Ana Sayfa Arama
Ebru Bozcuk'tan "Son Durak"

Fenoreporter yazarı Ebru Bozcuk yeni yazısı "Son Durak"ı yayınladı. 

 

Fenoreporter yazarı Ebru Bozcuk yeni yazısı "Son Durak"ı yayınladı. 

 

SON DURAK

 

Hafiften üşüyerek durağa doğru yorgun adımlarla yürümeye başladı kadın.

 

Sonbahar’ın azizliği de buydu işte,sabah evden çıkarken giydiğinle akşam ayazı birbiriyle bir türlü uyuşmuyordu.

 

Bir gece mesaisini daha bitirmenin verdiği rehavetle duraktaki banka oturdu.Her zaman yaptığı gibi hemen çantasından telefonunu çıkarıp instagramı açtı.

 

Sinem ,eşiyle yine tatildeydi anasını satayım.”Kardeşim bunlar nereden buluyor bu kadar parayı” diye geçirdi içinden.

 

Ceren ise, yeni botokslu halini gururla ama yine filtreli bir fotoğrafla afişe ediyordu.

 

Derin bir iç geçirdi. “Şu gözkapaklarım iyice düşmeye başladı ama para nerdeee…Eee bu kadar mesai ve üstüne üstlük geçim derdin olursa göz kapağın da düşer,başka yerlerin de.” diye geçirdi içinden.

 

Ve beklediği otobüs geldi.Etrafın sakinliği, onun adımlarını da yavaşlatmıştı sanki. Usulca binip bir cam kenarına konuşlanıverdi.

Buğulanan cama eliyle ismini yazdı.Nedense bu ona hep çok iyi geliyordu.Belki de çocukluğunu hatırlatıyordu.

 

Anne,babası ve kardeşleriyle çıktığı araba yolculuklarından kalma bir alışkanlıktı bu.O günleri ne çok özlüyordum.

 

Birden duraksadı..”İsmimin yanına ne zaman bir erkek ismi yazıp kalp içine alacağım ki ben “diye düşündü.Bunun için çok mu geç kalmıştı ki?...

 

Kendi kendine gülümsedi sonra.

 “Geç bunları kızım,geç, sen ay sonu kirayı nasıl ödeyeceğini düşün önce “ deyiverdi.

 

Birden en önde oturan yaşlı kadının sesini duydu.Otobüse binerken onu fark etmemişti esasında.Bu saatte tek başına ne işi var diye düşündü.

Bir süre sonra şoförle hararetli bir sohbete başladılar.

 

“Torunlar bensiz yapamıyor evladım.Bu akşam da küçüğün doğum günü vardı,o yüzden epey geceye kalmışım vallahi .Hoş, oğlum illa ki bırakayım seni eve dedi fakat ben “Gerek yok oğlum,otobüs tam evimin önünde duruyor zaten “ diyerek ikna ettim.

 

Otobüs şoförü “Amaan teyze ne acıdın ki,bıraksaymış seni, gecenin bu vakti tek başına olur mu?Evlatlarının gününü ne zaman göreceksin ki?...” diye atılıverdi.

 

Teyzenin yüzü hafifçe burkuldu sanki…

“Yok oğlum,iki evladım da pek hayırlıdır.Gelinlerim de öyle fakat ben kimsenin evinde kalmak istemem.İnsan yaşlandıkça huysuzlaşıyor galiba.Kendi yastığımı,kendi yorganımı arıyorum.Evim evim sen bilirsin halim deyip,saat kaç olursa olsun dönmek isterim".

 

Şoför ısrarcı bir tavırla “Olur mu öyle şey yaa. Neden kalmıyorsun ki,gelinlerin baksın sana azıcık.”

 

“Ah oğlum o eskidenmiş.Kimseye yük olmak istemem.Şükürler olsun ki kendi işimi görebiliyorum hala".

Kadın ,yaşlı teyzeyi şöyle bir süzdü.Belli ki görmüş geçirmiş biriydi.Bu hem kıyafetinden hem de kullandığı dilden belli oluyordu.Emekli öğretmen havası vardı sanki.Bu eski öğretmenlerin türkçesi ne kadar  da düzgün oluyor diye geçirdi içinden.

"Aynen” diye söze başlayanları duymaktan midesi bulanıyordu artık.

 

Birden evde yemek olmadığını hatırladı.Şimdi bu yorgunlukla ne pişirilir ki diye düşündü.

 

Yaşlı teyze söze girdi yeniden.

