Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Devlet Başkanları Konseyi 12. Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, "Bugün yakın coğrafyamızda yaşanan pek çok çatışma, savaş ve uluslararası hukuk ihlaline karşı teşkilatımızın kararlı duruş sergilemesi önemlidir. İsrail hükümetinin Lübnan ve Suriye ile başlayan Yemen ve İran’la devam eden ve son olarak Katar’ı hedef alan saldırıları bölgemizin istikrarına en büyük tehdidin, bu ülkenin mevcut yönetiminden kaynaklandığını gösteriyor" dedi.
Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Devlet Başkanları Konseyi 12. Zirvesi, "Bölgesel Barış ve Güvenlik" temasıyla Azerbaycan’ın Gebele kentinde başladı. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in başkanlık ettiği toplantıya Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov, Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev ve TDT Genel Sekreteri Kubanıçbek Ömüraliyev katıldı. Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Türkmenistan Halk Maslahatı Başkanı Gurbanguli Berdimuhamedovve ve KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ise teşkilatın gözlemci üyesi olarak zirvede yer aldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan zirvede yaptığı konuşmada, TDT Devlet Başkanları Konseyi 12. Zirvesi vesilesiyle Gebele’de bulunmakta mutluluk duyduğunu belirterek, "Bu vesileyle 3 Ekim’de idrak ettiğimiz Türk Devletleri İşbirliği Günü’nü bir kez daha canıgönülden tebrik ediyorum. Teşkilatın geride bıraktığı 16 yıl gibi kısa sürede dilde, fikirde, işte birlik şiarıyla kaydettiği başarılara her geçen gün yenilerini ekliyoruz. İnşallah bu anlayışla başarılarımızın sayısını artırmaya devam edeceğiz" dedi.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin insanlığın vicdanını yaralayan birçok meseleye kayıtsız kaldığı bir uluslararası sistemle karşı karşıya kaldığını vurgulayan Erdoğan, "Bugün pek çok uluslararası ve bölgesel teşkilat bizim ortak tarih, kültür ve ülküdaşlığımız gibi ulvi değerler üzerine bina edilmediğinden kamuoyu nezdinde işlevsiz, adeta omuzlara yük yapılar olarak görülüyor. Teşkilatımızın işte bu değişen koşullara ayak uyduran, uluslararası meselelerde ortak duruş sergileyen, sözüne güvenilen, haklının yanında duran bir yapıya dönüşmesi büyük önem arz ediyor. Türkiye olarak böyle bir dönemde zirvemizin temasının bölgesel barış ve güvenlik olarak belirlenmesini son derece isabetli ve anlamlı buluyoruz. Çeşitli güvenlik sınamalarıyla uğraştığımız bir ortamda aramızdaki iş birliğini pekiştirirken üçüncü taraflarla da diyaloğumuzun arttırılması mühimdir. Teşkilatımızı içine kapanık bir yapılanma olarak asla görmüyoruz. Diğer ilgili uluslararası kuruluşlar ve ittifaklarla etkileşim halinde sesini ve gücünü ortaya koyan bir vizyonu hayata geçirebilmeliyiz. Bu bağlamda bugün mutabık kaldığımız TDT+ formatının üçüncü taraflarla iş birliğimize yeni bir soluk getireceğine gönülden inanıyorum" dedi.
"Türk Devletleri Teşkilatı Savunma Sanayi Kurumları 1. Toplantısı’nı önemli bir adım olarak görüyorum"
Güvenliğe yönelik kapasite inşası başta olmak üzere ortak menfaatimizi ilgilendiren her alanda mümkün olan her katkıyı TDT bünyesinde sağlamaya hazır olduklarını belirten Erdoğan, "Terörizmden yasa dışı göçe, siber tehditlerden iklim değişikliğine ortak bir duruşla mukabele edebileceğimizi, kendi gök kubbemiz altında kendi güvenliğimizi güçlendirebileceğimizi düşünüyorum. Temmuz ayında yapılan TDT Savunma Sanayi Kurumları 1. Toplantısı’nı bu anlamda önemli bir adım olarak görüyorum. Yakaladığımız ivmenin sürmesi için çalışmalarımızın devamının çok mühim olduğunun altını çizmek istiyorum" diye konuştu.
