AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "İsrail’in Suriye’yi bölme ve istikrarsızlaştırmasına dönük her faaliyeti milli güvenliğimiz açısından doğrudan tehdit teşkil ediyor" dedi.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, MYK toplantısı devam ederken basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Sözcü Çelik, 14 Ağustos’ta AK Parti’nin 24. yaşını kutlayacaklarını ve ardından Türkiye çapında yeni bir kampanya başlatacaklarını, bunun hazırlıklarının devam ettiğini söyledi. Erzurum Kongresi ve Hatay’ın ana vatana katılmasının yıl dönümü olduğunu da hatırlatan Çelik, "Erzurum Kongresi’nde milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, bölünemez ilkesinin kurtuluş savaşımıza yön vermesi esastır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını bir kere daha rahmet ve minnetle anıyoruz. Hatay’ın kurtuluş yıl dönümü, Hatay’ın ana vatana katılmasının yıl dönümü vesilesiyle de ilk Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmen’i rahmetle andığımızı ifade etmek isterim" ifadelerini kullandı.
MYK ve MKYK toplantılarının en önemli maddesinin Gazze olduğunu belirten Çelik, "Tabii artık oraya yapılacak gıda yardımlarının engellenmesi ve kuşatmanın bu düzeye ulaşması, uluslararası hukuk anlamında soykırım suçunun bütün unsurlarının defalarca yerine geldiğini net bir şekilde gösteriyor. Bunun karşısında insani yardım koridorunun açılması için bir küresel birliğin, küresel mücadelenin ortaya konulması esastır. Savaş suçu ve soykırım suçları bakımından Netanyahu hükümetinin yargılanması ve bu eylemlerine küresel bir inisiyatifle uluslararası bir birlikle son verilmesi, artık insanlık meselesi haline gelmiştir. Biliyorsunuz pek çok dezenformasyon söz konusu oluyor. Dezenformasyonla mücadele merkezimiz bunları kapsamlı bir şekilde yalanlıyor ve yalanlamaya devam edecek. Dediğim gibi bütün bu kuşatmanın ortadan kalkması, bu soykırım faaliyetlerinin son bulması için Sayın Cumhurbaşkanımızın hem diplomatik hem diğer açılardan mesaisi yoğun bir şekilde devam ediyor" diye konuştu.
"Bölge barışı ve dünya barışı için bir numaralı tehdit Netanyahu hükümetidir"
Suriye’de bir istikrarsızlık oluşturulmaya çalışıldığını ifade eden Çelik, "Süveyda’da İsrail yanlısı, siyonizm yanlısı Dürzi grubun başını çektiği bir propaganda merkezi ve bir şiddet odağı Suriye’nin istikrarına dönük olarak bir sabotaj girişiminde bulundu. Bu vesileyle İsrail, soykırımcı Netanyahu hükümeti, Suriye’nin Genelkurmay Başkanlığından diğer birimlerine kadar bir saldırı gerçekleştirdi. Burada şunu net bir şekilde söylemek gerekir. Bölge barışı ve dünya barışı için bir numaralı tehdit Netanyahu hükümetidir. Eğer birileri İsrail’in güvenliğinin tehdit altında olduğunu söylüyorsa, İsrail’in güvenliğini tehdit eden ana unsurun Netanyahu hükümeti olduğunu net bir şekilde görmeliler. Dolayısıyla İsrail’in Suriye’yi bölme ve istikrarsızlaştırmasına dönük her faaliyetin milli güvenliğimiz açısından doğrudan tehdit teşkil ettiğini ifade etmek isterim" şeklide konuştu.
Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve milli egemenliğine sonuna kadar sahip çıkılması gerektiğini söyleyen Çelik, "Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve milli egemenliğine dönük her olumsuz girişim, kardeş Suriye’ye sahip çıkma ilkemiz etrafında bizim tarafımızdan tümüyle reddedilir. Aynı şekilde de oradaki bir istikrarsızlığın bizim milli güvenliğimizi tehdit eden sonuçlar doğuracağını değerlendirerek, bunların hepsine karşı tutumumuzu net bir şekilde ortaya koyarız" dedi.
Bazı Batılı yayın organlarında Suriye’deki gelişmelerin bir etnik gerilim olduğu ya da bir mezhepsel gerilim olduğunun söylendiğini aktaran Çelik, "Bunlar özellikle bu yayınları yaparken Suriye’deki meşru yönetimi ve meşru cumhurbaşkanlığı mezhepçilik temelinde Dürzilere karşı bir girişim içerisinde olarak nitelendiriyorlar. Şimdi burada esas mesele şu; Suriye’de etnik krizleri ve mezhepsel krizleri tetiklemeye çalışanlar esasında Suriye’nin iç dinamiklerinden çok burada vekalet savaşları yoluyla bazı projeleri yürütmeye çalışan yabancı devletlerdir. Dolayısıyla görüntüde bir etnik çatışma gibi ya da bir mezhepsel çatışma gibi gözükse de bunun arkasında büyük devletlerin vekalet savaşları vardır. Nitekim Süveyla’daki Dürzi grupta doğrudan siyonizmin oraya müdahale etmesini isteyerek, aslında kim adına hareket ettiğini ve amacının ne olduğunu ortaya koymuştur" ifadelerini kullandı.
