Denizler ile okyanuslar arasındaki farkı belirlemek için bir çok kriter var: Genişliği, fiziki sınırları, derinliği gibi…
Fenoreporter - Dış Haberler Servisi
Vasco Nunez de Balbao 1513 yılında Panama boğazını geçip bilmediği sulara açılınca, bölgeye Güney Denizi adını verdi. 5 yıl sonra Magellan filosuyla aynı bölgede dolaştı ve havanın sakin olduğu, dalgaların kabarmadığı bir döneme denk geldiği için Pasifik Okyanusu diye tanımladı. Bu ad yüzyıllar sonra, 19’uncu yüzyılın sonunda o suların veya denizlerin resmi ad oldu.
Burada ilk sorunla veya kriterle karşılaşıyoruz: Denizler ve okyanusların adları öncelikle uluslararası sözleşmelerle belirleniyor. Bu da denizler ile okyanuslar arasındaki farkı anlamayı güçleştiriyor. Ancak yukarda da belirttiğimiz gibi bazı kriterler var. Birincisi kapladığı alan. Tanım olarak, okyanus, denizden daha geniş bölgelere yayılıyor.
Örneğin, okyanusların en küçüğü olarak gösterilen Kuzey Kutbu Okyanusu 14,09 milyon kilometrekarelik bir alana yayılıyor; denizlerin en büyüğü sayılan Umman Denizi ise 3,6 milyon kilometrekarelik alana sahip. Yani, okyanusların en küçüğü, denizlerin en büyüğünün 4 katı.
Okyanus bilimcilerin başka kriterleri da var: Kıyılarının durumu, derinlikleri, sularındaki tuzluluk oranı… Yine uluslararası sözleşmelere göre okyanuslar “Kıtalarla çevrelenmiş en geniş tuzlu su kitleleri”olarak tanımlanıyor. Bu tanıma uyan 5 okyanus var: Pasifik, Atlantik, Hint, Arktik (Kuzey), Austral (Güney).
Denizler ise 2 sınıfa ayrılıyor:
Birincisi: Kıyı denizleri (Okyanuslara komşu, yarımadalarla, adalarla kesintiye uğramış denizler). Bu gruba en iyi örnek bir çok adayla çevrelenmiş olan Karayipler Denizi. Bir ayrıntıya dikkat: Deniz, az derin su kitlesi demek değil. Denizler epey derin olabilir. Örneğin, Norveç Denizi 4 bin metre, Avustralya ile Yeni Kaledonya arasındaki Mercan Denizi ise 9 bin 140 metre derinliğe sahip. Ama bu denizler kıta sahanlıklarında da yer alabilir ve okyanus sahanlıklarına göre daha az derin olabiliir. Örneğin Manş Denizi ile Kuzey Denizi’nin derinlikleri 200 metreyi geçmiyor.
İkinci grup denizler: Okyanus ile sadece bir boğaz ile bağlantılı ve çepeçevre kıtalarla kuşatılmış, yani kapalı denizler. En güzel örneği: Akdeniz. Atlantik Okyanusu ile sadece Cebelitarık Boğazı ile iletişim kurabiliyor. Bu denizlerde buharlaşma oranı çok daha yüksek ve okyanuslara göre çok daha tuzlu oluyor. Örneğin 5 okyunausuntuzluluk oranı litrede 35 gram, buna karşılık Akdeniz’de 38-39,5 gram, Kızıl Deniz’de 41 gram, İsrail’deki Ölü Deniz’de ise 275 gram.
Son fark: Denizlerdeki biyolojik çeşitlilik okyanuslara göre çok daha azla: Örneğin Akdeniz dünyadaki deniz canlısı türlerinin yüzde 4-18’ini barındırırken, okyanuslarda bu oran yüzde 1’i geçmiyor.