"Yakın coğrafyamızda yaşanan pek çok çatışma, savaş ve uluslararası hukuk ihlaline karşı teşkilatımızın kararlı duruş sergilemesi önemlidir"
Türk dünyasının bölgenin istikrarında ve güvenliğinde birçok anlamda daha etkin rol üstlenebileceğine inandığını vurgulayan Erdoğan, "Bugün yakın coğrafyamızda yaşanan pek çok çatışma, savaş ve uluslararası hukuk ihlaline karşı teşkilatımızın kararlı duruş sergilemesi önemlidir. İsrail hükümetinin Lübnan ve Suriye ile başlayan Yemen ve İran’la devam eden ve son olarak Katar’ı hedef alan saldırıları bölgemizin istikrarına en büyük tehdidin bu ülkenin mevcut yönetiminden kaynaklandığını gösteriyor. Gazze’de 66 bin masumun hayatına mal olan katliamların durması yönünde son günlerde yaşanan gelişmeler memnuniyet vericidir. Biz ancak Filistin halkının uluslararası meşruiyet ve hukuktan kaynaklanan hakları temelinde iki devletli bir çözümün kalıcı ve adil barışa kapı açacağına inanıyoruz. Bu yönde de çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz" ifadelerini kullandı.
"Türk devletleri olarak Suriye hükümetiyle angajmanı ilerletmeliyiz"
Suriye’de istikrarın tesisinin, bölgemizde ve ötesinde güvenliğin sağlanması için önemli bir gereklilik olduğunu belirten Erdoğan, "Birçok zorlukla mücadele etmesine rağmen Suriye hükümetinin son 9 ayda kaydettiği gelişme geleceğe ümitle bakmamızı sağlıyor. Bu süreçte Suriye’nin toprak bütünlüğü ve birliğini muhafaza temelinde siyasi, ekonomik ve güvenlik ortamının iyileşmesine odaklanmalı, Türk devletleri olarak Suriye hükümetiyle angajmanı ilerletmeliyiz" dedi.
"Azerbaycan ve Ermenistan arasında 8 Ağustos’ta imzalanan ortak bildiriyi hayırlı bir adım olarak görüyor, devamının gelmesini diliyoruz"
Güney Kafkasya’da barış ve istikrarın tesisi için atılan adımları samimiyetle desteklediklerini vurgulayan Erdoğan, "Azerbaycan ve Ermenistan arasında 8 Ağustos’ta imzalanan ortak bildiriyi bu minvalde hayırlı bir adım olarak görüyor, devamının gelmesini diliyoruz. Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan arasında sınır birleşim noktasının tespitine ilişkin Mart ayında addedilen anlaşmayı da memnuniyetle karşılıyoruz. Uzun yıllardan bu yana gündemi meşgul eden bu meseleyi sağduyu ve bilgelikle çözüme kavuşturan Sayın Mirziyoyev ve Sayın Caparov’u kutluyorum, buradan Tacik liderliğine de tebriklerimi iletiyorum" diye konuştu.