Güvenlik güçlerinden bazılarının belli yerlerde aşırı birtakım eylemleri olduğuna dair görüntüler de düştüğünü belirten Çelik, "Bu çerçevede Suriye yönetiminin bunlara hızlı bir şekilde müdahale etmesinden ve bu konularla ilgili soruşturma açmasından son derece memnun olduğumuzu ifade etmek isterim. Suriye Cumhurbaşkanlığı’nın yerleşkesinin vurulması, aynı şekilde Suriye Genelkurmay Yerleşkesi’nin vurulması aslında İsrail’in bütün bu oluşan yapının senaryosunu mutfakta şekillendiren odaklardan bir tanesi olduğunu gösteriyor" dedi.
LGS ilgili tartışmalara değinen Çelik, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
"Burada öncelikle muhalefet odakları tarafından bir yalan bilgi yayıldı. Yalan bilginin arkasından bir yalan siyaseti çerçevesinde bir kampanya üretti. Ve bu ülkenin göz bebeği olan İmam Hatip Okulları haksız, şuursuz ve vahşi bir şekilde hedef alındı. Bunların yalanları tek tek ispat edilmesine rağmen ne o yalan bilgiyi ne o yalan siyasetini düzelten herhangi bir adım atmadılar. Demek ki bu bilinçli, tahammüden ve hedef odaklı bir yalan siyaseti üretimiydi. Vatandaşlarımız üzerinde tereddüt oluşturmaya dönük olarak kötü niyetli bir girişimdi. Ve bu esasında yapılan açıklamalarla tümüyle tersdüz edilmesine rağmen bunların halen bu yalan siyaseti pozisyonunu koruduğunu görmek, bize de bir kere daha daha geçmiş dönemlerde yapılan birtakım kampanyaları hatırlattı. Onun için bunların yalanlarını deşifre etmeye, bu yalan siyasetiyle mücadele etmeye devam edeceğiz. Özellikle de başarılı çocuklarımızın anne babalarının kimliklerinden dolayı, anne babalarının mesleklerinden dolayı hedef gösterilmesi aslında bunu yapanların nasıl ayrımcı, nasıl vahşi bir zihniyet içerisinde olduğunu gösteriyor. Bu bizim açımızdan bir vahşet siyasetidir ve buna hiçbir şekilde müsaade etmeyeceğimizi ifade etmek isterim."
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın MYK açılışında terörsüz Türkiye konusundaki hassasiyetin ve dikkatin parti tarafından aynen sürdürülmesine önem verdiğini söyleyen Çelik, "Biliyorsunuz çeşitli çevrelerden birtakım maksimalist ya da uç birtakım fikirler ortaya atılarak, fesih ve silah bırakma süreci konusunda kafa karıştırmaya dönük birtakım adımlar atılıyor. Cumhurbaşkanımız da bunu ifade ettiler; ‘Su tersine akmaz’ dedi Kızılcahamam’da. Ama su tersine akarsa da gereğini yaparız. Dolayısıyla Türkiye terörle mücadelesi konusundaki kararlılığından vazgeçmiş değildir. Bu konuda bütün birimler Türkiye’nin hukuk devletini, demokrasini, cumhuriyetini ve vatandaşlarımızın güvenliğini korumak için tabii ki görev başındadır. Ama Türkiye’nin bir devlet politikası olarak yürürlüğe koyduğu terörsüz Türkiye süreci de büyük bir hassasiyetle ve titizlikle yürütülecektir. Buranın enerjisinin yüksek tutulması ve burada sonuçlara ulaşılması için gereken hassasiyet AK Parti tarafından gösterilecektir. Cumhur İttifakı tarafından gösterilmektedir. Dolayısıyla biz ve çok açıklama söz konusu oluyor ama AK Parti olarak Cumhur İttifakı olarak odamız terör örgütünün fesi ve silahların bırakılması, imha edilmesi, yakılması sürecinin gerçekleşmesi Terörsüz Türkiye’yle birlikte terörsüz bölge hedefine de ulaşacak bir tutumun bir ilham kaynağının ortaya çıkmasıdır" ifadelerine yer verdi.
Çelik, Kızılcahamam kampında gerçekleştirdikleri stratejik çalışma yaptıklarını hatırlatarak, alınan notları ilerleyen dönemlerde siyasetin bir parçası yapmak için çalışmalarını sürdüklerini söyledi.
Çelik, ağustos ayında Türkiye Buluşmaları kapsamında toplantılar yapılacağını açıkladı.
Bir gazetecinin "Terörsüz Türkiye ilgili çalışmalar devam ediyor. Ne zaman faaliyete geçeceği belli oldu mu? AK Parti’nin üye sayısı, isimleri belli oldu mu?" şeklindeki sorusuna Çelik, "Meclis Başkanımızın takdirinde. Meclis Başkanımız günler içerisinde bunu hayata geçirecek şekilde bunu siyasi ziyaret trafiği yapıyor. Burada Meclis Başkanımızın dan hassasiyeti bunun kapsayıcı bir şekilde Türkiye’nin bütün unsurlarının bütün dinamiklerinin bütün siyasi temsillerinin burada kendisini gösterdiği şekilde yer almasıdır. Şimdi burada tabii sayısı vesairesi o meclis başkanlığı bir çalışma yaptırıyor. Meclis gelenekleri çerçevesinde. Bir de tabii bu komisyonun kendine has özellikleri olacak. Onun hem meclis gelenekleri içerisinde konumlandırılması meclis başkanlığı tarafından yapılacaktır. Ama meclis başkanımızın bu çerçevede çok değerli ve kapsamlı bir çalışma yaptırdığını biliyorum. Tabii esas olan arkadaşlar burada özellikle mecliste temsil edilen herkesin bu komisyonda gelip fikirlerini söylemesidir. Meclisin herhangi bir zeminini meşru kabul etmemek aslında siyasi parti olmanın mantığına aykırıdır. Siyasetin mantığını aykırıdır" şeklinde cevap verdi.
