Yaşlandıkça Zaman Neden Hızlanıyor? Nasıl Yavaşlatılabilir?

İnsanın yaşlanmasının en acımasız etkilerinden biri: Yıllar sanki dört nala kalkmış bir at misali şaha kalkıyor ve zaman giderek daha hızlı akıyor. En azından izlenim ya da ölümün yaklaşması korkusunun tetiklediği panik bu.

 

Fenoreporter - Sağlık Haberleri Servisi

 

Peki, bu panikle baş edilebilir mi? Tümüyle değilse bile bir ölçüde mümkün. “Aman Allahım zaman ne kadar da hızlı geçiyor? Hangi yıldayız? 2023 mü? O kadar oldu mu?” Belli bir yaşın üstündekilerle sohbet ederken, konu zamana, yani “Hayatın sonuna yaklaşma” korkusunun bilinç altından uyanmasına gelince, onların panikleme duygusunu ses tonlarından fark edebilirsiniz. Son derece doğal. Sanki bir ironi veya şaka gibi: Çocuklar ve gençler ise zaman sanki geçmek bilmediği, bir yılın sanki bir yüzyıl kadar sürdüğü izlenimine sahipler.

 

Çocuklukta yılların ağır akması, yaşlılığınızda ise delicesine hızlanması duygusuna kapılmanın mantıklı bir açıklaması var. Uzmanlar, zaman kavramının yaşla birlikte değiştiğini, bunun da bazı zamanların çok hızlı aktığı algısı yarattığını söylüyorlar. Örneğin, Michigan Üniversitesi’den psikoloji profesörü olan Cindy Lustig, “Günler, haftalar, aylarla ilgili algımız, bakış açımıza bağlı. Şimdiki anı mı yaşıyoruz, yoksa geçmişe mi bakıyoruz, her şey bu sorunun cevabına bağlı”.

 

Cindy Lustig ayrıca zaman kavramının veya algısının bellekten ve yaşanmış deneylerden de etkilendiğini belirtiyor. “Örneğin” diyor, “8 yaşındaki bir çocuk için bir hafta hayatının büyük bir bölümünü oluşturabilir, 80 yaşındaki bir insan için ise bir hafta, bir ömür demek.

 

Paradoks şu: 80 yaşındaki bir emeklinin hayatındaki bir gün, 8 yaşındaki bir çocuğun okulda geçirdiği bir günden daha yavaş geçtiği gibi görülebilir. Ama 80 yaşındaki emekli ile 8 yaşındaki çocuk bir ayın veya bir yılın bilançosunu yaptıklarında, yaşlı adam bu bir yılın çok daha hızlı geçtiği izlenimine kapılabilir.”

 

Elbette bunun bir nedeni var: 80 yaşındaki bir insanın günlük yaşamı 78, 79 yaşlarındakinden çok farklı olmuyor. “O nedenle daha az farklılık hissediyor, daha az değişiklik anımsıyor. Geriye baktığınızda anılarınız çok da fazla değilse, o zaman zamanın daha hızlı aktığı izlenimine kapılmanız daha güçlü oluyor” diyor Cindy Lustig. 

 

Bir başka ifadeyle, günler ve haftalar birbirine benzedikçe veya aynı akıp geçince, beynimiz hepsini bir grupta topluyor. Yine ABD’deki Duke Üniversitesi profesörlerinden Adrian Bean, “Beynimiz değişiklikleri kaydetmek için tasarlandı. Günleri ve ayları ayırt etmemizin yolu farklı deneyimler yapmamızdan geçiyor” diyor.

 

Peygamberimiz Hz. Muhammed’in bir hadisinde dediği gibi, “İki günü eşit olan zarardadır.” Yaşlılık yıllarında aynen böyle oluyor. Kendinize farklı bir gündem veya o günü geçirecek farklı bir program yapmazsanız., iki gününüz veya günleriniz birbirinin kopyala-yapıştırıcı işlevini görüyor ve iki gün eşit olduğu için zarar yazıyor.



Etiketler: