Ana Sayfa Arama
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Danışmanı Hikmet Hacıyev, bu yıl üçüncüsü düzenlenen Şuşa Global Medya Forumu’nun "Yenilikçi Yaklaşımlar: Dijital Çağda Medya Okuryazarlığı" konulu panelindeki konuşmasında, "Azerbaycan uzun yıllardır büyük bir dezenformasyon kampanyasının hedefi olmuştur ve hala da olmaya devam ediyor" dedi.
Azerbaycan Medya Geliştirme Ajansı tarafından düzenlenen 3’üncü Şuşa Global Medya Forumu "Yenilikçi Yaklaşımlar: Dijital Çağda Medya Okuryazarlığı" konulu panelde Şuşa şehrinde devam ediyor. 52 ülkeden 140’tan fazla katılımcının yer aldığı etkinlikte Azerbaycan Cumhurbaşkanı Danışmanı Hikmet Hacıyev konuştu. Şuşa’nın, Azerbaycan halkının tarihinde ilham kaynağı olan bir yer olduğunu belirten Hacıyev, "Şuşa ilhamın, zekanın ve düşünsel üretkenliğin merkeziydi. Pek çok Azerbaycanlı düşünür, filozof, yazar ve gazeteci bu şehirde doğdu, bu şehirde üretti ve düşüncelerinde Azerbaycan’ın Kuzey ve Güney Kafkasya bölgesi için bir uyum sağladı. Bu geleneklerden ilham alarak, biz de Şuşa’ya yeniden ilham verici bir düşünce ortamı kazandırmak istiyoruz ve dünyanın dört bir yanından gelen konuklarımızı, gazetecileri, akademisyenleri, bilim insanlarını buraya davet ederek ilham verici bir ortam oluşturmaya çalışıyoruz. Amacımız medya alanında karşılaştığımız zorluklara dair yeni düşünceler üretmek, öneriler sunmak ve yeni yaklaşımlar geliştirmek" dedi.
Şuşa’nın, aynı zamanda benzersiz bir yer olduğunun da altını çizen Hacıyev, "Bu küresel forum, bir çatışma sonrası ortamda gerçekleşiyor. Dünya genelinde pek çok medya forumu var. Ancak Şuşa Medya Forumu’nun özgünlüğü, bu forumun çatışma sonrası yeniden yapılanma ve rehabilitasyon süreci içerisinde gerçekleşiyor olmasıdır. Biz de bu süreçteki tecrübelerimizi ve uygulamalarımızı paylaşmak istiyoruz. Çatışma sonrası durumun nasıl bir şekil alabileceğine dair kendi deneyimimizi aktarıyoruz. Ne yazık ki, Şuşa şehri, tüm Karabağ bölgesi ve Azerbaycan’ın doğusundaki Zengezur bölgesi, uzun yıllar boyunca yoğun dezenformasyon, yanlış bilgilendirme ve sahte haberlerin hedefi oldu. Çünkü bu şehir uzun süre işgal altında kaldı. Bu işgal, kendi başına eşsiz bir dezenformasyon vakasıydı. 1990’lı yılların başında, buradan sadece birkaç kilometre ötede Hocalı Soykırımı yaşandı. Ama bu olay uluslararası medyada o zamanlar manşet olamadı. Sadece birkaç cesur gazeteci olay yerine gelip gerçeği dünyaya gösterebildi. Onlar dezenformasyonun duvarlarını yıkarak gerçeği dünyaya ulaştırdılar. Şuşa’daki bu üçüncü Küresel Forumumuz da başka bir anlamda benzersizdir. Sayın Cumhurbaşkanımızla doğrudan diyalog ve etkileşim içindeyiz" ifadelerini kullandı.