Bazı partililerin komisyonu reddeden söylemleri olduğunu aktaran Çelik, "Aslında bunların hepsi bahsettiğim şekilde siyasetin doğasına aykırı ve bunlar aslında siyaseti güçlendiren değil, siyasetsizleşmeyi pekiştiren, siyasetsizleşmeyi zemininden konuşan fikirler. Esası nedir? Bir memleketin meselelerinin konuşulacağı, buraya dönük olarak herhangi bir meselenin kabullerinin ve itirazlarının ortaya koyulacağı yer yüce Meclistir. Yüce Meclis en zor zamanlarda bile bu görevini yerine getirmiştir. Şimdi Türkiye’nin bir meselesi konuşulurken buna destek veren de orada olacak, itiraz eden de orada olacak. Bu şekilde olduğu zaman ancak anlamlı bir şekilde siyasetin hakkı verilmiş olur. Siyasi parti olmanın hakkı verilmiş olur. Yani bir siyasi partinin bu kadar büyük bir meselede ben bu zeminin dışında kalıyorum demesine dönük yapılan çağrıları doğrusu son derece apolitik, siyasetin zeminini zayıflatmaya dönük, Türkiye’de sivil siyasetin gücünü zayıflatmaya dönük bir yaklaşım olarak görüyorum. Bunlar aslında siyaset üzerinde vesayet kurmaya çalışanların kullandığı dilin bugün güncellenmiş halidir. Bu sürece destek verenin de, anlamlı bir şekilde itirazlarını ortaya koyanın da herkesin fikri önemlidir" dedi.
Bugün imzalandığı duyurulan Eurofighter anlaşmasına ilişkin soru üzerine Çelik, "Yine tabii ki bununla bu konularla alakalı yapılan yorumlarda da yeni bir dönemin başlangıcı olarak değerlendirildi. Uzun zamandır NATO müttefikleri arasında özellikle ambargo ya da yaptırım gibi süreçlerin olmaması gerektiğini ifade ediyoruz. Hatırlarsanız bizim iktidarlarımız döneminde tabanca alımıyla ilgili bir başvurumuz bir ülkenin parlamentosu tarafından senatosu tarafından reddedilmişti. O günden bugüne tabii savunma sanayimiz büyük devrimler gerçekleştirdi. Bugün de İstanbul’da bütün bu büyük devrimlerin sergilendiği uluslararası savunma sanayi fuarı devam ediyor. Ve görüyorsunuz orada da neredeyse Birleşmiş Milletler Üyesi bütün ülkelerin temsilcileri oraya gelmiş ve burada hem Türkiye’nin geldiği hem de bütün bu tabloyu güçlü bir şekilde görmek istiyorlar. Bu açıdan baktığınızda biz müttefikler arasında herhangi bir şekilde yaptırım ya da engelleme gibi bir takım davranışların yanlış olduğunu ifade ediyorduk. Dolayısıyla Eurofighter konusunda gelen, gelinen noktanın bu bir takım ilkel yaklaşımları aşma bakımından kıymetli olduğunu değerlendiriyoruz. Bunlar F-35, F-16 diğer konularda da gerçekleşmelidir. Türkiye tabii ki bütün bunları kendi milli egemenliği ve milli güvenliği için gerçekleştirmektedir. Bugün İHA’larımız, SİHA’larımızla dünyada savaş konseptini belirleyen, önde gelen ülkelerdeniz. Dolayısıyla bütün bu kazanımlar aslında Türkiye’nin sadece sıradan bir müttefik, sıradan bir dayanışma odağı olmadığını aslında kavram değiştiren, yaklaşım değiştiren, çerçeve ortaya koyan büyük bir potansiyele sahip olduğunu gösterdi. Bu bakımdan bu gelinen nokta geç kalmış ama şu aşamada Eurofighter ve diğer konularla ilgili iyi bir noktadır" dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel ’in "Eurofighte anlaşması için Sayın Erdoğan’ın bize teşekkür etmesi gerekiyor. Alman yetkililere bu Türkiye’nin milli meselesi, biz de Eurofighter’ı istiyoruz dedik" sözlerine ilişkin Çelik, "Sayın Özgür Özel, ’Eurofighter konusunda destek verdik. Sayın Erdoğan’ın bize teşekkür etmesi gerekiyor’ demiş. Biz tabii Türkiye’nin milli meselelerine destek veren herkese esasında prensip olarak teşekkür ederiz. Ama biz Sayın Özgür Özel’in yurt dışı ziyaretlerinde Türkiye’nin milli vesayetlerine destek veren sözlerini değil, Türkiye’yi dışarıya şikayet eden sözlerini hatırlıyoruz. Keşke daha çok Türkiye’ye destek veren sözleriyle öne çıkmasını hatırlasaydık. Tabii bunun bir şeyi de var. O da şu. Sayın Özgür Özel’in Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı olan Türkiye’ye kazandırdığı büyük yatırımlar ve Türkiye’de gerçekleştirdiği büyük devrimler bakımından Sayın Cumhurbaşkanımıza binlerce kere büyük harflerle teşekkürünü duymak isteriz. Ama onun dışında diyorum biz Türkiye için konuşan, memleketimizin iyiliği için konuşan tabii ki herkese teşekkür ederiz. Ama keşke Sayın Özgür Özel’in yurt dışı ziyaretlerinde Türkiye’yi şikayet eden sözleri hafızalarda ve kayıtlarda olmasaydı" şeklinde cevap verdi.