"Türkçe büyük dil modelinin geliştirilmesine hız vermemiz gerekiyor"
Bölgenin istikrarına ekonomik kalkınma, sosyal refah ve kültürel bağların güçlenmesiyle katkı sunabileceklerinin farkında olduklarını belirten Erdoğan, "Ulaştırma, enerji güvenliği ve ticari entegrasyon alanlarındaki girişimlerimizi de bu yaklaşımı tamamlayıcı parçalar olarak görüyoruz. Aramızdaki enerji ve haberleşme bağını etkin hale getirip güçlendirecek proje ve yatırımlara odaklanmamız hepimizin menfaatinedir. Hazar Geçişli Ortak Koridoru sahada verimli hale getirmeliyiz. Türk devletleri olarak bilim ve teknoloji alanında hak ettiğimiz noktaya en kısa süre zarfında ulaşabilmemiz için güçlü işbirlikleri kurmalı ve bu alanda yüksek katma değere sahip ortak yatırımlar yapmalıyız. Yapay zeka konusunda küresel gelişmeleri yakalayabilmek ve kültürel zenginliğimizi muhafaza için Türkçe büyük dil modelinin geliştirilmesine hız vermemiz gerekiyor. Ortak alfabe hususunda Türkiye olarak ilk adımı atıyor, Cengiz Aytmatov’u anlatan bir eser ile Oğuznâmeleri ortak alfabe ile basıyoruz. Bugün de liderlere birer adet bundan takdim ediyoruz" dedi.
"15 Aralık’ın Dünya Türk Dili Ailesi Günü olarak ilan edilmesini temenni ediyorum"
Türk dünyası yayıncılık kongresini gelecek yıl Ocak ayında Ankara’da toplamayı planladıklarını ifade eden Erdoğan, "30 Ekim’den itibaren Semerkant’ta düzenlenecek olan UNESCO 43. Genel Konferansı’nda 15 Aralık’ın Dünya Türk Dili Ailesi Günü olarak ilan edilmesini temenni ediyorum. Özbek kardeşlerimize bu önemli genel konferansın tertiplenmesinde şimdiden muvaffakiyetler diliyorum" diye konuştu.
"İki devletli adil çözüm yolunda Türk dünyasının Kıbrıs Türk’ü kardeşlerini yalnız bırakmadığını memnuniyetle müşahede ediyorum"
TDT ülkelerinin sergilediği dayanışma ve kardeşliğin parlak ortak geleceği müjdelediğini belirten Erdoğan, "Türk dünyasının batı kanadından Macaristan’ın gözlemci olarak aramızda bulunması değerli dostum Orban’ın teşkilatımıza verdiği değere bizzat şahit olmak bizlere ayrı bir mutluluk veriyor. KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar’ın Ankara, Şuşa ve Bişkek’in ardından şimdi de Gebele’de aramızda bulunmasından son derece bahtiyar olduğumu da vurgulamak istiyorum. İki devletli adil çözüm yolunda Türk dünyasının Kıbrıs Türk’ü kardeşlerini yalnız bırakmadığını memnuniyetle müşahede ediyorum. Gözlemci üyemiz Türkmenistan’ın da Türk Akademisi ve Türk Kültür ve Mirası Vakfı’na gözlemci üye olmasını memnuniyetle karşılıyorum. Türkmen kardeşlerimizi inşallah yakında aile meclisimizde tam üye olarak görmek istiyoruz" dedi.
TDT’nin kurumsal işleyişini hızlandırmak üzere üye ülkelerin sekretarya nezdinde daimi temsilci atamalarını önemli bulduğunu ifade eden Erdoğan, "Henüz bu adımı atmamış üyelere de daimi temsilci atamaları için buradan çağrıda bulunuyorum. Bugün bir kez daha Türk devletleri olarak aramızdaki dayanışma, karşılıklı saygı ve kardeşlik ruhuyla geleceğe emin adımlarla yürüdüğümüzü gösterdik. Büyük Türk dünyasını daha da güçlendirerek çocuklarımıza miras bırakacak olanlar bizleriz. Birazdan imzalayacağımız Gebele bildirisinin ve alacağımız kararların Türk dünyası başta olmak üzere tüm dost ve kardeş ülkelere hayırlı olmasını temenni ediyorum. Azerbaycan’a ve değerli kardeşim Sayın Aliyev’e fevkalade ev sahipliği için yeniden teşekkürlerimi sunuyor. Teşkilat üyesi dost ve kardeş ülke halklarına en kalbi muhabbetlerimi gönderiyorum" diye konuştu.
Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Devlet Başkanları Konseyi 12. Zirvesi, "Bölgesel Barış ve Güvenlik" temasıyla Azerbaycan’ın Gebele kentinde başladı. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in başkanlık ettiği toplantıya Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov, Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev ve TDT Genel Sekreteri Kubanıçbek Ömüraliyev katıldı. Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Türkmenistan Halk Maslahatı Başkanı Gurbanguli Berdimuhamedovve ve KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ise teşkilatın gözlemci üyesi olarak zirvede yer aldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan zirvede yaptığı konuşmada, TDT Devlet Başkanları Konseyi 12. Zirvesi vesilesiyle Gebele’de bulunmakta mutluluk duyduğunu belirterek, "Bu vesileyle 3 Ekim’de idrak ettiğimiz Türk Devletleri İşbirliği Günü’nü bir kez daha canıgönülden tebrik ediyorum. Teşkilatın geride bıraktığı 16 yıl gibi kısa sürede dilde, fikirde, işte birlik şiarıyla kaydettiği başarılara her geçen gün yenilerini ekliyoruz. İnşallah bu anlayışla başarılarımızın sayısını artırmaya devam edeceğiz" dedi.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin insanlığın vicdanını yaralayan birçok meseleye kayıtsız kaldığı bir uluslararası sistemle karşı karşıya kaldığını vurgulayan Erdoğan, "Bugün pek çok uluslararası ve bölgesel teşkilat bizim ortak tarih, kültür ve ülküdaşlığımız gibi ulvi değerler üzerine bina edilmediğinden kamuoyu nezdinde işlevsiz, adeta omuzlara yük yapılar olarak görülüyor. Teşkilatımızın işte bu değişen koşullara ayak uyduran, uluslararası meselelerde ortak duruş sergileyen, sözüne güvenilen, haklının yanında duran bir yapıya dönüşmesi büyük önem arz ediyor. Türkiye olarak böyle bir dönemde zirvemizin temasının bölgesel barış ve güvenlik olarak belirlenmesini son derece isabetli ve anlamlı buluyoruz. Çeşitli güvenlik sınamalarıyla uğraştığımız bir ortamda aramızdaki iş birliğini pekiştirirken üçüncü taraflarla da diyaloğumuzun arttırılması mühimdir. Teşkilatımızı içine kapanık bir yapılanma olarak asla görmüyoruz. Diğer ilgili uluslararası kuruluşlar ve ittifaklarla etkileşim halinde sesini ve gücünü ortaya koyan bir vizyonu hayata geçirebilmeliyiz. Bu bağlamda bugün mutabık kaldığımız TDT+ formatının üçüncü taraflarla iş birliğimize yeni bir soluk getireceğine gönülden inanıyorum" dedi.
"Türk Devletleri Teşkilatı Savunma Sanayi Kurumları 1. Toplantısı’nı önemli bir adım olarak görüyorum"
Güvenliğe yönelik kapasite inşası başta olmak üzere ortak menfaatimizi ilgilendiren her alanda mümkün olan her katkıyı TDT bünyesinde sağlamaya hazır olduklarını belirten Erdoğan, "Terörizmden yasa dışı göçe, siber tehditlerden iklim değişikliğine ortak bir duruşla mukabele edebileceğimizi, kendi gök kubbemiz altında kendi güvenliğimizi güçlendirebileceğimizi düşünüyorum. Temmuz ayında yapılan TDT Savunma Sanayi Kurumları 1. Toplantısı’nı bu anlamda önemli bir adım olarak görüyorum. Yakaladığımız ivmenin sürmesi için çalışmalarımızın devamının çok mühim olduğunun altını çizmek istiyorum" diye konuştu.
