Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Türkiye, Avrupa Konseyi’nin insan hakları ve hukuk ekseninde şekillenen yapay zeka sözleşmesi hazırlık sürecine etkin şekilde katılım sağlamıştır" dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve İletişim Başkanı Burhanettin Duran, "Hukuk ve Teknolojide Yeni Ufuklar Uluslararası Sempozyumu"na katıldı. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Millet Kütüphanesi’nde düzenlenen sempozyumda konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "Sosyal medyada yapay zeka kullanımının hukuki yönü temasıyla düzenlenen sempozyumda dijital çağın en tartışmalı başlıklarından biri farklı yönleriyle çok boyutlu bir şekilde ele alınacak. Yapay zekanın sosyal medya platformlarında içerik üretimi, veri kullanımı, mahremiyet ve ifade özgürlüğü gibi alanlarda ortaya çıkardığı yeni etik ve hukuki sorular katılımcıların değerli katkılarıyla tartışılacak, konuşulacak. Kıymetli katılımcılar dijitalleşmenin hız kazanmasıyla birlikte dünya veri temelli ekonomiye doğru köklü bir dönüşüm yaşamaktadır. Ancak bu dönüşüm yalnızca teknolojik bir yenilenme değil, aynı zamanda hukuk, etik ve yönetişim alanlarında da derin sınamalarla insanlığı karşı karşıya getirmektedir. Yapay zeka, büyük veri, blok zincir ve otonom sistemler gibi teknolojiler klasik hukuk normlarının öngörmediği durumlar oluşturmakta, sorumluluk, mülkiyet ve hak kavramlarını yeniden tartışmaya açmaktadır" dedi.
"Otonom bir aracın yaptığı bir kazada kim sorumlu olacak? Kim hesap verecek?"
Teknolojinin neyi mümkün kıldığı değil, toplumsal adaletle ne kadar uyumlu olduğu sorusunun gündemde olduğunu belirten Yılmaz, "Robotların hukuku, yapay zekanın karar alma sınırları, algoritmik tarafsızlık ve dijital etik gibi konular modern hukuk sistemlerinin sınırlarını zorlamaktadır. Örneğin otonom bir aracın yaptığı bir kazada kim sorumlu olacak? Kim hesap verecek? Üreticiye mi hesap soracağız? Programcıya mı ya da algoritmanın kendisini mi sorgulayacağız? Benzer biçimde yapay zeka tarafından üretilen sanatsal ve bilimsel içeriklerin fikri mülkiyeti kime ait olacak? Bu tür hukuki sorunları nasıl düzenleyeceğiz? Bunlara nasıl yaklaşacağız? Sosyal medya alanında da yapay zeka tarafından oluşturulan deep fake videoların veya otomatik üretilmiş sahte haberlerin yol açtığı zararların hesabını kime soracağız? Hukukunu nasıl şekillendireceğiz?" ifadelerini kullandı.
Etik açıdan dijitalleşmenin sağladığı veri gücünün mahremiyetin sınırlarını bulanıklaştırdığına değinen Yılmaz, "Bu nedenle birçok ülke teknolojik gelişmeleri insan merkezli etik ilkelerle uyumlu hale getirmeye çalışmaktadır. Tartıştığımız bu konular şüphesiz sadece Türkiye’nin gündemi değil, bütün ülkelerin gündemi. Sınırları aşan bir dünyadan, bir ortamdan bahsediyoruz. Dolayısıyla bu alanlar aynı zamanda uluslararası yaklaşılması gereken, uluslararası alanda hem birlikte tartışılması, yaklaşılması hem de güçlü iş birlikleri yapılması gereken alanlar olarak karşımıza çıkmaktadır" diye konuştu.