Ahmet Mattia Minguzzi cinayetine ilişkin soru üzerine Çelik, şunları söyledi:
"Ahmet Mattia Minguzzi evladımıza bir kere de rahmet diliyorum. Biz onu buradan annesine, babasına ve bütün Türkiye’nin evladı oldu artık. Herkese de bir kere daha başsağlığı iletiyorum. Annesinin konuşmalarını hanımefendinin konuşmalarını değerlendirmelerini yakından takip ediyoruz. Kaybettiğimiz Ahmet evladımızla ilgili söylediği şeyler gerçekten çok etkileyici. Gözünde bir leke vardı biliyorsunuz rahmetlinin. Ona bu leke niye oldu denildiğinde ‘Peygamber beni gözümden öptü dermiş. Peygamberin gözünden öptüğü Ahmet evladımıza Cenabı Allah’tan rahmet diliyoruz. Bahsettiğiniz hukuki tartışmayı takip ediyoruz. Ama dediğim gibi bu konulardaki mevzuatımız evrensel düzenlemelerle ve Türkiye’nin kendi içindeki mevzuat kanunlarla bu konudaki bahsedilen konuyla ilgili evrensel düzenlemelerle uyumlu olarak gerçekleştirilmiş düzenlemeler. Bu konuya özel bir değerlendirme bizim kendi kurularımızda yapılmadı. Ama bütün hukukçu arkadaşlarımız tabii bütün bu tartışmayı yakından takip ediyorlar. Orada hanımefendinin değerli annesinin söylediği bir şey daha vardı. Ahmet’in rahmetlinin karakteri ve onun bir misyonu olduğunu ifade ediyordu. işte bu misyonun Ahmet’e Ahmet’in anmalarıyla Ahmet’in yaşadıklarını başka çocuklar yaşamasın diye oluşturulan toplumsal hassasiyetle yerine getirilmeye çalışıldığını ve vatandaşlarımızın da bu konuyu buna sahiplendiğini görüyoruz. Gözümden peygamberimizin öptüğü evladımıza bir kere de rahmet diliyorum. Bahsettiğiniz tartışmayı hukuki arkadaşlarımız takip ediyorlar."
Suriye’den askeri destek talebine ilişkin soruya ise Çelik, "Diyoruz ki biz Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve milli egemenliğine tam destek veriyoruz. Dolayısıyla Suriye’de oradaki bütün halkların, bütün mezheplerin, bütün etnik grupların temsil edildiği kapsayıcı bir hükümet olsun. Ve milli egemenliği Suriye Suriyelilerin bir ilkesi etrafında işlesin. Yani bir tarafından bazı Avrupa devletleri, bir tarafından siyonist lobi, bir tarafından başka devletler Suriye’yi çekiştirmesin. Alt yapısı ve kendisine gelmesi açısından Suriye’ye destek verilsin. İkinci konu Suriye’nin siyasi sistemine destek verilsin. Yani Suriye’yi Suriyelilerin yönetebileceği kurumların oluşması, gelişmesi ve olgunlaşması bakımından gerekenler yapılsın. Üçüncüsü de Suriye çok yıprandı, çok yoruldu. Suriye’nin savunma konusunda, güvenlik konusundaki taleplerinde Türkiye bu kardeş ülkeye, kardeş Suriye’ye yardımcı olacağını defalarca ifade etti. Sayın Cumhurbaşkanımız Suriye’nin ‘Yanındayız’ diyerek bu en kapsamlı şekilde bunu ortaya koydu. Bugün de kendileri Türkiye’nin bu konudaki desteğini ifade ettiler. Biz buna yardım bile demiyoruz. Kardeşin kardeşe yardım olmaz, desteği olur diyoruz. Dolayısıyla bu sadece o silahların görülmesi meselesi değil. Yani savunmayla ilgili kurumlar, savunma kapasitesinin arttırılması ki kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bu konuda çok deneyimi vardır. Kardeş Suriye bunu talep ettiği sürece Türkiye’nin desteği yanındadır. Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri bu konuda hem Suriyeli kardeşlerine destek vermek için bunu yerine getirecektir. Hem de Türkiye’nin milli güvenliği açısından orada bir istikrasızlık oluşmaması için" cevabını verdi.