Azerbaycan’ın ilk gazetesi Ekinci
Üçüncü Şuşa Medya Forumu’nun aynı zamanda Azerbaycan halkının medya tarihinin 150’nci yıldönümüne de denk geldiğini belirten Hacıyev, "1875 yılında Azerbaycan’ın ilk gazetesi olan Ekinci yayımlandı. Azerbaycanlı aydın Hasan Bey Zardabi, ilk defa Azerbaycan dilinde bir gazete yayımladı. Gazetenin adı Ekinci idi. O dönemki sansür koşullarında, yani Rus İmparatorluğu döneminde, bazıları gazetenin yalnızca tarım, ekonomi ve sosyal konular üzerine yazılar yayımlayacağını düşündü. Evet, gazete tarım, ekonomi ve sosyal meseleleri işledi. Ancak bundan fazlasıydı. O bir siyasal düşünce kaynağı, Azerbaycan toplumunun aydınlanması için bir mecra oldu ve bu sadece Azerbaycan’a değil, tüm bölgeye yayıldı" dedi.
"Ekinci, birçok sorunlu alana karşı cesur bir şekilde meydan okudu"
Ekinci’nin durumunu zaman zaman Nelson Mandela’nın Economist dergisine olan ilgisiyle karşılaştırdığını da belirten Hacıyev, "Nelson Mandela’nın Economist okuduğunu görenler onun sadece ekonomiyle ilgilendiğini zannediyordu. Oysa, apartheid döneminde çok daha derin anlamlar arıyordu. Dolayısıyla Ekinci sadece tarımdan ibaret değildi. O, siyasal düşüncenin taşıyıcısıydı ve Ekinci’nin etkisiyle Azerbaycan’da yeni gazeteler, dergiler doğdu. 19’uncu yüzyılın sonlarında ve 20’nci yüzyılın başlarında Azerbaycan’ın toplumsal ve siyasal hayatında bu gelişmeler yaşandı. 1918 yılında Azerbaycan bağımsızlığını ilan edip, tüm Müslüman dünyasında ilk demokratik cumhuriyeti kurduğunda, yeni gazeteler ve dergiler doğdu ama bu yayınlar çok kısa ömürlü oldu. Azerbaycan medya tarihinde özel bir yere sahip olan başka bir unsur da hiciv ve mizah oldu. 20’nci yüzyıl başlarında, Molla Nasreddin adlı dergi Bakü’de yayımlandı ve tüm Müslüman dünyasına ulaştı. Bu dergi, dönemin dogmatik görüşlerine, bağnazlığa, eğitimsizliğe ve diğer birçok sorunlu alana karşı cesur bir şekilde meydan okudu. Sovyet döneminde de Azerbaycan medyası başka bir evreye girdi. Bu gerçeklik içinde Azerbaycan dilinin özgünlüğünü korudu ve zenginleştirdi" diye konuştu.
"Ülkemiz dezenformasyonun, psikolojik savaşların hedefi haline geldi"
Azerbaycan bağımsızlığını kazandıktan sonra, medyanın yeni bir felsefi boyuta geçtiğini belirten Hacıyev, "Ancak bu süreçte medya gelişimi kolay olmadı. Çünkü ülkemiz dezenformasyonun, psikolojik savaşların hedefi haline geldi, 44 günlük savaşın doruk noktasında bunu en açık şekilde gördük. Azerbaycan’a karşı yürütülen yoğun dezenformasyon ve manipülasyon kampanyalarıyla karşılaştık. Ancak Azerbaycanlı gazeteciler ve medya kuruluşları yalnızca bilgi ve veri sunmakla kalmadı, aynı zamanda yalan sistemine karşı savaş verdiler. Memnuniyetle söyleyebilirim ki bu alanda iş birliği ve etkileşimle başarılı olduk" dedi.
"Gerçek, artık nadir bir değere dönüştü"
Şu anda bile yapay zeka hakkında tartışmalar döndüğünü belirten Hacıyev, "Bu, hem bir fırsat hem de bir tehdittir. Ben teknolojiyi kötüleyen yaklaşımları sevmiyorum. Teknoloji ve gelişime karşı durmak, yel değirmenlerine karşı savaşmak gibidir. Yapay zeka pek çok şeyi değiştiriyor. Eskiden görmek inanmak demekti. Ama artık görmek bile inanmaya yetmiyor. Gerçek çarpıtılıyor. Gerçek, artık nadir bir değere dönüştü ve onu kanıtlamak için mücadele veriyoruz. Burada profesyonel gazetecilerle konuşuyoruz. Profesyonel gazeteciler veri, bilgi ve argümanlarla çalışmaya alışkındır. Ancak artık insanlar bilgi değil, kendi inançlarını, duygularını arıyor. Bu da gazeteciliği daha da zorlaştırıyor. Ama dürüst olalım, dezenformasyon dediğimizde hep başkalarını suçluyoruz. Ancak profesyonel gazeteciler ve medya kuruluşları da bazen profesyonel bir dezenformasyon faaliyetinin parçası olabiliyor. Ülkem adına konuşmam gerekirse, Azerbaycan uzun yıllardır büyük bir dezenformasyon kampanyasının hedefi olmuştur ve hala da olmaya devam ediyor. Ülkemize karşı böyle bir dezenformasyonu profesyonelce yürüten Batılı veya Avrupalı önde gelen medya kuruluşlarını bile sayabilirim" ifadelerini kullandı.