"Türkiye, yapay zeka sözleşmesi hazırlık sürecine etkin şekilde katılım sağlamıştır"
Türkiye’nin yapay zeka alanındaki etik ve güvenlik listelerini yönetmek için çok katmanlı bir çerçeve oluşturmakta olduğunu ifade eden Yılmaz, ulusal ölçekte hukuki ve kurumsal altyapıyı da güçlendirdiklerini belirterek, "Türkiye, Avrupa Konseyi’nin insan hakları ve hukuk ekseninde şekillenen yapay zeka sözleşmesi hazırlık sürecine etkin şekilde katılım sağlamıştır. Avrupa Birliği’nin yapay zeka tüzüğüyle uyumlu bir mevzuat yapısının oluşturulması amacıyla yürütülen çalışmalar devam etmektedir. Aynı şekilde ülkemiz Birleşmiş Milletler OECD ve G20 gibi uluslararası platformlarda politika oluşturulması ve standartlar belirlenmesine yönelik çalışmalara, süreçlere aktif bir şekilde katılım sağlamakta, katkıda bulunmaktadır. Bu çerçevede güvenilir yapay zeka uygulamalarının gelişimini destekleyecek etki değerlendirme modelleri ve belgelendirme sistemleri tasarlanmaktadır. Ayrıca ISO standartlarıyla uyumlu yapay zeka risk yönetim sistemi belgelendirme programı sayesinde bu teknolojilerin sürdürülebilirliğini ve güvenilirliğini güvence altına alacak kurumsal bir altyapı tesis edilmektedir. Bu bütün bu çalışmalarımız yapay zeka ilişkin çalışmalarımızı benim başkanlığımda oluşturulan yapay zeka kurulumuz kanalıyla yakından takip ediyoruz ve stratejik bir çerçeve oluşturmuş durumdayız. Ulusal yapay zeka stratejimiz var ve eylem planımız var. Bu eylem planı hem bakanlıklar hem özel sektör hem de STK’ların katılımıyla geniş bir katılımla güncellendi ve şu anda 71 eylemimiz var. Bu strateji çerçevesinde takip ettiğimiz. Bunları hayata geçiriyoruz" şeklinde konuştu.
"Teknolojik altyapımızı geliştireceğiz"
Eylem planından bahseden Yılmaz, "Eylem planımız Türkçe büyük dil modeli geliştirilmesi, uluslararası işbirliklerinin güçlendirilmesi, yapay zeka ekosisteminin büyütülmesi, nitelikli insan kaynağının arttırılması, yerli uygulamaların, milli uygulamaların yaygınlaştırılması ve Türkiye’yi küresel oyuncu yapacak işlemci altyapısının kurulmasını hedefliyor. Dolayısıyla geniş kapsamlı sadece birkaç başlığını sunduğum bir eylem planını hayata geçiriyoruz ve gelişmeler ışığında da yenileyeceğiz. Her geçen gün yeni birtakım uygulamaların, teknolojilerin ortaya çıktığı bir alandan bahsediyoruz. Dolayısıyla bu tür alanlarda hukuki düzenlemelerin de dinamik olması gerekiyor. Bir defada çözebileceğimiz bir mesele değil. Bu anlamda genel yaklaşımımızın şu olduğunu ifade edebilirim; daha ziyade çerçeve düzenlemelerle hareket etmek, kanuni seviyelerde uygulamayı yakından takip etmek, ikinci düzenlemelerle de daha dinamik bir şekilde süreci yönetmek. Aşırı düzenleme yaptığınızda, katı düzenlemeler yaptığınızda yeniliğin, dinamizmin önüne geçme riskiniz var. Ülkemizi teknolojik yarışta geriye düşürme riskiniz var. Ama hiç düzenleme yapmadığınızda da az önce birçok örneği de verildi, ülkemizi birçok riskle karşı karşıya getirme durumundayız. Dolayısıyla bu dengeyi sağlamak zorundayız. Yani teknolojik yeniliklere açık olacağız. Teknolojik altyapımızı geliştireceğiz. Ama aynı zamanda insan onurunu koruyacağız, milli güvenliğimizi koruyacağız ve insanlık olarak değerlerimizi, hukukumuzu, etiğimizi, adaleti koruyacağız. Burada işte bu dengeyi biz bu şekilde kurabileceğimizi düşünüyoruz" dedi.
Kamuda veri yönetim işini etkinleştirmek ve veriden değer oluşturmak üzere Kamu Veri Alanı Projesi’ni hayata geçireceklerini vurgulayan Yılmaz şöyle konuştu:
"Dijital dönüşümün güvence katmanı, siber güvenliğin yanı sıra elektronik imza ve dijital kimlik altyapılarıyla tamamlanıyor. Bu konularda da son derece dikkatli gittiğimizi söyleyebilirim. Sosyal medya öncesi, yapay zeka öncesi dönemde de sahtekarlar, dolandırıcılar var. Bu dönemde de var. Yöntemler değişiyor sadece, araçlar değişiyor. Nasıl geçmişte usulsüzlük yapanlar, suç işleyenler hukuk karşısına çıkıyorsa, bu dönemde dijital suçlar işleyenler elbette hukuk karşısında hesap vermek zorunda. Biz de bir taraftan teknolojiyi daha güvenceli hale getirmeye çalışıyoruz. Bu sahtekarların dışarıdan müdahalelerle bozmasını engellemeye çalışıyoruz. Bir anlamda koruyucu hukuk diyebiliriz, koruyucu sağlık gibi. Bunu yapmaya çalışıyoruz. Bir taraftan da bu tür hadiseler varsa, ki tüm dünyada maalesef bunlar da var. Bunları da hızlı bir şekilde tespit edip, sorumluları hukuk karşısında, adalet karşısında hesap vermeye sevk ediyoruz."
