Ana Sayfa Arama
"Türk kadınları Avrupa’da obezite oranında ilk sırada"
Türkiye’nin, obezite sıralamasında Avrupa’da en üst sıralarda yer aldığına dikkat çeken Doç. Dr. Mustafa Atabey, "Özellikle Türkiye’de kadınlarda obezite oranı, Avrupa’da birinci sıradadır. Genel nüfusta ise Türkiye, OECD ülkeleri arasında ilk üçtedir. Bu durum hem sağlık sistemi hem de toplumsal farkındalık açısından alarm verici bir tablodur. Türkiye’de erişkin nüfusta obezite oranı yüzde 30’un üzerindedir. Kadınlarda bu oran yüzde 40’lara kadar çıkarken, erkeklerde yaklaşık yüzde 30 civarındadır. Daha da önemlisi, çocuk ve gençlerdeki obezite oranı da giderek artmaktadır. Bu, gelecekte daha büyük bir sağlık krizine işaret etmektedir" dedi.

VM Medical Park Maltepe Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Atabey, 17 Mayıs Avrupa Obezite Günü nedeniyle obezite hakkında açıklamalarda bulundu.
Obezitenin tanımını yapan Doç. Dr. Atabey, "Obezite, vücudun ihtiyacından fazla yağ biriktirmesiyle ortaya çıkan ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Dünya Sağlık Örgütü obeziteyi, ‘sağlığı bozacak ölçüde anormal veya aşırı yağ birikimi’ olarak tanımlar. Genellikle vücut kitle indeksi (VKİ) 30’un üzerinde olan bireyler obez kabul edilir. Ancak obezite yalnızca kilo meselesi değildir; metabolik, hormonal ve psikolojik yönleriyle çok boyutlu bir hastalıktır. Hem bireyin yaşam kalitesini düşürür hem de pek çok ciddi hastalığa zemin hazırlar" diye konuştu.
"Dengesiz ve yüksek kalorili beslenme, obeziteye zemin hazırlar"
Obeziteye yol açan nedenlerin kişiden kişiye değişebileceğini söyleyen Doç. Dr. Atabey, "En sık görülen etkenler arasında dengesiz ve yüksek kalorili beslenme, hareketsiz yaşam tarzı, stres, uyku bozuklukları ve genetik yatkınlık yer alır. Ancak günümüzde özellikle fast food tüketiminin artması, porsiyonların büyümesi, ekran başında geçirilen sürenin uzaması gibi yaşam tarzı faktörleri obezitenin yayılmasında başlıca rol oynamaktadır. Ayrıca duygusal yeme davranışı da kilo alımını körükleyen önemli bir etkendir" şeklinde konuştu.
"Nefes darlığı ve horlama görülebilir"
Hastalığın belirtilerinden bahseden Doç. Dr. Atabey, "Obez bireyler genellikle hızlı yorulma, nefes darlığı, terleme, uyku apnesi, horlama, bel ve diz ağrıları gibi fiziksel şikâyetlerle doktora başvururlar. Kadınlarda adet düzensizliği, erkeklerde testosteron düşüklüğü gibi hormonal bozukluklar da görülebilir. Ayrıca, obezite kişinin sosyal yaşamını da olumsuz etkiler. Beden algısındaki bozulma, depresyon ve özgüven eksikliği gibi psikolojik sorunlara yol açabilir" dedi.
"Obezitenin neden olduğu hastalıklara dikkat"
Obezitenin tek başına 200’den fazla hastalıkla ilişkili bir durum olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Atabey, "Bunların başında Tip 2 diyabet, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği, kalp damar hastalıkları, uyku apnesi, karaciğer yağlanması ve infertilite gelir. Kadınlarda polikistik over sendromu, erkeklerde cinsel fonksiyon bozuklukları da yaygındır. Ayrıca, bazı kanser türleri, özellikle meme, rahim, pankreas ve kolon kanserleri ile obezite arasında doğrudan ilişki vardır" dedi.
"Türkiye, obezite sıralamasında Avrupa’da en üst sırada"
İstatistiki veriler hakkında bilgi veren Doç. Dr. Atabey, şu bilgileri paylaştı:
"Türkiye, obezite sıralamasında Avrupa ülkeleri arasında en üst sıralarda yer almaktadır. Özellikle kadınlarda obezite oranı Avrupa’da birinci sıradadır. Genel nüfusta ise Türkiye, OECD ülkeleri arasında ilk üçtedir. Bu durum hem sağlık sistemi hem de toplumsal farkındalık açısından alarm verici bir tablodur. Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölge Ofisi tarafından açıklanan, 2022 Avrupa Obezite Raporu’na göre Türkiye’de yetişkinlerin yaklaşık yüzde 59’u aşırı kilo veya obezite sorunu ile karşı karşıya bulunuyor. Obezite görülme oranı erkeklerde yüzde 30, kadınlarda ise yüzde 40 civarında seyrediyor. Daha da önemlisi, çocuk ve gençlerdeki obezite oranı da giderek artmaktadır. Bu, gelecekte daha büyük bir sağlık krizine işaret etmektedir."
