Ana Sayfa Arama
Ebru Bozcuk

Ebru Bozcuk

Yazar

2024-11-27 15:50:43



Akdeniz 'de bir Eylül gecesi. Dinmiş rüzgarların uğultusu içindeki geceye Ağustos böceklerinin sesi eşlik ediyor.

 

Son kalan yaseminler, akşam sefaları ve fesleğenler birbirleriyle yarenlik edercesine baş döndürücü bir koku bırakıyor havaya.

 

Artemis' ten, Zeus'tan, Afrodit'ten, Pan'dan ilahi esintiler var gecenin koynunda.
Uzaktan geçen pancar motorlarının sesi, gecenin şarkısı gibi geliyor kulağıma.

 

Her şey olduğu gibi, sakin, suyunca, zamanın içinde akıyor. Susmanın ve geceyi dinlemenin büyülü anlarındayım.
Ama sanmayın ki yalnızım. Bu gece, balkondaki masamda çok önemli konuklarım var. Güzel bir sofra kurdum onlar için, çünkü konuşacak çok şey var...

 

Söze önce sözcüklerin sihirbazı canım Didem MADAK giriyor.
"Hayatımın üstünde imkansız kuşlar uçuyor. Ama yazgısını yaldızlı çokomel kağıtları gibi tırnaklarıyla düzeltemiyor insan" diyor.

 

Turgut UYAR cevap veriyor. "İkimiz birden sevinebiliriz. Göğe bakalım" diyor.

 

Söze Orhan VELİ giriyor. "Deli eder insanı bu dünya, bu gece, bu yıldızlar, bu koku, bu tepeden tırnağa çiçek açmış ağaç" diyor.

 

Ne iyi geliyor bu sözler... Bir süre sessizce yıldızları seyrediyoruz.

 

Sonra söze Turgut UYAR giriyor yine. "Sizi bilmem ama ben bütün mümkünlerin kıyısındayım" diyor...

 

Cemal SÜREYA hüzünlü bir sesle sohbete dahil oluyor. "Dilsizdir benim acılarım, konuşmazlar kimseyle.Sadece benim canımı acıtırlar. Hem de hiç hak etmediğim halde".diyor.

 

Didem MADAK araya giriyor. "Güneşi özledim, sonra seni. Keşke gölgesine razı bir fesleğen olsaydım" diyor.

 

Cemal SÜREYA cevap veriyor. "Yanındaki seni mutlu ettiği sürece kalsın hayatında, zorlama kendini" diyor.

 

Didem MADAK "Bugün kalbimi eski bir plak gibi öyle çok tersine çevirdim ki" diye sızlanıyor.

 

Cemal SÜREYA "Oyuncağın kırıldı diye üzülme çocuk. Büyüyünce kalbin paramparça olacak" diyor...

 

Söze Edip CANSEVER giriyor. "Bazen arkana bile bakmadan gitmek istersin. Öyle her şeyi bırakmana falan da gerek yok. Anıları bırakabilsen yeter. Ve mutluluk bir kibrit çöpü,artık ne kadar yanarsa..."

 

Didem MADAK yine giriyor söze "Dünyanın bütün sabahları için iki bilet al maviş anne. Aman umutsuz bir yer olmasın..."

 

Edip CANSEVER içkisinden bir yudum alıp "Acılar da acılaşıyor gittikçe sanki" diyor.

 

Özdemir ASAF "Kime sorsan evinde bir oda eksik" diyor...

 

Orhan VELİ çakırkeyif bir eda ile "Nedir bu geceyle gelen sam. Duyuyorum serzenişlerini. Karanlıkta ağzının yerini arıyor deli gibi hafızam" diyor.

 

Son noktayı Edip CANSEVER koyuyor.
"Adam masaya aklında olup bitenleri koydu.
Ne yapmak istiyordu hayatta, işte onu koydu
Kimi seviyordu, kimi sevmiyordu
Adam masaya onları da koydu
Uzandı masaya sonsuzu koydu
Uykusunu koydu,
uyanıklığını koydu
Tokluğunu, açlığını koydu
Masa da masaymış ha.
Bana mısın demedi bu kadar yüke
Bir iki sallandı durdu
Adam ha babam koyuyordu. "

 

Bu muhteşem sohbet sabaha kadar sürdü... Gecede PAN'ın sihiri vardı sanki.
Hanımeli, akşam sefası ve son kalan yaseminlerin kokusu geceye adamakıllı yayılmıştı...

 

Kelimeler masaya yığılmaya devam ediyordu. Masa da masaymış ha, bana mısın demedi vallahi...

 

Ebru BOZCUK