Siber Güvenlik Başkanlığı kurduklarını ifade eden Yılmaz, çok daha güçlü bir kurumsal yapıyla bu alandaki güvenliği pekiştireceklerini belirtti.
"Çalışmalarla Türkiye’nin dijitalleşme sürecinde özgürlük, güvenlik ve sorumluluk dengesini korumayı amaçlıyoruz"
TBMM’de kurulan Dijital Mecralar Komisyonu’nun çok başarılı bir çalışma yaptığını aktaran Yılmaz, "Biz de bu çalışmadan hükümet olarak istifade ettik. Onu da ifade etmek isterim. Burada da sosyal medyada dezenformasyon, kişisel verilerin korunması ve dijital haklar gibi konularda düzenleyici neler yapabiliriz diye çalışmalar yürütülüyor. Bu komisyonun altında faaliyet gösteren Yapay Zeka ve Yeni Teknolojiler Alt Komisyonu ise dijital platformlarda yapay zeka kullanımının etik ve hukuki çerçevesini belirlemeye odaklanmış durumda. Tüm bu çalışmalarla Türkiye’nin dijitalleşme sürecinde özgürlük, güvenlik ve sorumluluk dengesini korumayı amaçlıyoruz. Türkiye’nin dijital dönüşüm sürecini hukuka, insan haklarına ve etik ilkelere dayalı bir zeminde ilerletmeye kararlıyız. Sosyal medya alanında ise bu yaklaşım algoritmik adaleti dezenformasyon ile mücadeleyi ve kullanıcı haklarının korunmasını merkeze almaktadır" diye konuştu.
Yapay zeka ve yapay otonom sistemlerin önemli olduğunu söyleyen Yılmaz, doğal zeka sistemlerin çok daha önemli olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve İletişim Başkanı Burhanettin Duran, "Hukuk ve Teknolojide Yeni Ufuklar Uluslararası Sempozyumu"na katıldı. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Millet Kütüphanesi’nde düzenlenen sempozyumda konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "Sosyal medyada yapay zeka kullanımının hukuki yönü temasıyla düzenlenen sempozyumda dijital çağın en tartışmalı başlıklarından biri farklı yönleriyle çok boyutlu bir şekilde ele alınacak. Yapay zekanın sosyal medya platformlarında içerik üretimi, veri kullanımı, mahremiyet ve ifade özgürlüğü gibi alanlarda ortaya çıkardığı yeni etik ve hukuki sorular katılımcıların değerli katkılarıyla tartışılacak, konuşulacak. Kıymetli katılımcılar dijitalleşmenin hız kazanmasıyla birlikte dünya veri temelli ekonomiye doğru köklü bir dönüşüm yaşamaktadır. Ancak bu dönüşüm yalnızca teknolojik bir yenilenme değil, aynı zamanda hukuk, etik ve yönetişim alanlarında da derin sınamalarla insanlığı karşı karşıya getirmektedir. Yapay zeka, büyük veri, blok zincir ve otonom sistemler gibi teknolojiler klasik hukuk normlarının öngörmediği durumlar oluşturmakta, sorumluluk, mülkiyet ve hak kavramlarını yeniden tartışmaya açmaktadır" dedi.
"Otonom bir aracın yaptığı bir kazada kim sorumlu olacak? Kim hesap verecek?"
Teknolojinin neyi mümkün kıldığı değil, toplumsal adaletle ne kadar uyumlu olduğu sorusunun gündemde olduğunu belirten Yılmaz, "Robotların hukuku, yapay zekanın karar alma sınırları, algoritmik tarafsızlık ve dijital etik gibi konular modern hukuk sistemlerinin sınırlarını zorlamaktadır. Örneğin otonom bir aracın yaptığı bir kazada kim sorumlu olacak? Kim hesap verecek? Üreticiye mi hesap soracağız? Programcıya mı ya da algoritmanın kendisini mi sorgulayacağız? Benzer biçimde yapay zeka tarafından üretilen sanatsal ve bilimsel içeriklerin fikri mülkiyeti kime ait olacak? Bu tür hukuki sorunları nasıl düzenleyeceğiz? Bunlara nasıl yaklaşacağız? Sosyal medya alanında da yapay zeka tarafından oluşturulan deep fake videoların veya otomatik üretilmiş sahte haberlerin yol açtığı zararların hesabını kime soracağız? Hukukunu nasıl şekillendireceğiz?" ifadelerini kullandı.
