BURGAZADA 'nın İlk Aktivisti... MADAM MARTHA Burgazada deyince çoğumuzun aklına ilk önce ünlü hikayeci, yazar Sait Faik gelir aslında... "Yazmasam deli olacaktım" diyen yazar, bu adaya yerleşip delirmekten kurtulmuştu belkide... Büyük usta, öykülerinde adanın Rum balıkçılarını, kedilerini, teknelerin seslerini, yakamozunu ne güzel anlatır... Bu adayı en az onun kadar seven bir başka kişi de Madam Martha idi... Burgazada'da bir koy var ki gerçekten tam bir ada hikayesi tadında. Madam Martha koyu... Madam Martha, kendine has kişiliği ile adada dikkat çeken bir insandır. Mısır asıllı bir Hristiyan olan Martha 1920 yılında Mersin 'de doğar. Osmanlı Bankası müdürü babasının tayini nedeniyle İstanbul' a taşınırlar. St. Benoit Lisesi'ni bitiren Martha, ilk kadın balerinlerimizden de birisidir. Avrupalı bir kadın gibi özgür yetişmiştir. Evlendikten sonra eşiyle birlikte adaya yerleşirler. HALİKYA koyu olarak bilinen koyu Madam Martha çok sever. Bu koyda adanın yeşili ile denizin mavisi sarmaş dolaştır sanki. Yaz kış demeden burada yüzmek onun en sevdiği şey olur. Adalıların şaşkın bakışlarına aldırış etmeden her gün koya inip o masmavi sularda yüzmek, koydaki çöpleri toplamak onun rutini haline gelir. Vaktinin çoğunu bu koydaki eski bir balıkçı kulübesinde geçirir. Sabah ilk işi koyu temizlemektir. Yağmur sularını biriktiren, dağdaki otları toplayan, denizin şifasını keşfeden, deniz kenarından topladığı taş ve midye kabukları ile yaptığı kolyeleri çocuklara hediye eden bir kadındır Martha... En sevdiği şey ise dostlarını koydaki incir ağacının altında ağırlamaktır. Doğum sancısını bile koyda yüzerken yaşayan Martha ölesiye deniz tutkunudur. Rengarenk elbiseleri, kocaman küpeleri, ayağında halhalları ve başında fiyonkları ile iskeleye inip eşini karşılayan bu hayat dolu kadının hikayesi ne yazık ki böyle devam etmiyor. Onun bu coşkusu ve farklı duruşu bazı kesimlerce onaylanmaz.Belki de kimse onun gibi cesur, renkli ve yaşamın içinde olamadığı içindir bu öteleyen tavır. Oysa Martha'nın yaptığı tek şey doğayı sevmek, içindeki müziğin sesini dinlemek ve kendi ritminde iyileşmektir ... 1980'lerin başında "Artık rahat edersiniz" diyerek intihar eder. Ve o günden sonra adalılar bir özür olarak HALİKYA koyuna Madam Martha koyu ismini verirler. Yazar Bercuhi Berberyan, "BURGAZADA Sevgilim" kitabında Martha'dan şöyle bahseder. "Martha adanın en ilginç ve sıradışı kadınıydı. Deniz onun canıydı. İbadet eder gibi, meditasyon yapar gibi yüzerdi." Adanın kadınları hala koyu büyük bir titizlikle savunuyor. "Martha Koyu Dayanışması" adı altında bir araya gelen ada halkı, koyun doğal haliyle kalabilmesi için gerekli tüm mücadeleyi veriyor. Onlar için aksi bir durum yaşanması, Martha 'yı bir kez daha öldürmek anlamına geliyor... Bu dünyadan bir Madam Martha gelip geçti... Adı bir koyda kaldı... O, Burgaz' ın rengarenk deniz kızıydı... Güzel izler bırakan tüm iyi yüreklere selam olsun... Ebru BOZCUK


YAZARIN DİĞER YAZILARI