"Yakın coğrafyamızda yaşanan pek çok çatışma, savaş ve uluslararası hukuk ihlaline karşı teşkilatımızın kararlı duruş sergilemesi önemlidir"
Türk dünyasının bölgenin istikrarında ve güvenliğinde birçok anlamda daha etkin rol üstlenebileceğine inandığını vurgulayan Erdoğan, "Bugün yakın coğrafyamızda yaşanan pek çok çatışma, savaş ve uluslararası hukuk ihlaline karşı teşkilatımızın kararlı duruş sergilemesi önemlidir. İsrail hükümetinin Lübnan ve Suriye ile başlayan Yemen ve İran’la devam eden ve son olarak Katar’ı hedef alan saldırıları bölgemizin istikrarına en büyük tehdidin bu ülkenin mevcut yönetiminden kaynaklandığını gösteriyor. Gazze’de 66 bin masumun hayatına mal olan katliamların durması yönünde son günlerde yaşanan gelişmeler memnuniyet vericidir. Biz ancak Filistin halkının uluslararası meşruiyet ve hukuktan kaynaklanan hakları temelinde iki devletli bir çözümün kalıcı ve adil barışa kapı açacağına inanıyoruz. Bu yönde de çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz" ifadelerini kullandı.
"Türk devletleri olarak Suriye hükümetiyle angajmanı ilerletmeliyiz"
Suriye’de istikrarın tesisinin, bölgemizde ve ötesinde güvenliğin sağlanması için önemli bir gereklilik olduğunu belirten Erdoğan, "Birçok zorlukla mücadele etmesine rağmen Suriye hükümetinin son 9 ayda kaydettiği gelişme geleceğe ümitle bakmamızı sağlıyor. Bu süreçte Suriye’nin toprak bütünlüğü ve birliğini muhafaza temelinde siyasi, ekonomik ve güvenlik ortamının iyileşmesine odaklanmalı, Türk devletleri olarak Suriye hükümetiyle angajmanı ilerletmeliyiz" dedi.
"Azerbaycan ve Ermenistan arasında 8 Ağustos’ta imzalanan ortak bildiriyi hayırlı bir adım olarak görüyor, devamının gelmesini diliyoruz"
Güney Kafkasya’da barış ve istikrarın tesisi için atılan adımları samimiyetle desteklediklerini vurgulayan Erdoğan, "Azerbaycan ve Ermenistan arasında 8 Ağustos’ta imzalanan ortak bildiriyi bu minvalde hayırlı bir adım olarak görüyor, devamının gelmesini diliyoruz. Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan arasında sınır birleşim noktasının tespitine ilişkin Mart ayında addedilen anlaşmayı da memnuniyetle karşılıyoruz. Uzun yıllardan bu yana gündemi meşgul eden bu meseleyi sağduyu ve bilgelikle çözüme kavuşturan Sayın Mirziyoyev ve Sayın Caparov’u kutluyorum, buradan Tacik liderliğine de tebriklerimi iletiyorum" diye konuştu.
"Türkçe büyük dil modelinin geliştirilmesine hız vermemiz gerekiyor"
Bölgenin istikrarına ekonomik kalkınma, sosyal refah ve kültürel bağların güçlenmesiyle katkı sunabileceklerinin farkında olduklarını belirten Erdoğan, "Ulaştırma, enerji güvenliği ve ticari entegrasyon alanlarındaki girişimlerimizi de bu yaklaşımı tamamlayıcı parçalar olarak görüyoruz. Aramızdaki enerji ve haberleşme bağını etkin hale getirip güçlendirecek proje ve yatırımlara odaklanmamız hepimizin menfaatinedir. Hazar Geçişli Ortak Koridoru sahada verimli hale getirmeliyiz. Türk devletleri olarak bilim ve teknoloji alanında hak ettiğimiz noktaya en kısa süre zarfında ulaşabilmemiz için güçlü işbirlikleri kurmalı ve bu alanda yüksek katma değere sahip ortak yatırımlar yapmalıyız. Yapay zeka konusunda küresel gelişmeleri yakalayabilmek ve kültürel zenginliğimizi muhafaza için Türkçe büyük dil modelinin geliştirilmesine hız vermemiz gerekiyor. Ortak alfabe hususunda Türkiye olarak ilk adımı atıyor, Cengiz Aytmatov’u anlatan bir eser ile Oğuznâmeleri ortak alfabe ile basıyoruz. Bugün de liderlere birer adet bundan takdim ediyoruz" dedi.