MYK toplantısı yaklaşık 2.5 saat sürdü.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, MYK toplantısı devam ederken basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Sözcü Çelik, 14 Ağustos’ta AK Parti’nin 24. yaşını kutlayacaklarını ve ardından Türkiye çapında yeni bir kampanya başlatacaklarını, bunun hazırlıklarının devam ettiğini söyledi. Erzurum Kongresi ve Hatay’ın ana vatana katılmasının yıl dönümü olduğunu da hatırlatan Çelik, "Erzurum Kongresi’nde milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, bölünemez ilkesinin kurtuluş savaşımıza yön vermesi esastır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını bir kere daha rahmet ve minnetle anıyoruz. Hatay’ın kurtuluş yıl dönümü, Hatay’ın ana vatana katılmasının yıl dönümü vesilesiyle de ilk Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmen’i rahmetle andığımızı ifade etmek isterim" ifadelerini kullandı.
MYK ve MKYK toplantılarının en önemli maddesinin Gazze olduğunu belirten Çelik, "Tabii artık oraya yapılacak gıda yardımlarının engellenmesi ve kuşatmanın bu düzeye ulaşması, uluslararası hukuk anlamında soykırım suçunun bütün unsurlarının defalarca yerine geldiğini net bir şekilde gösteriyor. Bunun karşısında insani yardım koridorunun açılması için bir küresel birliğin, küresel mücadelenin ortaya konulması esastır. Savaş suçu ve soykırım suçları bakımından Netanyahu hükümetinin yargılanması ve bu eylemlerine küresel bir inisiyatifle uluslararası bir birlikle son verilmesi, artık insanlık meselesi haline gelmiştir. Biliyorsunuz pek çok dezenformasyon söz konusu oluyor. Dezenformasyonla mücadele merkezimiz bunları kapsamlı bir şekilde yalanlıyor ve yalanlamaya devam edecek. Dediğim gibi bütün bu kuşatmanın ortadan kalkması, bu soykırım faaliyetlerinin son bulması için Sayın Cumhurbaşkanımızın hem diplomatik hem diğer açılardan mesaisi yoğun bir şekilde devam ediyor" diye konuştu.
"Bölge barışı ve dünya barışı için bir numaralı tehdit Netanyahu hükümetidir"
Suriye’de bir istikrarsızlık oluşturulmaya çalışıldığını ifade eden Çelik, "Süveyda’da İsrail yanlısı, siyonizm yanlısı Dürzi grubun başını çektiği bir propaganda merkezi ve bir şiddet odağı Suriye’nin istikrarına dönük olarak bir sabotaj girişiminde bulundu. Bu vesileyle İsrail, soykırımcı Netanyahu hükümeti, Suriye’nin Genelkurmay Başkanlığından diğer birimlerine kadar bir saldırı gerçekleştirdi. Burada şunu net bir şekilde söylemek gerekir. Bölge barışı ve dünya barışı için bir numaralı tehdit Netanyahu hükümetidir. Eğer birileri İsrail’in güvenliğinin tehdit altında olduğunu söylüyorsa, İsrail’in güvenliğini tehdit eden ana unsurun Netanyahu hükümeti olduğunu net bir şekilde görmeliler. Dolayısıyla İsrail’in Suriye’yi bölme ve istikrarsızlaştırmasına dönük her faaliyetin milli güvenliğimiz açısından doğrudan tehdit teşkil ettiğini ifade etmek isterim" şeklide konuştu.
Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve milli egemenliğine sonuna kadar sahip çıkılması gerektiğini söyleyen Çelik, "Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve milli egemenliğine dönük her olumsuz girişim, kardeş Suriye’ye sahip çıkma ilkemiz etrafında bizim tarafımızdan tümüyle reddedilir. Aynı şekilde de oradaki bir istikrarsızlığın bizim milli güvenliğimizi tehdit eden sonuçlar doğuracağını değerlendirerek, bunların hepsine karşı tutumumuzu net bir şekilde ortaya koyarız" dedi.
Bazı Batılı yayın organlarında Suriye’deki gelişmelerin bir etnik gerilim olduğu ya da bir mezhepsel gerilim olduğunun söylendiğini aktaran Çelik, "Bunlar özellikle bu yayınları yaparken Suriye’deki meşru yönetimi ve meşru cumhurbaşkanlığı mezhepçilik temelinde Dürzilere karşı bir girişim içerisinde olarak nitelendiriyorlar. Şimdi burada esas mesele şu; Suriye’de etnik krizleri ve mezhepsel krizleri tetiklemeye çalışanlar esasında Suriye’nin iç dinamiklerinden çok burada vekalet savaşları yoluyla bazı projeleri yürütmeye çalışan yabancı devletlerdir. Dolayısıyla görüntüde bir etnik çatışma gibi ya da bir mezhepsel çatışma gibi gözükse de bunun arkasında büyük devletlerin vekalet savaşları vardır. Nitekim Süveyla’daki Dürzi grupta doğrudan siyonizmin oraya müdahale etmesini isteyerek, aslında kim adına hareket ettiğini ve amacının ne olduğunu ortaya koymuştur" ifadelerini kullandı.
