...

 

Peki biz o yazgıya nereden bakıyoruz, işte bütün mesele bu... Sizce hep gülümseyenler, başlarının üzerinde ışıklı bir peri tacı taşıyanlar mı çok mutlu, yoksa hüzünlü ve bitkin görünenler mi daha çok acı çekmiş? Bunu kimse bilemez. Okuduğum bir makalede şöyle yazıyordu. "En büyük şifa insanın kendisine duyduğu şefkat, hayatına karşı gösterdiği özen, kendine duyduğu inançtır."

 

Böyle düşününce hiç bir rüzgar sizi deviremez işte. Palmiye ağaçları gibi sallanırsınız belki ama kökleriniz toprağa öyle güçlü sarılmıştır ki kimse yıkamaz. İşte bu hisler bedeninizi de sapasağlam tutar. Alacağınız hiç bir takviye, hiç bir ilaç ya da tedavi, hastalıklara karşı neşeli ve umutlu olmaktan daha etkili olmayacaktır.

 

Şu kesin ki, sevinçli şeyler arayınca üzülecek şeyleri unutmak çok daha kolay oluyor. Bütün mesele hayata neresinden bakıyorsunuz? Nereye bakarsanız ona benzemeye başlarsınız derler ya, aynen o hal işte. İyi şeyler de var bu hayatta... Mesela,


YAZARIN DİĞER YAZILARI