İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı ve şehir plancısı Dr. Buğra Gökçe Twitter sayfasından yaptığı paylaşımda konut krizi ile ilgili çarpıcı analizler yaparken, dikkat çeken ifadeler kullandı. 

 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı ve şehir plancısı Dr. Buğra Gökçe Twitter sayfasından yaptığı paylaşımda konut krizi ile ilgili çarpıcı analizler yaparken, dikkat çeken ifadeler kullandı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı ve şehir plancısı Dr. Buğra Gökçe Twitter sayfasından yaptığı paylaşımda konut krizi ile ilgili çarpıcı analizler yaparken, dikkat çeken ifadeler kullandı. 

 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı ve şehir plancısı Dr. Buğra Gökçe Twitter sayfasından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı: 

 

Türkiye ciddi bir konut krizi ile karşı karşıya. Bugün İstanbul başta olmak üzere bir çok şehrimizde güvenli, nitelikli, uygun fiyatlı konut bulmak neredeyse mümkün değil. Halbuki Anayasamıza göre Konut Hakkı temel bir hak. Peki neden bir konut sorunumuz var?

 

Konut krizini besleyen faktörler

 

DPT kapatıldı. DPT'nin daha önce konut ihtiyacına yönelik hesapları ve önerileri de uygulanmadı.

 

Dolayısıyla Türkiye'de konut arzı bir planlamayla yapılmıyor.

 

Kamu kurumları yeterli sayıda sosyal konut üretip arz etmiyor.

 

TOKİ bir müteahhitlik kurumu oldu. Sosyal konut üretmesi gerekirken yap-satçı haline dönüştü. Örneğin İstanbul'da son 20 yılda geliştirdiği konut sayısı sadece 85 bin.

 

Son 20 yılda İstanbul'da üretilen bütün konutların (özel + kamu) sadece yüzde 5'i sosyal konut. Konut üretimi temelde özel sektöre bırakıldı. Anayasa'nın 57'inci maddesinde yer alan devlete planlama, teşvik ve sosyal konut üretme görevi yükleyen "konut hakkı" bu yolla ihlal edildi.

 

Planlı, programlı bir şekilde sosyal konut üretilmediği için konut arzı eksik kaldı. Kooperatif sistemi terk edildi. Kooperatifler yap-satçı müteahhit sistemine terk edilerek, arazi spekülasyonuna alet oldu.

 

Türkiye'nin inşaat malzemesi imalat sanayisi zayıflayarak ithal ikameye mecbur edildi. Neticede inşaat maliyetleri enflasyondan hızlı artış gösterdi

 

Kamu arsaları ve kamu tasarrufundaki arsalar ucuz konut ve sosyal konut üretme odağıyla değerlendirilmedi. Aksine üst orta ve üst gelir grubuna yatırım amaçlı ikinci, üçüncü konut üretmek için kullanıldı.

 

Talep yönünden olumsuzluklar

 

Konut kredileri ucuz ve uzun vadeli ipotek kredileri olarak düzenlenmedi. Ticari kredi mantığında işlerlik kazandı. İpotek Kredisi sistemi için oluşan tarihi fırsatlar ıskalandı.

 

Konut tasarruf hesabı uygulamaları etkisizleştirildi.

 

Emlak Bankası konut üretiminde tarihi ve sosyal bir rol oynarken, lüks konut yapanları teşvik kurumuna dönüştürüldü.

 

Konut kooperatifleri, sandıkları, sigorta ve emeklilik fonlarının konut piyasasındaki etkinliği yok edildi.

 

Peki ne yapılması lazım?

 

Ulusal planlama ve program mantığına geri dönülmeli

 

Konut ihtiyacı belirlenerek yıllık yatırım programı ile her yıl ihtiyaç oranında yeterli sayıda sosyal konut üretimi yapılmalı

 

TOKİ asli işlevine dönmeli, Ulusal Konut Ajansı kurulmalı

 

Kooperatif sistemi yeniden canlandırılarak, kooperatifçiliğe uygun inşaat teşebbüsleri desteklenmeli

 

Konut tasarruf birlikleri etkin hale getirilmeli

 

Konut yapım endüstrisinin ihtiyaçlarının Türkiye'de yerli kaynaklarla daha yüksek bir oranda üretilmesi sağlanmalı

 

Kamu Hazine ve Belediye Arsaları Kamu Yararına Kullandırılmalı

 

Sosyal Sigortalar-Bağkur ve Emeklilik Fonlarıyla birlikte geniş çaplı bir konut ipotek sistemi tesis edilecek, Cumhuriyetimizin eseri  Emlak Bankası aslına rücu edecek, tarihi misyonuna yeniden kavuşmalı

 

 

Sorunların çözümü var. Akıl, mantık, tecrübe ve liyakatle her sorunu çözebiliriz. Toplam üretilen konutun yüzde 25'ini aşan oranda sosyal konut üretebilir, halkımıza nitelikli, güvenli, uygun fiyatlı konut sunabiliriz. Yeter ki doğru adımları atalım, doğru uygulamaları yapalım.