
Fenoreporter Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak "Ülkelerin En Güçlü Silahı" başlıklı yeni yazısında Amerika'nın politikalarını ele alırken dikkat çeken ifadeler kullandı.
Fenoreporter Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak "Ülkelerin En Güçlü Silahı" başlıklı yeni yazısında Amerika'nın politikalarını ele alırken dikkat çeken ifadeler kullandı.
İşte Erdal Şafak'ın "Ülkelerin En Güçlü Silahı" başlıklı o yazısı..
“Bir ülkenin en güçlü silahı nedir?” diye sorduklarında hiç düşünmeden aynı yanıtı veriyorum: “Fırsat eşitliği”.
Bu silahı en iyi kullanan iki ülke, daha doğrusu iki devlet var: İngiltere ve ABD.
İngiltere’yi bir yana bırakıp ABD’ye yoğunlaşayım.
Tamam, ABD en başından bu yana bir göç ülkesiydi. Ama göç edenlerin, daha doğrusu göç ettirilenlerin çoğu köle olarak Afrika’dan satın alınıp ABD’ye getirilen, “Efendiler!erinin veya “Sahiplerinin” pamuk, tütün veya tahıl çiftliklerinde zorla, beş parasız ve hayat güvencesi olmadan çalıştırılanlardı.
Bu koşullar ABD’deki Kuzey-Güney iç savaşı sonrası değişmeye başladı.
Başkan Abraham Lincoln sayesinde. Ama o da bu zaferini bir suikastte can vererek ödedi.
Lincoln canını verdi ama kanı günümüz ABD’sinin harcını kardı.
Ku Klux Klan’a rağmen…
Amerikalı yerlilere uygulanan sistematik soykırıma rağmen…
Özellikle polis örgütünde derinlere işlemiş, çok derinlere kök salmış Siyah Afrikalılar’ı hedef alan ürkütücü ırkçılığa rağmen…
---
ABD dil, din, ırk farklılıklarına aldırmadan “Fırsat eşitliği”nin göz kamaştırıcı örnekleriyle dolu. Birkaçını hatırlatayım.
ABD’nin en sevilen başkanlarından biri olarak tarihe geçen Barack Obama bir melez: Annesi Beyaz Amerikalı, babası ise Siyah Afrikalı (Kenyalı).
Joe Biden’ın yardımcısı, son seçimde son dakikada Donald Trump’ın karşısına çıkarılan Kamala Harris farklı bir melez: Annesi Asyalı , babası ise Afrikalı.
Geçen yüzyılda dünyanın en güçlü dışişleri bakanı olan ve 100 yaşında son nefesini verdiği güne kadar dünya liderlerine diplomasi dersi veren Henry Kissinger, Almanya doğumlu, Adolf Hitler rejiminden kaçıp ABD’ye sığınan bir Musevi.
İş dünyası, akademik çevreler, özellikle tıp, spor ve teknoloji sektörleri ABD’de yeni bir hayat kuran ezici çoğunluğu Afrikalı ve Asyalı parlak beyinlerle dolu.
ABD’yi dünyanın çekim merkezi yapan bu beyinlere şimdi çok ama çok önemli biri daha ekleniyor.
---
Demokrat Parti, kalesi New York için yeni bir belediye başkan adayı belirledi. Bugüne kadar adı pek duyulmamış biri: Sadece 33 yaşındaki Zohran Mamdani.
Hayat yolculuğu nefes kesen biri bu.
Babası Hintli ve Şii Müslüman: Mahmut Mamdani.
Annesi Pencap bölgesinden Müslüman: Mira Nair.
Aile Hindistan’dan Uganda’ya taşındı. Zohran, 18 Ekim 1991’de bu ülkenin başkenti Kampala’da doğdu.
5 yaşına geldiğinde ailece Güney Afrika’nın Cape Town kentine taşındı. 2 yıl sonra da oradan da New York’a.
Zohran burada okudu. 2018’de ABD vatandaşı olabildi. 2021’de Demokrat Parti’ye katıldı. “Demokrat sosyalistler” grubu üyesi oldu. Üniversitede okurken “Filistin’de Adalet İçin Öğrenciler” hareketinin kurucuları arasında yer aldı.
4 Kasım’daki seçimde New York Belediye Başkanı olduğunda gerçek bir “Sol” program uygulayacak: Belediye otobüsleri ücretsiz olacak, kiralar dondurulacak, kreşler, İzmir’deki Tansaş’lar gibi ucuz belediye marketleri, uygun fiyatlı sosyal konutlar inşa edecek. Yılda bir milyon Dolar’dan fazla kazananlardan yüzde 2 vergi alacak.
Diğer özellikleri:
-Sıkı bir Gazze destekçisi.
-İsrail politikalarının güçlü bir karşıtı.
-Dinine çok bağlı ve seçim kampanyası boyunca cami cami dolaşarak bu yönünü özellikle dışa vurmaya özen gösterdi.
---
Mamdani kendisine “Kafadan çatlak komünist” diyen Başkan Trump döneminde ABD’ye gelseydi, uçaktan inmesine bie izin verilmeden sınır dışı edilirdi.
Öyle ya; Trump’ın tam da sınır dışı etmek istediği tip: Asya kökenli, Afrika doğumlu, Müslüman, hem de Şii, aşırı solcu…
---
Bir de şu var: Trump yönetiminin ayırım yapmadan sınır dışı ettiği göçmenler için ABD’nin yarınında rol alabilecek kimbilir ne cevherler gizli…
Trump yüzünden ABD en güçlü silahını yitiriyor. Yazık!