Güvenlik güçlerinden bazılarının belli yerlerde aşırı birtakım eylemleri olduğuna dair görüntüler de düştüğünü belirten Çelik, "Bu çerçevede Suriye yönetiminin bunlara hızlı bir şekilde müdahale etmesinden ve bu konularla ilgili soruşturma açmasından son derece memnun olduğumuzu ifade etmek isterim. Suriye Cumhurbaşkanlığı’nın yerleşkesinin vurulması, aynı şekilde Suriye Genelkurmay Yerleşkesi’nin vurulması aslında İsrail’in bütün bu oluşan yapının senaryosunu mutfakta şekillendiren odaklardan bir tanesi olduğunu gösteriyor" dedi.
LGS ilgili tartışmalara değinen Çelik, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
"Burada öncelikle muhalefet odakları tarafından bir yalan bilgi yayıldı. Yalan bilginin arkasından bir yalan siyaseti çerçevesinde bir kampanya üretti. Ve bu ülkenin göz bebeği olan İmam Hatip Okulları haksız, şuursuz ve vahşi bir şekilde hedef alındı. Bunların yalanları tek tek ispat edilmesine rağmen ne o yalan bilgiyi ne o yalan siyasetini düzelten herhangi bir adım atmadılar. Demek ki bu bilinçli, tahammüden ve hedef odaklı bir yalan siyaseti üretimiydi. Vatandaşlarımız üzerinde tereddüt oluşturmaya dönük olarak kötü niyetli bir girişimdi. Ve bu esasında yapılan açıklamalarla tümüyle tersdüz edilmesine rağmen bunların halen bu yalan siyaseti pozisyonunu koruduğunu görmek, bize de bir kere daha daha geçmiş dönemlerde yapılan birtakım kampanyaları hatırlattı. Onun için bunların yalanlarını deşifre etmeye, bu yalan siyasetiyle mücadele etmeye devam edeceğiz. Özellikle de başarılı çocuklarımızın anne babalarının kimliklerinden dolayı, anne babalarının mesleklerinden dolayı hedef gösterilmesi aslında bunu yapanların nasıl ayrımcı, nasıl vahşi bir zihniyet içerisinde olduğunu gösteriyor. Bu bizim açımızdan bir vahşet siyasetidir ve buna hiçbir şekilde müsaade etmeyeceğimizi ifade etmek isterim."
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın MYK açılışında terörsüz Türkiye konusundaki hassasiyetin ve dikkatin parti tarafından aynen sürdürülmesine önem verdiğini söyleyen Çelik, "Biliyorsunuz çeşitli çevrelerden birtakım maksimalist ya da uç birtakım fikirler ortaya atılarak, fesih ve silah bırakma süreci konusunda kafa karıştırmaya dönük birtakım adımlar atılıyor. Cumhurbaşkanımız da bunu ifade ettiler; ‘Su tersine akmaz’ dedi Kızılcahamam’da. Ama su tersine akarsa da gereğini yaparız. Dolayısıyla Türkiye terörle mücadelesi konusundaki kararlılığından vazgeçmiş değildir. Bu konuda bütün birimler Türkiye’nin hukuk devletini, demokrasini, cumhuriyetini ve vatandaşlarımızın güvenliğini korumak için tabii ki görev başındadır. Ama Türkiye’nin bir devlet politikası olarak yürürlüğe koyduğu terörsüz Türkiye süreci de büyük bir hassasiyetle ve titizlikle yürütülecektir. Buranın enerjisinin yüksek tutulması ve burada sonuçlara ulaşılması için gereken hassasiyet AK Parti tarafından gösterilecektir. Cumhur İttifakı tarafından gösterilmektedir. Dolayısıyla biz ve çok açıklama söz konusu oluyor ama AK Parti olarak Cumhur İttifakı olarak odamız terör örgütünün fesi ve silahların bırakılması, imha edilmesi, yakılması sürecinin gerçekleşmesi Terörsüz Türkiye’yle birlikte terörsüz bölge hedefine de ulaşacak bir tutumun bir ilham kaynağının ortaya çıkmasıdır" ifadelerine yer verdi.
Çelik, Kızılcahamam kampında gerçekleştirdikleri stratejik çalışma yaptıklarını hatırlatarak, alınan notları ilerleyen dönemlerde siyasetin bir parçası yapmak için çalışmalarını sürdüklerini söyledi.
Çelik, ağustos ayında Türkiye Buluşmaları kapsamında toplantılar yapılacağını açıkladı.
Bir gazetecinin "Terörsüz Türkiye ilgili çalışmalar devam ediyor. Ne zaman faaliyete geçeceği belli oldu mu? AK Parti’nin üye sayısı, isimleri belli oldu mu?" şeklindeki sorusuna Çelik, "Meclis Başkanımızın takdirinde. Meclis Başkanımız günler içerisinde bunu hayata geçirecek şekilde bunu siyasi ziyaret trafiği yapıyor. Burada Meclis Başkanımızın dan hassasiyeti bunun kapsayıcı bir şekilde Türkiye’nin bütün unsurlarının bütün dinamiklerinin bütün siyasi temsillerinin burada kendisini gösterdiği şekilde yer almasıdır. Şimdi burada tabii sayısı vesairesi o meclis başkanlığı bir çalışma yaptırıyor. Meclis gelenekleri çerçevesinde. Bir de tabii bu komisyonun kendine has özellikleri olacak. Onun hem meclis gelenekleri içerisinde konumlandırılması meclis başkanlığı tarafından yapılacaktır. Ama meclis başkanımızın bu çerçevede çok değerli ve kapsamlı bir çalışma yaptırdığını biliyorum. Tabii esas olan arkadaşlar burada özellikle mecliste temsil edilen herkesin bu komisyonda gelip fikirlerini söylemesidir. Meclisin herhangi bir zeminini meşru kabul etmemek aslında siyasi parti olmanın mantığına aykırıdır. Siyasetin mantığını aykırıdır" şeklinde cevap verdi.
