
Almanya'da ilk kez Türk kökenli bir isim, iç istihbarattan sorumlu Anayasayı Koruma Teşkilatı'nın (BfV) başına getiriliyor.
BBC Türkçe'de yer alan habere göre; İstihbarat dünyasının yakından tanıdığı Selen, Almanya'nın özgürlükçü demokratik düzeninin korunmasından sorumlu olan BfV'nin başkanlığını üstleniyor. İstanbul'da 1972 yılında doğan ve dört yaşındayken ailesiyle birlikte Almanya'ya göç eden Selen'in iç istihbaratın en tepe noktasına getirilmesi Alman basını tarafından "Berlin'de sansasyonel karar", "Alman istihbaratında değişim" gibi başlıklarla duyuruldu.
Uzun yıllar boyunca bir göç ülkesi olduğunu kabul etmeyen ve göçmen kökenlilerin üst düzey kamu görevlerinden dışlanması nedeniyle yoğun eleştiriler alan Almanya için bu atama önemli bir değişimi temsil ediyor.
Hükümetten tam destek ve liyakat vurgusu
Özellikle muhafazakar Friedrich Merz başbakanlığındaki hükümetin bu kritik görev için Selen'i tercih etmesi Alman kamuoyunda birçokları için sürpriz oldu. Ancak bu adım, güvenlik bürokrasisinde yerinde bir atama olarak değerlendiriliyor.
Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) partili İçişleri Bakanı Alexander Bakan Dobrindt, atama kararını duyurduğu açıklamasında liyakata vurgu yaptı ve Selen'in "son derece deneyimli bir güvenlik uzmanı" olduğunu söyledi. Dobrindt, suç ve terörle mücadele, istihbarata karşı koyma ve siber savunma alanlarında etkileyici bir uzmanlığa sahip olan Selen'in, Alman iç istihbarat teşkilatını büyük özen ve kararlılıkla ileriye taşıyacağına güveninin tam olduğunu vurguladı. Güvenlik çevrelerinde Selen, özgüvenli, deneyimli, sakin, sağduyulu ama aynı zamanda iddialı bir kişilik olarak nitelendiriliyor. Selen'in geçmişte çifte vatandaşlığa sahip olduğu, ancak kritik görevlere getirilmesi ve aşırı sağcıların sosyal medyada kendisine karşı başlattıkları kampanyaların ardından, Türk vatandaşlığından kendi talebiyle çıktığı belirtiliyor.
İstihbaratın zirvesine giden kariyer basamakları
Köln'de hukuk okuyan Selen, iş hayatına 2000 yılında Federal Emniyet Teşkilatı'nda (BKA) başladı. Burada devlet ve kişi güvenliği ile ilgili birimlerde görevler üstlenen Selen, Gerhard Schröder başbakanlığındaki hükümetin güvenliğinden sorumluydu. ABD'yi hedef alan 11 Eylül saldırılarına Almanya'dan iştirak edenleri araştıran soruşturma ekibinde de yer aldı.
Selen'in kariyerinde dönüm noktası "terörle mücadele" alanındaki başarıları oldu. 2006 yılında yürüttüğü operasyonlarla, Almanya'da trenlerde bombalı saldırı planlamış radikal İslamcı bir hücrenin üyelerinin yakalanmasını sağlaması, Selen'in güvenlik bürokrasisinde öne çıkmasını sağladı. Hemen akabinde Federal İçişleri Bakanlığı'nda Yurtdışı Kaynaklı Terörizm ve Aşırılık Yanlısı Hareketler Bölümü'nün başına geçti. Selen bu görevi esnasında, Almanya'da varlık gösteren Türkiye kaynaklı radikal hareketler ve örgütlerin faaliyetlerinin takibinde de görev aldı.
2009'da yeniden BKA'ya dönen Selen, Suçla Mücadele Bölümü'nde insan kaçakçılığı ve korsanlıkla mücadeleden sorumlu isim oldu. 2012 yılından itibaren yeniden İçişleri Bakanlığı'nda görevlendirildi, burada Kamu Güvenliği Departmanı'nda terörle mücadelede operasyonel konulara odaklandı. 2016 yılında kamudaki görevine ara veren Selen, Alman turizm devi TUI Grubu'na geçti ve burada turizmde artan terör tehditlerine karşı güvenlik konseptlerinin geliştirilmesi ve uygulanmasında rol aldı.
