
Bilim insanları, Alzheimer hastalığının klasik belirtilerinden çok daha önce, hastalığın ilk sinyallerini verebilecek bazı davranışsal ipuçlarını tanımladı. Araştırmalara göre, uydu navigasyonunu anlamakta zorlanmak ya da sosyal mesafeyi koruyamamak gibi mekânsal farkındalıkla ilgili problemler, Alzheimer'ın onlarca yıl öncesinden kendini gösterebilecek erken belirtileri arasında yer alıyor.
NTV'de yer alan habere göre, Seattle’daki Allen Beyin Bilimi Enstitüsü’nün yürüttüğü çalışmalarda, hastalığın "dönem" adı verilen iki evrede ilerlediği ortaya kondu. İlk evre olan “gizli” dönemde, yalnızca birkaç savunmasız nöron etkileniyor ve bu hasar henüz beyin taramalarında fark edilemiyor. Ancak bu mikroskobik düzeydeki bozulmalar, hastalığın başladığına dair önemli ipuçları sunuyor.
Doğu Anglia Üniversitesi’nden demans uzmanı Prof. Michael Hornberger, söz konusu erken hasarın genellikle beynin mekânsal navigasyondan sorumlu bölümünde meydana geldiğini belirtti. Prof. Hornberger, “Bu, Alzheimer hastalığının ilk belirtilerinden birinin yolunu kaybetmek olmasını açıklıyor,” ifadelerini kullandı. Hastalığın ikinci aşamasında ise beyinde tau ve amiloid proteinlerinin birikimiyle birlikte, hafıza kaybı, dil bozuklukları ve muhakeme güçlüğü gibi bilişsel çöküş belirtileri ortaya çıkıyor. Araştırmacılar, Alzheimer hastalığından hayatını kaybeden 84 kişinin beyin dokularını inceledi. Makine öğrenimiyle yapılan analizlerde, protein birikimi düşük seviyede olan bireylerde bile önemli sayıda inhibitör nöronun kaybolduğu tespit edildi.
Enstitüde görev yapan nörobilim profesörü Dr. Mariano Gabitto, bu erken kaybın zamanla arttığını ve hastalığın beyin içinde daha geniş alanlara yayılarak ilerlediğini vurguladı. Gabitto, "Kaybolan ilk nöronları tespit edebilmek, onları korumaya yönelik tedaviler geliştirme açısından büyük önem taşıyor" dedi. Alzheimer’ın erken belirtilerini teşhis edebilmek için yapılan diğer çalışmalarda, beyinde hem tau hem de amiloid protein seviyeleri yüksek olan bireylerin dikkat süresinde azalma ve hafıza problemleri yaşama ihtimalinin daha yüksek olduğu bulundu.
Alzheimer Derneği’nden Dr. Igor Camargo Fontana ise, hastalığın semptomlar ortaya çıkmadan önceki uzun sessiz dönemine dikkat çekerek, bu sürecin erken teşhis ve müdahale için önemli fırsatlar sunduğunu belirtti. Verilere göre, yalnızca Birleşik Krallık’ta yaklaşık 982 bin kişi bunama ile yaşıyor. Demansın en yaygın nedeni olan Alzheimer, bu kişilerin yaklaşık yüzde 60’ını etkiliyor. Uzmanlar, 2040 yılına kadar bu sayının 1,4 milyona ulaşmasını bekliyor.
Hastalığın sağlık sistemine maliyeti de giderek artıyor. 2024 yılı itibarıyla Birleşik Krallık’ta demansın yıllık maliyeti 42 milyar sterlin olarak hesaplandı. Bu rakamın önümüzdeki 15 yıl içinde 90 milyar sterline ulaşacağı öngörülüyor. Öte yandan, Güney Kore'de yapılan yeni bir çalışma, metabolik sendromun da erken bunama riskini artırabileceğini ortaya koydu. Göbek çevresinde yağlanma, yüksek tansiyon, yüksek kan şekeri, yüksek trigliserit ve düşük HDL kolesterol gibi unsurların üç veya daha fazlasına sahip bireylerin demans riski yüzde 24 oranında artıyor. Beş unsurun tamamına sahip bireylerde bu oran yüzde 70’e çıkıyor.
Bilim insanları, bu tür metabolik bozuklukların beyin sağlığı üzerindeki etkilerine dair daha fazla araştırma yapılması gerektiğini vurguluyor. Uzmanlara göre, Alzheimer gibi nörolojik hastalıklarda erken teşhis ve müdahale, hastalığın ilerlemesini yavaşlatma veya önleme potansiyeline sahip.