"Hareketsizlik, sağlıksız ve hızlı beslenme alışkanlıkları neden olabilir"
Obezitede artışın olduğuna da değinen Doç. Dr. Atabey, "Özellikle son 10 yılda çocukluk çağı ve ergenlikte obezite oranlarında ciddi artışlar görülmektedir. Bilgisayar ve telefon bağımlılığı, spor alışkanlığının azalması, hazır gıda tüketiminin artması ve düzensiz uyku gibi faktörler bunda etkilidir. Bu çocuklar ileri yaşlarda hem fiziksel hem de psikolojik sağlık problemleriyle karşılaşma riski altındadır" açıklamasında bulundu.
"Ölümcül sonuçları olabilir"
Obezitenin doğrudan ölüme yol açmasa da beraberinde getirdiği hastalıklar nedeniyle ölümcül olabileceğini dile getiren Doç. Dr. Atabey, şunları söyledi:
"Kalp krizi, inme, ani kardiyak ölüm, kanserler, ciddi enfeksiyonlar ve kontrolsüz diyabet gibi durumlar obezitenin yol açtığı hayatı tehdit eden sonuçlardır. Ayrıca ileri derece obez bireylerde cerrahi müdahaleler, doğumlar ve travmalar da daha riskli hale gelir. Ailesinde obezite öyküsü bulunanlar, çocukluk çağında fazla kilolu olanlar, hareketsiz yaşam sürenler ve sağlıksız beslenen bireyler daha yüksek risk altındadır. Ayrıca gece çalışanlar, düzensiz uyuyanlar ve yoğun stres altında yaşayanlar da obezite açısından risklidir. Kadınlarda, özellikle doğum sonrası dönemde kilo vermekte zorlanan bireylerde daha sık görülmektedir. Bunun dışında, şehir yaşamı süren, masa başı çalışan ve fiziksel aktivitesi az olan bireylerde de obezite yaygındır. Ayrıca, sosyoekonomik düzeyi düşük gruplarda da sağlıksız ve ucuz gıdalara yönelim nedeniyle obezite oranı yüksektir. Obeziteyi önlemek, tedavi etmekten çok daha kolaydır. Erken yaşta sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazandırılması, okul çağında çocukların sporla iç içe olması, ailelerin bilinçlendirilmesi büyük önem taşır. Ayrıca porsiyon kontrolü, aktif yaşam tarzı, düzenli uyku ve stres yönetimi gibi basit ama etkili önlemlerle obezite engellenebilir."
"Tedavide ilk adım hastaya özel beslenme ve yaşam tarzı değişiklikleri"
Tedavi yollarından bahseden Doç. Dr. Atabey, "Obezite tedavisinde ilk adım hastaya özel beslenme ve yaşam tarzı değişikliklerinin planlanmasıdır. Ancak ileri derecede obez bireylerde bu yöntemler çoğu zaman yetersiz kalır. Vücut kitle indeksi ameliyat için uygun olmayan hastalarda daha etkili ve kalıcı çözümler olan mide balonu uygulamaları ya da cerrahi tedaviler gündeme gelir. Günümüzde mide balonu ve obezite cerrahisi, özellikle kalıcı ve etkili sonuç arayan hastalarda ön plana çıkmaktadır. Laparoskopik Sleeve Gastrektomi (tüp mide ameliyatı), mide hacmini azaltarak hem erken doyma sağlar hem de hormonal mekanizmalar üzerinde etkili olur. Mini Gastrik Bypass ve Roux-en-Y Gastrik Bypass gibi ameliyatlar ise hem mide hacmini küçültür hem de bağırsak geçiş yolunu değiştirerek daha fazla kilo kaybı ve diyabet kontrolü sağlar. Vücut kitle indeksi 40’ın üzerinde olan bireylerde ya da 35’in üzerinde olup Tip 2 diyabet, hipertansiyon gibi yandaş hastalıkları olan kişilerde cerrahi tedavi, multidisipliner bir ekibin önerisi olduğu takdirde düşünülmelidir. Bu ameliyatlar, sadece kilo vermeyi değil, aynı zamanda obezitenin neden olduğu metabolik hastalıkların tedavisini de amaçlar."

İhlas Haber Ajanası
İhlas Haber Ajanası

Fenoreporter’deki bu bölümde, İhlas Haber Ajansı (İHA) tarafından sağlanan haberler, herhangi bir editoryal müdahale olmaksızın doğrudan ajans kanallarından iletildiği şekliyle yayınlanmaktadır. Bu alanda yer alan tüm haberlerin hukuki sorumluluğu, haberi ileten ajanslara aittir.