Bazı partililerin komisyonu reddeden söylemleri olduğunu aktaran Çelik, "Aslında bunların hepsi bahsettiğim şekilde siyasetin doğasına aykırı ve bunlar aslında siyaseti güçlendiren değil, siyasetsizleşmeyi pekiştiren, siyasetsizleşmeyi zemininden konuşan fikirler. Esası nedir? Bir memleketin meselelerinin konuşulacağı, buraya dönük olarak herhangi bir meselenin kabullerinin ve itirazlarının ortaya koyulacağı yer yüce Meclistir. Yüce Meclis en zor zamanlarda bile bu görevini yerine getirmiştir. Şimdi Türkiye’nin bir meselesi konuşulurken buna destek veren de orada olacak, itiraz eden de orada olacak. Bu şekilde olduğu zaman ancak anlamlı bir şekilde siyasetin hakkı verilmiş olur. Siyasi parti olmanın hakkı verilmiş olur. Yani bir siyasi partinin bu kadar büyük bir meselede ben bu zeminin dışında kalıyorum demesine dönük yapılan çağrıları doğrusu son derece apolitik, siyasetin zeminini zayıflatmaya dönük, Türkiye’de sivil siyasetin gücünü zayıflatmaya dönük bir yaklaşım olarak görüyorum. Bunlar aslında siyaset üzerinde vesayet kurmaya çalışanların kullandığı dilin bugün güncellenmiş halidir. Bu sürece destek verenin de, anlamlı bir şekilde itirazlarını ortaya koyanın da herkesin fikri önemlidir" dedi.
Bugün imzalandığı duyurulan Eurofighter anlaşmasına ilişkin soru üzerine Çelik, "Yine tabii ki bununla bu konularla alakalı yapılan yorumlarda da yeni bir dönemin başlangıcı olarak değerlendirildi. Uzun zamandır NATO müttefikleri arasında özellikle ambargo ya da yaptırım gibi süreçlerin olmaması gerektiğini ifade ediyoruz. Hatırlarsanız bizim iktidarlarımız döneminde tabanca alımıyla ilgili bir başvurumuz bir ülkenin parlamentosu tarafından senatosu tarafından reddedilmişti. O günden bugüne tabii savunma sanayimiz büyük devrimler gerçekleştirdi. Bugün de İstanbul’da bütün bu büyük devrimlerin sergilendiği uluslararası savunma sanayi fuarı devam ediyor. Ve görüyorsunuz orada da neredeyse Birleşmiş Milletler Üyesi bütün ülkelerin temsilcileri oraya gelmiş ve burada hem Türkiye’nin geldiği hem de bütün bu tabloyu güçlü bir şekilde görmek istiyorlar. Bu açıdan baktığınızda biz müttefikler arasında herhangi bir şekilde yaptırım ya da engelleme gibi bir takım davranışların yanlış olduğunu ifade ediyorduk. Dolayısıyla Eurofighter konusunda gelen, gelinen noktanın bu bir takım ilkel yaklaşımları aşma bakımından kıymetli olduğunu değerlendiriyoruz. Bunlar F-35, F-16 diğer konularda da gerçekleşmelidir. Türkiye tabii ki bütün bunları kendi milli egemenliği ve milli güvenliği için gerçekleştirmektedir. Bugün İHA’larımız, SİHA’larımızla dünyada savaş konseptini belirleyen, önde gelen ülkelerdeniz. Dolayısıyla bütün bu kazanımlar aslında Türkiye’nin sadece sıradan bir müttefik, sıradan bir dayanışma odağı olmadığını aslında kavram değiştiren, yaklaşım değiştiren, çerçeve ortaya koyan büyük bir potansiyele sahip olduğunu gösterdi. Bu bakımdan bu gelinen nokta geç kalmış ama şu aşamada Eurofighter ve diğer konularla ilgili iyi bir noktadır" dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel ’in "Eurofighte anlaşması için Sayın Erdoğan’ın bize teşekkür etmesi gerekiyor. Alman yetkililere bu Türkiye’nin milli meselesi, biz de Eurofighter’ı istiyoruz dedik" sözlerine ilişkin Çelik, "Sayın Özgür Özel, ’Eurofighter konusunda destek verdik. Sayın Erdoğan’ın bize teşekkür etmesi gerekiyor’ demiş. Biz tabii Türkiye’nin milli meselelerine destek veren herkese esasında prensip olarak teşekkür ederiz. Ama biz Sayın Özgür Özel’in yurt dışı ziyaretlerinde Türkiye’nin milli vesayetlerine destek veren sözlerini değil, Türkiye’yi dışarıya şikayet eden sözlerini hatırlıyoruz. Keşke daha çok Türkiye’ye destek veren sözleriyle öne çıkmasını hatırlasaydık. Tabii bunun bir şeyi de var. O da şu. Sayın Özgür Özel’in Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı olan Türkiye’ye kazandırdığı büyük yatırımlar ve Türkiye’de gerçekleştirdiği büyük devrimler bakımından Sayın Cumhurbaşkanımıza binlerce kere büyük harflerle teşekkürünü duymak isteriz. Ama onun dışında diyorum biz Türkiye için konuşan, memleketimizin iyiliği için konuşan tabii ki herkese teşekkür ederiz. Ama keşke Sayın Özgür Özel’in yurt dışı ziyaretlerinde Türkiye’yi şikayet eden sözleri hafızalarda ve kayıtlarda olmasaydı" şeklinde cevap verdi.