"15 Aralık’ın Dünya Türk Dili Ailesi Günü olarak ilan edilmesini temenni ediyorum"
Türk dünyası yayıncılık kongresini gelecek yıl Ocak ayında Ankara’da toplamayı planladıklarını ifade eden Erdoğan, "30 Ekim’den itibaren Semerkant’ta düzenlenecek olan UNESCO 43. Genel Konferansı’nda 15 Aralık’ın Dünya Türk Dili Ailesi Günü olarak ilan edilmesini temenni ediyorum. Özbek kardeşlerimize bu önemli genel konferansın tertiplenmesinde şimdiden muvaffakiyetler diliyorum" diye konuştu.
"İki devletli adil çözüm yolunda Türk dünyasının Kıbrıs Türk’ü kardeşlerini yalnız bırakmadığını memnuniyetle müşahede ediyorum"
TDT ülkelerinin sergilediği dayanışma ve kardeşliğin parlak ortak geleceği müjdelediğini belirten Erdoğan, "Türk dünyasının batı kanadından Macaristan’ın gözlemci olarak aramızda bulunması değerli dostum Orban’ın teşkilatımıza verdiği değere bizzat şahit olmak bizlere ayrı bir mutluluk veriyor. KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar’ın Ankara, Şuşa ve Bişkek’in ardından şimdi de Gebele’de aramızda bulunmasından son derece bahtiyar olduğumu da vurgulamak istiyorum. İki devletli adil çözüm yolunda Türk dünyasının Kıbrıs Türk’ü kardeşlerini yalnız bırakmadığını memnuniyetle müşahede ediyorum. Gözlemci üyemiz Türkmenistan’ın da Türk Akademisi ve Türk Kültür ve Mirası Vakfı’na gözlemci üye olmasını memnuniyetle karşılıyorum. Türkmen kardeşlerimizi inşallah yakında aile meclisimizde tam üye olarak görmek istiyoruz" dedi.
TDT’nin kurumsal işleyişini hızlandırmak üzere üye ülkelerin sekretarya nezdinde daimi temsilci atamalarını önemli bulduğunu ifade eden Erdoğan, "Henüz bu adımı atmamış üyelere de daimi temsilci atamaları için buradan çağrıda bulunuyorum. Bugün bir kez daha Türk devletleri olarak aramızdaki dayanışma, karşılıklı saygı ve kardeşlik ruhuyla geleceğe emin adımlarla yürüdüğümüzü gösterdik. Büyük Türk dünyasını daha da güçlendirerek çocuklarımıza miras bırakacak olanlar bizleriz. Birazdan imzalayacağımız Gebele bildirisinin ve alacağımız kararların Türk dünyası başta olmak üzere tüm dost ve kardeş ülkelere hayırlı olmasını temenni ediyorum. Azerbaycan’a ve değerli kardeşim Sayın Aliyev’e fevkalade ev sahipliği için yeniden teşekkürlerimi sunuyor. Teşkilat üyesi dost ve kardeş ülke halklarına en kalbi muhabbetlerimi gönderiyorum" diye konuştu.

İhlas Haber Ajanası
Fenoreporter’deki bu bölümde, İhlas Haber Ajansı (İHA) tarafından sağlanan haberler, herhangi bir editoryal müdahale olmaksızın doğrudan ajans kanallarından iletildiği şekliyle yayınlanmaktadır. Bu alanda yer alan tüm haberlerin hukuki sorumluluğu, haberi ileten ajanslara aittir.