
Muş’ta yaz mevsimini yüksek rakımlı yaylalarda geçiren besiciler, dönüş yolculuğu için son hazırlıklarını yapıyor.
Her yıl mayıs ayında Şenyayla, Zobeser, Arıköy ve Yüce Tepe gibi yaylalara çıkan besiciler, yaz boyunca koyunlarından elde ettikleri sütleri doğal yöntemlerle yoğurt, peynir ve tereyağına dönüştürdü. Havanın soğumasıyla birlikte yaylalardaki çadırlarını toplayan besiciler, kış aylarını geçirecekleri köy ve şehir merkezlerine dönmeye hazırlanıyor.
Besicilerden Cebrail Bozkurt, yazı yaylalarda geçirdiklerini, kış mevsiminde ise Diyarbakır’a göç ettiklerini belirterek, "Yaylada hayat zordur ama üretimimiz burada doğal ve bereketlidir. Sabah ilk iş olarak hayvanları otlatmaya götürüyoruz. Öğle ve akşam olmak üzere günde iki defa koyunları sağıyoruz. Kadınlarımız yaklaşık 6 kilometre at ve eşeklerle süt sağmaya gidiyor. Getirdikleri sütü peynir, tereyağı ve yoğurt yaparak kışlık ihtiyacımızı karşılıyoruz. Bizim tek gelir kaynağımız hayvancılıkta elde ettiğimiz ürünleri satarak sağlıyoruz" dedi.
Yaylalarda kırkma yapılan binlerce koyunun yününü satamadıkları için yaylada çürüdüğünü ifade eden Bozkurt, "Yaylada koyunlarımızdan kırptığımız yünleri artık satamıyoruz. Eskiden bu yünler çok değerliydi, alıcı bulmak kolaydı. Bir fabrika olsaydı, yünlerimizi oralara satardık ama artık gelişen teknoloji yüzünden yünler elde kalıyor. Herkes hazır yatak, hazır yorgan kullanıyor. El emeğiyle üretilen bu doğal günler kıymetini yitirdi. Kolay olan tercih ediliyor, zor üretilen bizim yünlerimiz ise satılmıyor" diye konuştu.
Köye dönüş hazırlıklarına başladıklarını ifade eden Bozkurt, "Burada 2-3 bin civarında hayvanımız var. Kesin sayı değişebilir ama bu rakamın altına düşmez. Su kaynağımız çok kısıtlı. Derelerde artık su yok, sanki su toprağın altına çekilmiş gibi. Hayvanlarımızı metrelerce uzağa götürüp oradan sulayıp geri getiriyoruz. Ancak bu süreçte bazı hayvanlarımız hastalanıyor ve ölüyor. Örneğin bir evde 500 küçükbaş varsa, en az 50’si burada susuzluk ve gölgesizlik yüzünden telef oluyor. Biz devletimizden destek istiyoruz. Burayı hayvanlar ve insanlar için yeniden yaşanabilir hale getirilmesini isteriz. Çünkü burada su olmadığı gibi gölgelik alan da yok. Yağmur yağmadığı için çeşmeler kurumuş. Size gösterebilirim; önceden güçlü şekilde akan çeşmeler şimdi tamamen susuz" ifadelerini kullandı.
Her yıl mayıs ayında Şenyayla, Zobeser, Arıköy ve Yüce Tepe gibi yaylalara çıkan besiciler, yaz boyunca koyunlarından elde ettikleri sütleri doğal yöntemlerle yoğurt, peynir ve tereyağına dönüştürdü. Havanın soğumasıyla birlikte yaylalardaki çadırlarını toplayan besiciler, kış aylarını geçirecekleri köy ve şehir merkezlerine dönmeye hazırlanıyor.
Besicilerden Cebrail Bozkurt, yazı yaylalarda geçirdiklerini, kış mevsiminde ise Diyarbakır’a göç ettiklerini belirterek, "Yaylada hayat zordur ama üretimimiz burada doğal ve bereketlidir. Sabah ilk iş olarak hayvanları otlatmaya götürüyoruz. Öğle ve akşam olmak üzere günde iki defa koyunları sağıyoruz. Kadınlarımız yaklaşık 6 kilometre at ve eşeklerle süt sağmaya gidiyor. Getirdikleri sütü peynir, tereyağı ve yoğurt yaparak kışlık ihtiyacımızı karşılıyoruz. Bizim tek gelir kaynağımız hayvancılıkta elde ettiğimiz ürünleri satarak sağlıyoruz" dedi.
Yaylalarda kırkma yapılan binlerce koyunun yününü satamadıkları için yaylada çürüdüğünü ifade eden Bozkurt, "Yaylada koyunlarımızdan kırptığımız yünleri artık satamıyoruz. Eskiden bu yünler çok değerliydi, alıcı bulmak kolaydı. Bir fabrika olsaydı, yünlerimizi oralara satardık ama artık gelişen teknoloji yüzünden yünler elde kalıyor. Herkes hazır yatak, hazır yorgan kullanıyor. El emeğiyle üretilen bu doğal günler kıymetini yitirdi. Kolay olan tercih ediliyor, zor üretilen bizim yünlerimiz ise satılmıyor" diye konuştu.
Köye dönüş hazırlıklarına başladıklarını ifade eden Bozkurt, "Burada 2-3 bin civarında hayvanımız var. Kesin sayı değişebilir ama bu rakamın altına düşmez. Su kaynağımız çok kısıtlı. Derelerde artık su yok, sanki su toprağın altına çekilmiş gibi. Hayvanlarımızı metrelerce uzağa götürüp oradan sulayıp geri getiriyoruz. Ancak bu süreçte bazı hayvanlarımız hastalanıyor ve ölüyor. Örneğin bir evde 500 küçükbaş varsa, en az 50’si burada susuzluk ve gölgesizlik yüzünden telef oluyor. Biz devletimizden destek istiyoruz. Burayı hayvanlar ve insanlar için yeniden yaşanabilir hale getirilmesini isteriz. Çünkü burada su olmadığı gibi gölgelik alan da yok. Yağmur yağmadığı için çeşmeler kurumuş. Size gösterebilirim; önceden güçlü şekilde akan çeşmeler şimdi tamamen susuz" ifadelerini kullandı.

İhlas Haber Ajanası
Fenoreporter’deki bu bölümde, İhlas Haber Ajansı (İHA) tarafından sağlanan haberler, herhangi bir editoryal müdahale olmaksızın doğrudan ajans kanallarından iletildiği şekliyle yayınlanmaktadır. Bu alanda yer alan tüm haberlerin hukuki sorumluluğu, haberi ileten ajanslara aittir.