Ahmet Mattia Minguzzi cinayetine ilişkin soru üzerine Çelik, şunları söyledi:
"Ahmet Mattia Minguzzi evladımıza bir kere de rahmet diliyorum. Biz onu buradan annesine, babasına ve bütün Türkiye’nin evladı oldu artık. Herkese de bir kere daha başsağlığı iletiyorum. Annesinin konuşmalarını hanımefendinin konuşmalarını değerlendirmelerini yakından takip ediyoruz. Kaybettiğimiz Ahmet evladımızla ilgili söylediği şeyler gerçekten çok etkileyici. Gözünde bir leke vardı biliyorsunuz rahmetlinin. Ona bu leke niye oldu denildiğinde ‘Peygamber beni gözümden öptü dermiş. Peygamberin gözünden öptüğü Ahmet evladımıza Cenabı Allah’tan rahmet diliyoruz. Bahsettiğiniz hukuki tartışmayı takip ediyoruz. Ama dediğim gibi bu konulardaki mevzuatımız evrensel düzenlemelerle ve Türkiye’nin kendi içindeki mevzuat kanunlarla bu konudaki bahsedilen konuyla ilgili evrensel düzenlemelerle uyumlu olarak gerçekleştirilmiş düzenlemeler. Bu konuya özel bir değerlendirme bizim kendi kurularımızda yapılmadı. Ama bütün hukukçu arkadaşlarımız tabii bütün bu tartışmayı yakından takip ediyorlar. Orada hanımefendinin değerli annesinin söylediği bir şey daha vardı. Ahmet’in rahmetlinin karakteri ve onun bir misyonu olduğunu ifade ediyordu. işte bu misyonun Ahmet’e Ahmet’in anmalarıyla Ahmet’in yaşadıklarını başka çocuklar yaşamasın diye oluşturulan toplumsal hassasiyetle yerine getirilmeye çalışıldığını ve vatandaşlarımızın da bu konuyu buna sahiplendiğini görüyoruz. Gözümden peygamberimizin öptüğü evladımıza bir kere de rahmet diliyorum. Bahsettiğiniz tartışmayı hukuki arkadaşlarımız takip ediyorlar."
Suriye’den askeri destek talebine ilişkin soruya ise Çelik, "Diyoruz ki biz Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve milli egemenliğine tam destek veriyoruz. Dolayısıyla Suriye’de oradaki bütün halkların, bütün mezheplerin, bütün etnik grupların temsil edildiği kapsayıcı bir hükümet olsun. Ve milli egemenliği Suriye Suriyelilerin bir ilkesi etrafında işlesin. Yani bir tarafından bazı Avrupa devletleri, bir tarafından siyonist lobi, bir tarafından başka devletler Suriye’yi çekiştirmesin. Alt yapısı ve kendisine gelmesi açısından Suriye’ye destek verilsin. İkinci konu Suriye’nin siyasi sistemine destek verilsin. Yani Suriye’yi Suriyelilerin yönetebileceği kurumların oluşması, gelişmesi ve olgunlaşması bakımından gerekenler yapılsın. Üçüncüsü de Suriye çok yıprandı, çok yoruldu. Suriye’nin savunma konusunda, güvenlik konusundaki taleplerinde Türkiye bu kardeş ülkeye, kardeş Suriye’ye yardımcı olacağını defalarca ifade etti. Sayın Cumhurbaşkanımız Suriye’nin ‘Yanındayız’ diyerek bu en kapsamlı şekilde bunu ortaya koydu. Bugün de kendileri Türkiye’nin bu konudaki desteğini ifade ettiler. Biz buna yardım bile demiyoruz. Kardeşin kardeşe yardım olmaz, desteği olur diyoruz. Dolayısıyla bu sadece o silahların görülmesi meselesi değil. Yani savunmayla ilgili kurumlar, savunma kapasitesinin arttırılması ki kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bu konuda çok deneyimi vardır. Kardeş Suriye bunu talep ettiği sürece Türkiye’nin desteği yanındadır. Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri bu konuda hem Suriyeli kardeşlerine destek vermek için bunu yerine getirecektir. Hem de Türkiye’nin milli güvenliği açısından orada bir istikrasızlık oluşmaması için" cevabını verdi.
MYK toplantısı yaklaşık 2.5 saat sürdü.

İhlas Haber Ajanası
Fenoreporter’deki bu bölümde, İhlas Haber Ajansı (İHA) tarafından sağlanan haberler, herhangi bir editoryal müdahale olmaksızın doğrudan ajans kanallarından iletildiği şekliyle yayınlanmaktadır. Bu alanda yer alan tüm haberlerin hukuki sorumluluğu, haberi ileten ajanslara aittir.