 

“Bu yaz tatile beni de beraberlerinde götürmek istediler fakat ben istemedim.Şimdi onlara ayak bağı olurum.Dizlerim çok ağrıyor,pek yürüyemiyorum.Hem sonra benim yemek saatlerim,ilaç saatlerim onlara uymuyor.Düzenlerini bozmak istemem,o yüzden gitmedim evladım.”

 

Şoför “Ooo anne,sen de pek kibarsın.Olur mu öyle şey,evlatların tabii ki de (ahh o de yi kullanmasaydı iyiydi ya ) seni tatile götürecekler.Ne var bunda,bu kadar hassas olma yahu…”

 

Yaşlı kadın “Ah evladım,öyle değil.Sen  benim yaşıma gel de,ne demek istediğimi o zaman anlayacaksın.”

 

“Desene hanım anne,biz kendimizi boşuna paralıyoruz,çocuklar büyüsün de bize baksınlar diye.”

 

“Yok evladım,sakın o hisse kapılma,herkesin hayatı ayrı,önce bunu kabullenmek lazım.Anne baba olmak sorumluluk ister.Sevgileri varlıkları yetiyor.Yeter ki onlar iyi olsunlar.Evlatlarım bana çok saygılılar,çok da başarılılar.Bir oğlum doktor,diğeri de banka müdürü…”diye gözleri parıldayarak uzun uzun anlatmaya başladı.

 

Kadın iyiden iyiye buğulanan cama başını yaslayıp şehrin ışıklarını seyretmeye koyuldu.İçinden “ İyi ki evlenmemişim,iyi ki çocuğum olmamış,çekilecek şey mi bu,bütün ömrünü feda et ve sonuçta hiçbir şey bekleme.Akıl işi değil çocuk sahibi olmak vesselam ”

 

Bu esnada otobüs şoförünün telefonu çaldı.”Yarım saate evdeyim,merak etme yahu. “ diyen şoförün cevabına istinaden arayanın karısı olduğu muhtemeldi.

 

“Merak edilmek ne güzel bir şey “ diye geçirdi kadın içinden…

Yıllardır aynı güzergahta geçen hayatında bir Allahın kulu da arayıp “Nerede kaldın ,iyi misin “diye sormamıştı ona…

Bir tek annesi hayattayken her gün arardı.”Aman kızım dikkat et,eve varınca ara beni “ diyerek tembih ederdi.

Onun gidişinden sonra ne kadar ıssız kalmıştı.

 

Hemen sıyrıldı bu düşüncelerden.İçinin acımasına izin verirse o sulardan çıkamayacağını çok iyi biliyordu.

Birden buzluğa attığı köfte aklına geldi.”Ohh eve gidip şöyle bir köfte ekmek yapayım kendime” diye düşündü ve hafiften gülümsedi.

 

Bir süre süren sessizlikten sonra yaşlı kadının telefonu çaldı.

Epey bir zaman çantada çalan telefonunu bulmakta zorlandı.

“Ah oğlum arıyor bak,böyle de merak eder annesini “ diyerek telefonunu açtı.

Farkına varmadan telefonun hoparlörü açık bir şekilde konuşmaya başladı.

 

Otobüste üç kişi olmalarının yarattığı sessizlikle bütün konuşma duyuluyordu.

 

“Anne bu konuda ısrarcı olma artık.O ev sana  çok büyük,küçük bir daire yeter .Hem, bize yakın bir daire alırız sana ki işimiz çıktığında torunlarına bakmak için rahatlıkla gelip gidebilesin.Böyle otobüslerle olmaz.Babandan yadigar o ev deyip duruyorsun,geç bunları artık anne yaa…Biz nelerle uğraşıyoruz,sen neyin peşindesin.Ayrıca öyle küsüp gitmene hiç gerek yoktu.Bak Nevin çok üzüldü,kızcağız o kadar yemek yapmış.Hadi kapatıyorum şimdi.Yarın emlakçıya ilan veriyorum haberin olsun…”

 

Kadın usulca telefonu kapattı…Otobüste derin bir sessizlik oldu.

Şoför sadece yola bakıyordu,kadın ise sanki yeniden başlamak ister gibi camdaki buğuları siliyordu.

İçi acımıştı fakat birden buzluktaki köfteyi hatırladı.

 

Bir süre daha sessizlik içinde yol aldıktan sonra yaşlı kadının cılız sesi otobüste yankılandı.

 

“Ben son durakta ineyim evladım."

Şoför kısılmış sesiyle “Tabii teyzecim,iyi geceler “ deyiverdi…

 

Ebru BOZCUK