Etik açıdan dijitalleşmenin sağladığı veri gücünün mahremiyetin sınırlarını bulanıklaştırdığına değinen Yılmaz, "Bu nedenle birçok ülke teknolojik gelişmeleri insan merkezli etik ilkelerle uyumlu hale getirmeye çalışmaktadır. Tartıştığımız bu konular şüphesiz sadece Türkiye’nin gündemi değil, bütün ülkelerin gündemi. Sınırları aşan bir dünyadan, bir ortamdan bahsediyoruz. Dolayısıyla bu alanlar aynı zamanda uluslararası yaklaşılması gereken, uluslararası alanda hem birlikte tartışılması, yaklaşılması hem de güçlü iş birlikleri yapılması gereken alanlar olarak karşımıza çıkmaktadır" diye konuştu.
"Türkiye, yapay zeka sözleşmesi hazırlık sürecine etkin şekilde katılım sağlamıştır"
Türkiye’nin yapay zeka alanındaki etik ve güvenlik listelerini yönetmek için çok katmanlı bir çerçeve oluşturmakta olduğunu ifade eden Yılmaz, ulusal ölçekte hukuki ve kurumsal altyapıyı da güçlendirdiklerini belirterek, "Türkiye, Avrupa Konseyi’nin insan hakları ve hukuk ekseninde şekillenen yapay zeka sözleşmesi hazırlık sürecine etkin şekilde katılım sağlamıştır. Avrupa Birliği’nin yapay zeka tüzüğüyle uyumlu bir mevzuat yapısının oluşturulması amacıyla yürütülen çalışmalar devam etmektedir. Aynı şekilde ülkemiz Birleşmiş Milletler OECD ve G20 gibi uluslararası platformlarda politika oluşturulması ve standartlar belirlenmesine yönelik çalışmalara, süreçlere aktif bir şekilde katılım sağlamakta, katkıda bulunmaktadır. Bu çerçevede güvenilir yapay zeka uygulamalarının gelişimini destekleyecek etki değerlendirme modelleri ve belgelendirme sistemleri tasarlanmaktadır. Ayrıca ISO standartlarıyla uyumlu yapay zeka risk yönetim sistemi belgelendirme programı sayesinde bu teknolojilerin sürdürülebilirliğini ve güvenilirliğini güvence altına alacak kurumsal bir altyapı tesis edilmektedir. Bu bütün bu çalışmalarımız yapay zeka ilişkin çalışmalarımızı benim başkanlığımda oluşturulan yapay zeka kurulumuz kanalıyla yakından takip ediyoruz ve stratejik bir çerçeve oluşturmuş durumdayız. Ulusal yapay zeka stratejimiz var ve eylem planımız var. Bu eylem planı hem bakanlıklar hem özel sektör hem de STK’ların katılımıyla geniş bir katılımla güncellendi ve şu anda 71 eylemimiz var. Bu strateji çerçevesinde takip ettiğimiz. Bunları hayata geçiriyoruz" şeklinde konuştu.
"Teknolojik altyapımızı geliştireceğiz"
Eylem planından bahseden Yılmaz, "Eylem planımız Türkçe büyük dil modeli geliştirilmesi, uluslararası işbirliklerinin güçlendirilmesi, yapay zeka ekosisteminin büyütülmesi, nitelikli insan kaynağının arttırılması, yerli uygulamaların, milli uygulamaların yaygınlaştırılması ve Türkiye’yi küresel oyuncu yapacak işlemci altyapısının kurulmasını hedefliyor. Dolayısıyla geniş kapsamlı sadece birkaç başlığını sunduğum bir eylem planını hayata geçiriyoruz ve gelişmeler ışığında da yenileyeceğiz. Her geçen gün yeni birtakım uygulamaların, teknolojilerin ortaya çıktığı bir alandan bahsediyoruz. Dolayısıyla bu tür alanlarda hukuki düzenlemelerin de dinamik olması gerekiyor. Bir defada çözebileceğimiz bir mesele değil. Bu anlamda genel yaklaşımımızın şu olduğunu ifade edebilirim; daha ziyade çerçeve düzenlemelerle hareket etmek, kanuni seviyelerde uygulamayı yakından takip etmek, ikinci düzenlemelerle de daha dinamik bir şekilde süreci yönetmek. Aşırı düzenleme yaptığınızda, katı düzenlemeler yaptığınızda yeniliğin, dinamizmin önüne geçme riskiniz var. Ülkemizi teknolojik yarışta geriye düşürme riskiniz var. Ama hiç düzenleme yapmadığınızda da az önce birçok örneği de verildi, ülkemizi birçok riskle karşı karşıya getirme durumundayız. Dolayısıyla bu dengeyi sağlamak zorundayız. Yani teknolojik yeniliklere açık olacağız. Teknolojik altyapımızı geliştireceğiz. Ama aynı zamanda insan onurunu koruyacağız, milli güvenliğimizi koruyacağız ve insanlık olarak değerlerimizi, hukukumuzu, etiğimizi, adaleti koruyacağız. Burada işte bu dengeyi biz bu şekilde kurabileceğimizi düşünüyoruz" dedi.