Merkel'den Türkiye ile ilişkilerde görev
Sinan Selen, Türkiye güvenlik kurumları tarafından da yakından tanınan bir isim. Almanya ile Türkiye, 2016 yılında Angela Merkel'ın başbakanlığı döneminde güvenlik alanındaki işbirliğini güçlendirmek konusunda mutabakata varmış, içişleri bakanlıkları arasındaki koordinasyonu sağlamaları için karşılıklı sorumlular atanmıştı. Almanya'nın sorumlusu Selen olmuştu. İki ülke arasında bu işbirliği yoluyla IŞİD ve PKK gibi örgütler konusunda istihbarat paylaşımının iyileştirilmesi ve düzensiz göçün önlenmesi çabalarının da artırılması hedeflenmişti. Ancak bu mekanizmanın oluşturulmasından sadece bir kaç ay sonra Türkiye'de yaşanan darbe girişimi ve bunu izleyen yıllarda Ankara-Berlin hattında yaşanan krizler bu işbirliğini sekteye uğrattı.
BfV'de altı yıldır iki numaraydı
Selen, 2019 yılında, dönemin yine CSU'lu olan muhafazakar içişleri bakanı Horst Seehofer'in isteğiyle, iç istihbarat teşkilatı BfV'nin başkan yardımcılığına atanmıştı. Uzun yıllardır skandallarla çalkalanan, aşırı sağcı örgütlere göz yummakla suçlanmış olan BfV'de reform çabalarının sürdüğü dönemde yapılan bu atama, o zaman da dikkat çekmişti. Almanya, 2011 yılında aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) örgütü ile ortaya çıkan skandalla sarsılmıştı. 2000-2007 yılları arasında sekizi Türk 10 kişiyi öldüren NSU'ya ilişkin gizli dosyaların BfV'de imha edildiği haberleri, özellikle göçmenlerin güvenlik kurumlarına güvenini yerle bir etmişti. Selen'in bu skandalların ardından iç istihbaratın üst yönetimine atanması, hükümetin BfV'de reform kararlılığının bir göstergesi olarak görülmüştü.
Bu adım aynı zamanda, devletin göçmen toplumunun güvenini yeniden kazanma çabası olarak yorumlanmıştı. 2019 yılından bu yana, yaklaşık 4 bin 200 çalışanı bulunan BfV'nin başkan yardımcılığını yürüten Selen, bu süre boyunca Rusya kaynaklı tehditler, istihbarata karşı koyma, siber casuslukla mücadele alanlarında öne çıktı. Ancak Selen görevi boyunca, özellikle aşırı sağcı çevrelerin sosyal medya kampanyalarına ve AfD'li politikacıların suçlamalarına hedef oldu.
Aşırı sağcı AfD'nin hedefinde
Alman iç istihbarat teşkilatı, Mayıs ayında demokrasiyi tehdit ettiği ve Anayasa'nın temel ilkelerine aykırı hareket ettiği gerekçesiyle AfD'nin aşırı sağcı olarak sınıflandırıldığını ilan etmişti. Selen ile birlikte bir başka BfV Başkan Yardımcısı Willems bu kararı açıklarken, AfD'nin ırkçı halk anlayışının Almanya toplumunda farklı kesimleri, göçmenleri, Müslümanları özellikle dışladığını, insanlık onurunu zedelediğini belirtmiş, bunun anayasal demokratik sisteme aykırı olduğuna dikkat çekmişti. AfD'nin bu nedenle Selen'e öfkesi daha da arttı. Sosyal medyada Selen'in örtülü olarak Türkiye'ye hizmet ettiği yönünde komplo teorileri paylaşıldı. İç istihbarat teşkilatının değerlendirmeleri, AfD'nin faaliyetlerini mercek altına alması, parti hakkında olası bir kapatma davası ihtimali, AfD'li siyasetçilerin tepkisini daha da artırıyor. Bu arada İslam ve göçmen karşıtı AfD, geçen hafta sonu Almanya'nın batısındaki Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti'nde yapılan belediye seçimlerinde oylarını üç kart artırdı. Ülke çapında yapılan son anketlerde de AfD, yüzde 27'lik oy oranıyla ilk sırada bulunuyor.