Uzay bilimcilerinin içine kurt düştü: Ya bir kara deliğin içinde yaşıyorsak? Gerçek buysa, o zaman bildiğimiz evren de söz konusu kara deliğin içinde yer alıyor demektir.

Fenoreporter - Dış Haberler Servisi

Peki böyle bir varsayım doğru olabilir mi? Geçmişte de bir çok bilim insanı bu sorunun yanıtını aradılar. İlk bakışta çılgınca bir teori olarak görünebilir ama yine bilim insanlarına göre imkansız bir olasılık değil. Örneğin, Massachusetts Üniversitesi’nden matematik profesörü Scott Field, “Bir kara deliğin içindeysek, herhalde çok çok büyük olmalı” diyor.

Önce, astrofizikte kara deliğin ne anlama geldiğini anlatalım: Hayır, simsiyah bir delik değil, bir uzay varlığı. Uzaydaki diğer cisimler gibi onlar da sürekli hareket halindeler. Kütle çekim alanları o kadar güçlü ki, çevrelerine yaklaşan hiçbir madde kaçamıyor veya onların yuttuğu hiçbir madde veya ışın dışarı çıkamıyor.

Dünyayı gerçekten bir kara delik yuttuysa ona yaklaşıldığında zamanın yavaşlamış ve maddenin spagetti gibi doğranmış olması gerekiyor. Teorilere göre, gezegen bu olayları atlatıp hayatta kalsa bile kara deliğin içindeki basınç ve ısının etkisiyle yok olması kaçınılmaz oluyor. Arada bir fark var: Kara delik tarafından yutulmak bir şey, kara deliğin içinde doğmak başka bir şey. Bu da bizi, dünyamızın kara deliğin içinde doğmuş olabileceği ve onun rahminde bulunabileceği ihtimaline götürüyor.

ABD’de Rhode Island Üniversitesi’nde kara delikler fiziği uzmanı olan Gaurav Khanna şöyle diyor: “Kara delik, tersine Big Bang gibi bir şey. Hesaplar ve formüller de zaten aynı. Bir kara delik çok küçük ve çok yoğun bir noktaya çökerken, Big Bang öyle bir çok küçük noktadan patlamasıyla ortaya çıkıyor.”

Yine bu teoriye göre, evrenimiz bir karadeliğin içinde gelişiyor ama o kara delik de daha büyük bir evrenin küçücük bir parçasını oluşturuyor. Anlamı: Bir çok evren, başka bir çok evren bir arada yaşayabilir. Ama biz ölümlüler için bizimkiyle komşu veya akraba başka evrenlerin varlığını hiçbir zaman kanıtlayamayacağız.