"Uluslararası kuruluşların, yapay zeka düzenlemelerine dair adım atmasının zamanı gelmiştir"
İnsanlık olarak bir savaşın kaybedildiğini belirten Hacıyev, "Sosyal medyanın düzenlenmesini başaramadık. Şimdi sosyal medya, düzenlemelerin çok ötesinde işliyor. Bu konuda düzenlemeye yönelik her adımda ifade özgürlüğü veya sansür gibi argümanlar ortaya çıkıyor. Ama şu anki dezenformasyon ortamından kimse memnun değil. Kaotik bir ortam oluşturduk ve şimdi bununla yaşamak zorundayız. Şimdi yapay zeka geliyor ama kimse bunu ciddiye almıyor. Yapay zekanın düzenlenmesi konusunda ciddi bir uluslararası iş birliği de yok. Belki artık uluslararası kuruluşların, en azından etik çerçevede yapay zeka düzenlemelerine dair adım atmasının zamanı gelmiştir" dedi.
"Artık makinelerle rekabet ediyoruz"
Hacıyev, "Bazı medya organları artık medya mirası olarak adlandırılıyor. Basılı medya, radyolar, televizyonlar, teknoloji her şeyi etkiliyor. Şimdi dijital ve teknolojiye hakim bir medya çağındayız ve bu da düşünce şeklimizi ve kitleye ulaşma biçimimizi değiştirmemizi zorunlu kılıyor. Gazeteciler olarak alıştığımız düzen değişiyor. Eskiden tek yönlü bir iletişimdi. Bilgiyi alır ve hedef kitleye sunardınız. Artık öyle değil. Gazetecilik değişti, iki yönlü bir süreç haline geldi. Biz bu meydan okumaya hazır mıyız? Artık makinelerle rekabet ediyoruz. Yuval Harari’nin fikirlerini beğeniyorum, her ne kadar bazen katılmasam da. Son kitabında diyor ki. ‘İnsanlık ilk defa kendisine benzeyen başka bir düşünce platformu oluşturdu. Artık sadece bir araç değil, bizler gibi düşünüyor, bizden çok daha hızlı öğreniyor.’ Bu meydan okumaya hazır mıyız? Elbette soru sormak kolay. Ama bazı soruların cevabı henüz elimizde yok. Ama en azından ülkemizin bir deneyimi var. Uluslararası işbirliği, uluslararası etkileşim. Bu çift yönlü bir yol. Bu nedenle birlikte düşünmeli ve birlikte çalışmalıyız" ifadelerini kullandı.
"Bilgi Güvenliğinin Garantisi Olarak Medya Okuryazarlığı" ve "Sosyal Medya Evrimi Kamu Güvenini Nasıl Etkiliyor: Medya Okuryazarlığını Benimsemek" adlı 2 ayrı panelin de düzenleneceği Üçüncü Şuşa Global Medya Forum’unda 30’dan fazla ülkenin haber ajansları, 7 uluslararası kuruluş ve 80’e yakın medya kuruluşu yer alıyor. Şuşa Global Medya Forum’u yarın son bulacak.

İhlas Haber Ajanası
İhlas Haber Ajanası

Fenoreporter’deki bu bölümde, İhlas Haber Ajansı (İHA) tarafından sağlanan haberler, herhangi bir editoryal müdahale olmaksızın doğrudan ajans kanallarından iletildiği şekliyle yayınlanmaktadır. Bu alanda yer alan tüm haberlerin hukuki sorumluluğu, haberi ileten ajanslara aittir.