Kamuda veri yönetim işini etkinleştirmek ve veriden değer oluşturmak üzere Kamu Veri Alanı Projesi’ni hayata geçireceklerini vurgulayan Yılmaz şöyle konuştu:
"Dijital dönüşümün güvence katmanı, siber güvenliğin yanı sıra elektronik imza ve dijital kimlik altyapılarıyla tamamlanıyor. Bu konularda da son derece dikkatli gittiğimizi söyleyebilirim. Sosyal medya öncesi, yapay zeka öncesi dönemde de sahtekarlar, dolandırıcılar var. Bu dönemde de var. Yöntemler değişiyor sadece, araçlar değişiyor. Nasıl geçmişte usulsüzlük yapanlar, suç işleyenler hukuk karşısına çıkıyorsa, bu dönemde dijital suçlar işleyenler elbette hukuk karşısında hesap vermek zorunda. Biz de bir taraftan teknolojiyi daha güvenceli hale getirmeye çalışıyoruz. Bu sahtekarların dışarıdan müdahalelerle bozmasını engellemeye çalışıyoruz. Bir anlamda koruyucu hukuk diyebiliriz, koruyucu sağlık gibi. Bunu yapmaya çalışıyoruz. Bir taraftan da bu tür hadiseler varsa, ki tüm dünyada maalesef bunlar da var. Bunları da hızlı bir şekilde tespit edip, sorumluları hukuk karşısında, adalet karşısında hesap vermeye sevk ediyoruz."
Siber Güvenlik Başkanlığı kurduklarını ifade eden Yılmaz, çok daha güçlü bir kurumsal yapıyla bu alandaki güvenliği pekiştireceklerini belirtti.
"Çalışmalarla Türkiye’nin dijitalleşme sürecinde özgürlük, güvenlik ve sorumluluk dengesini korumayı amaçlıyoruz"
TBMM’de kurulan Dijital Mecralar Komisyonu’nun çok başarılı bir çalışma yaptığını aktaran Yılmaz, "Biz de bu çalışmadan hükümet olarak istifade ettik. Onu da ifade etmek isterim. Burada da sosyal medyada dezenformasyon, kişisel verilerin korunması ve dijital haklar gibi konularda düzenleyici neler yapabiliriz diye çalışmalar yürütülüyor. Bu komisyonun altında faaliyet gösteren Yapay Zeka ve Yeni Teknolojiler Alt Komisyonu ise dijital platformlarda yapay zeka kullanımının etik ve hukuki çerçevesini belirlemeye odaklanmış durumda. Tüm bu çalışmalarla Türkiye’nin dijitalleşme sürecinde özgürlük, güvenlik ve sorumluluk dengesini korumayı amaçlıyoruz. Türkiye’nin dijital dönüşüm sürecini hukuka, insan haklarına ve etik ilkelere dayalı bir zeminde ilerletmeye kararlıyız. Sosyal medya alanında ise bu yaklaşım algoritmik adaleti dezenformasyon ile mücadeleyi ve kullanıcı haklarının korunmasını merkeze almaktadır" diye konuştu.
Yapay zeka ve yapay otonom sistemlerin önemli olduğunu söyleyen Yılmaz, doğal zeka sistemlerin çok daha önemli olduğunu belirtti.

İhlas Haber Ajanası
Fenoreporter’deki bu bölümde, İhlas Haber Ajansı (İHA) tarafından sağlanan haberler, herhangi bir editoryal müdahale olmaksızın doğrudan ajans kanallarından iletildiği şekliyle yayınlanmaktadır. Bu alanda yer alan tüm haberlerin hukuki sorumluluğu, haberi ileten ajanslara aittir.