Ana Sayfa Arama
HAK-İŞ’ten yürüyüş ve basın açıklaması
Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ) tarafından Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü’nde (KÇP) işçilerin taleplerinin karşılanması için Hazine ve Maliye Bakanlığı’na yürüyüş ve basın açıklaması düzenlendi.
Yaklaşık 600 kamu işçisini kapsayan Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü süreci devam ediyor. İşçi tarafını temsilen görüşmelerde yer alan HAK-İŞ ve TÜRK-İŞ, işvereni temsil eden TÜHİS’in yaptığı ikinci teklifi de yetersiz bulmuştu. Bu çerçevede HAK-İŞ tarafından kamu işçilerinin taleplerini dile getirmek adına Hazine ve Maliye Bakanlığı’na yürüyüş gerçekleştirildi. Konfederasyon genel merkezi önünden başlayan yürüyüş öncesi bir açıklama yapan HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, 2024 Aralık ayında 2025-2026 yılları Kamu Çerçeve Protokolü Koordinasyon Kurulu’nu belirlediklerini ve 27 Şubat’ta da HAK-İŞ ve TÜRK-İŞ olarak TÜHİS’e ortak tekliflerini sunduklarını hatırlattı. Arslan, toplu sözleşme ve kamu çerçeve protokolü görüşmelerinde sonuç alamamanın sorumlusunun kendileri olmadığını ifade ederek, "Biz HAK-İŞ olarak bir şeyin altını çiziyoruz. Kamu Çerçeve Protokolü, muhatabı olan TÜHİS ve Çalışma Bakanlığı’nın sorumluluğunda ve onun inisiyatifinde yürüyor. Bizim bütün taleplerimiz toplu sözleşmeyi bir an evvel sonuçlandırmak. Taleplerimiz ne yazık ki uzun süre karşılıksız kaldı. Arkadaşlarımız 6 defa görüştüler, altıncı görüşmede bir teklif sunulabildi. Dolayısıyla bunu buradan bir kez daha ifade ediyorum ki bu sistem yanlış. Kamu Çerçeve Protokolü bir sözleşme değil. Kamu Çerçeve Protokolü için bir sözleşme süreci gerekmiyor. Ocak ayında sosyal taraflar, konfederasyonlar ve TÜİS’in üyesi olduğu TİSK’le birlikte oturulup çerçeve belirlenebilir. Toplu sözleşme müzakeresi yapmıyoruz, bir kamu çerçeve protokolü yapıyoruz" dedi.

"Kamu Çerçeve Protokolü’nün gecikmesinin sorumlusu konfederasyonlar değil"
TÜHİS’in teklifine ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Arslan, "Bakınız 6 aylık sözleşmemizde bize en son önerilen birinci altı ay yüzde 17, fakat 6 aylık enflasyon yüzde 15,6. Bize aslında verilen yüzde 2 bile değil. Dolayısıyla yüzde 2’yle toplu sözleşmeyi nasıl imzalarız? O nedenle arkadaşlar toplu sözleşmenin gecikmesinin, kamu çerçevenin gecikmesinin sorumlusu konfederasyonlar ve HAK-İŞ değil. Bu müzakerelerin daha fazla uzamadan, gecikmeden sonuçlandırılmasını isteyen HAK-İŞ’tir. Bunu inatla devam ettiriyoruz. Burada gerçekten bir 6 ay kaybettik. Ocak ayında alacağımız toplu sözleşmenin birinci altı ay zammı, onlarınkini kabul etsek bile boşa gitti. Özellikle birinci altı ay için mart ayında yüzde 20’lik dilime girdi arkadaşlarımız. Temmuz ayına geldik, yüzde 20’ye girdik. Daha işin başında yüzde 10 küsur kaybettik. Almadığımız paranın vergisi, bizim elimize geçenleri daha da düşürdü" ifadelerine yer verdi.

"Yemek yememe ve mesai bitimince iş yerlerinden ayrılmama grevleri yapılacak"
Üye işçilerin grev süresi gelen iş kollarında gerekli eylemleri gerçekleştireceklerini söyleyen Arslan, "Başta grev kararlarımız olmak üzere süresi gelen işletmelerimizle ve iş kollarında grev kararlarını alarak, grev yasası olan yerlerde iş yerinde güçlü şekilde eylemleri hayata geçireceğiz. Bunlardan bir tanesi yemek yememe eylemidir. Bir tanesi iş yerlerini mesai bitiminde terk etmemedir. Bunları yapamazsak bugünkü rakamlara mahkum olursunuz. Dolayısıyla mücadelenin hep birlikte ve mutlaka başaracağımız bir noktada olması gerekiyor. Bizi dinlemeyenler, bizi ciddiye almayanlar, TÜHİS masalarında inatla oy alanlara cevabımız alanlarda bu olacak" diye konuştu.
Arslan, konuşmasının ardından konfederasyona bağlı kamu işçileriyle birlikle Hazine ve Maliye Bakanlığı önüne kadar yürüdü. Buradaki açıklamasında, kamu işçileri için talep ettikleri ücretleri 2025 yılı bütçesine göre değerlendiren Arslan, "2025 yılı bütçemizden talebimiz sadece yüzde 8,4’tür. Hükümetin, bakanlığın bize verdiği oran bütçemizin yüzde 4,5’idir. Dolayısıyla arada büyük bir makas var. Biz şuna inanıyoruz; Türkiye büyük, gelirimiz artıyor. Her şey güzel ama bizim payımız nerede? Biz niye fakirleşiyoruz, niye yoksullaşıyoruz? Reel ücretimiz bir kiraya yetmiyor. Sayın Bakanımız ben buraya tekrar bir daha dikkati çekiyorum. Gelir Vergisi olarak doğrudan vergi verenlerin oranı yüzde 32. Servetten alınan vergi ise yüzde 2. Ya birileri servetine servet katıyor, vergi vermiyor ya bu insanlar aldığının yarısını vergi veriyor. Bu nasıl bir paylaşım?" eleştirisinde bulundu.
Arslan’ın konuşmasının ardından HAK-İŞ’e bağlı sendika temsilcileri ve üyeleri 5 dakikalık sessiz oturma eylemi gerçekleştirdi.

İhlas Haber Ajanası
İhlas Haber Ajanası

Fenoreporter’deki bu bölümde, İhlas Haber Ajansı (İHA) tarafından sağlanan haberler, herhangi bir editoryal müdahale olmaksızın doğrudan ajans kanallarından iletildiği şekliyle yayınlanmaktadır. Bu alanda yer alan tüm haberlerin hukuki sorumluluğu, haberi ileten ajanslara aittir.