Ana Sayfa Arama
Erdal Şafak'tan Dikkat Çeken Suriye Yazısı "75 Yıl Sonra Merhaba Kardeşim"

Fenoreporter Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak bugün yayınlanan Suriye yazısıyla dikkat çekti. İşte detaylar..

 

Fenoreporter Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak bugün yayınlanan Suriye yazısıyla dikkat çekti. İşte detaylar..

 

75 Yıl Sonra Merhaba Kardeşim

 

Babam Fahri Şafak, Niğde’liydi. Ölürken bize “Sakın nüfusunuzu aldırmayın. Niğde’yle bir bağınız kalsın” vasiyetinde bulunduğu için hayatım boyunca Niğde’yi hiç görmek nasip olmasa da, bugüne  kadar nüfusumu asla naklettirmedim. Yani benim, eşimin, 2 oğlumun nüfus kütükleri bugün de Niğde’de.

 

Babam Mustafa Kemal’in ordularına katılıp Adana’ya ilk giren müfrezenin komutanı olmuştu. Fransızlar’dan aldığı sancak Adana Müzesi’nde duruyor.

 

Babam biraz da bu coğrafi yakınlığın sevgisi ve Osmanlı’nın parçalanmasının verdiği kahırla Suriye’ye özel bir ilgi gösterirdi. 

 

(Son derece doğal ve anlaşılabilir. Çünkü Osmanlı’da doğmuş, 20’lı yaşlarından sonra Türkiye’de büyümüştü. Osmanlı’nın yıkılışıyla kimbilir ne travmalar yaşamıştı…)

 

İlkokul 2 veya 3'üncü’ sınıfında okuyan beni karşısına alır, “Birgün Suriye yeniden vatan topraklarına katılacak. Hayatın boyunca bu amaç için çalışmayı unutma” derdi.

 

O yıllarda Suriye’de yönetimlerin biri gidiyor, diğeri geliyordu.

 

Ama ikisi Türkiye açısından çok önemli aktörlerdi.

 

Birincisi: Şükrü El Kuvvetli.

 

 

İkincisi: Edip Çiçekli.

 

Dikkatinizi çekerim; ikisinin de adları ve soyadları Türkçe’ydi.

 

Çünkü ikisi de Osmanlı aydınıydı.

 

Babam Suriye’deki bu iktidar değişikliği için “Önemli değil, ikisi de sıkı Türkçü” derdi.

 

 

Ancak Türkiye o dönemde Arap alemine sırt çevirmişti. O kadar ki, Celal Bayar-Adnan Menderes iktidarı bile asla Arap dünyasına önem vermemişti. Örneğin, ne Bayar, ne Menderes hiç değilse hacca gitmek gerekçesiyle bile Suudi Arabistan’a ayak basmamıştı.

 

Tek istisna, ABD ve İngiltere’nin girişimleriyle Sovyetler Birliği’ne karşı bir güvenlik çemberi oluşturmak için kurulan “Bağdat Paktı” çerçevesinde Bağdat’a yapılan ziyaret olmuştu. 

 

Bağdat Paktı’nın üyeleri Türkiye, İngiltere, Irak, İran ve Pakistan’dı. Her yerde gözünün kulağının olmasına önem veren ABD gözlemciydi. Aslında gizli patrondu.

 

 

(Not: O paktın da sonu hazin. Yıl 1958. “Bağdat Paktı” zirvesi Türkiye’de, Kuşadası’nda yapılacak. Adnan Menderes, İran Şahı Rıza Pehlevi, İzmir’e geldiler. İzmir Havalimanı’nda Irak Kralı Faysal ile Başbakan Nuri Sait Paşa’nın uçağını bekliyorlar. Biraz sonra bir haber: “Irak’ta ihtilal oldu”.)

 

General Abdülkerim Kasım darbeyle yönetime el koymuştu. Kral Faysal öldürülmüş, Nuri Sait Paşa ise bir ata bağlanıp Bağdat sokaklarında ezile ezile, korkunç bir işkenceyle infaz edilmişti.)

 

Şükrü El-Kuvvetli (1891- 1967), bağımsızlık sonrası Suriye’nn ilk Devlet Başkanı oldu. 1949’da darbeyle devrildi.

 

 

Edip Çiçekli (1909-1964) O da Devlet Başkanlığı yaptı. Darbeyle geldi, darbeyle gitti.

 

İkisi de Türkiye ile birleşme planlarını veya umutlarını hayata geçiremedi.

 

Türkiye, yukarda belirttiğim gibi, Ortadoğu’yu yitirmenin travmasıyla Arap dünyasına sırtını dönmüştü.

 

Suriye halkı ise İttihat Terakki’nin Şam Valisi, gazeteci Hasan Cemal’in dedesi Cemal Paşa’nın 36 milliyetçiyi idam ettirmesinin acısını unutamadığı için Türkiye’ye öfkeliydi. 

 

 

Zaten ondan sonra Suriye’de sabah erken kalkanın darbe yaptığı dönem başladı. Türkiye-Suriye birliği planları unutulup gitti.

 

1971’de havacı general Hafız Esad’ın darbesi Suriye’de istikrarsızlığa son verdi. Hakkını teslim edelim; Suriye’yi Ortadoğu’nun kilit ülkesi yaptı. O kadar ki, “Ortadoğu’da Mısır’sız savaş, Suriye’siz barış olmaz” inancı tüm dünya başkentlerinde kabul gördü.

 

Ancak Hafız Esad, Türkiye düşmanı demesem bile şiddetli bir Türkiye muhalifiydi. 15 yıl boyunca bölücü terör örgütünün başı Abdullah Öcalan’ı Suriye’de barındırdı. Bıçağın kemiğe dayandığı Türkiye 1998’de “Ordularımı Şam’a kadar yürütürüm uyarısıyla Şam’ı masaya oturtup Adana Mutabakatı’nı imzalatıncaya kadar.

 

 

Özetle Hafız Esad ve oğlu Beşşar Esad dönemlerinde Türkiye ile Suriye arasında hep soğuk rüzgarlar esti.

 

Şimdi 75 yıl sonra Türkiye ile Suriye yeniden buluştular ya da birbirlerine kavuştular.

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kabinesi ve kurmayları sabırlı ve uzun soluklu bir politikanın meyvelerini topluyorlar.

 

Şam’daki Emevi Camii’nde Cuma namazı kılmak için artık “Post modern savaş” ortamına gerek yok.