Dune 2’ye arkadaşımın zoru ile ile gittim. Kendisi ilk filmi çok beğenmişti ve ikinci filmi tek başına izlemek istemediğinden beni çağırmıştı. Onun aksine ben ilk film her ne kadar görsel olarak çok iyi dursa da hikâyenin ilerleyişini çok yavaş bulmuştum. Enteresan bir evreni olan, ilginç bir arka plan hikayesine sahip sıkıcı bir filmdi benim için. Ama kötü bir film diyemem ilk film oldukça başarılı ve iyi çekilmiş bir filmdi.

 

İkinci filme gelecek olursak, tek başına bir üçlemeyi ayakta tutabilecek kadar başarılı ve heyecan uyandıran bir film. Gerçek bir bilimkurgu-fantastik başyapıtı. Filmin yorumlarını gördüğümde bu kadar da değildir insanlar filmsizlikten abartıyor demiştim fakat yanıldığımı görmek beni çok memnun etti. İlk filmde beni rahatsız eden ve sıkan her şey törpülenmiş ve düzeltilmiş. Aksiyonu doya doya yaşayabildiğiniz, her karakterin hikayesi hakkında merak duyduğunuz, muhteşem bir görsel şölen var ortada. Eğer sizde benim gibi ilk filmde sıkıldıysanız hiç merak etmeyin bu devam filminde sıkılmak için vaktiniz olmayacak.

 

Hiçbir karakter robot hissiyatı vermiyor. Her karakter, o evrenin varlığına ve yaşananların bir kurgu değil de gerçekmiş hissiyatını vermek için çok iyi performanslar sergilemişler. Zendaya ve Timothee Chalamet çok iyi bir iş çıkarmış. Karakterlerin inandırıcılığı, Atreus ve Chani’ni aşkı bazı senarist ve yönetmenlerinkinin aksine hiçbir şekilde yapay veya zorlama hissettirmiyor. Evet senden bahsediyorum George Lucas.

 

 

Fakat bu filmde kusursuz değil. Kusurlardan birisi bazı karakterlerin çabuk ve boş yere ölmesi. Bir savaş makinası ve çok iyi bir savaş stratejisti olan karakter sırf hikâyenin gidişatı için öldürüldüğünü çok rahat bir şekilde anlıyorsunuz. Sanki hayatta kalmak gibi bir çabası yokmuş gibi orada öylece dikiliyor. Bir önceki film olsaydı bu karakterin o kadar çabuk düşmeyeceğini biliyorsunuz. Ayrıca bazı tutarsızlıklarda yok değil. Dune evrenin imparatorluğu bir gezegeni fethetmeye, ele geçirmeye gidiyor fakat yanlarında götürdükleri teçhizatlar ve savaş silahları çölde kayarak yürüyen, susuzluktan insan bedeninden sıvı toplayan bir kabileninkine karşı duramıyor… Filmin öenmli bir çoğunluğu bu savaş ile geçtiği için birazcık da olsa sizi filmin gerçekçiliğinden koparıyor.

 

 

Bunun dışında eğer filmi sinemada izlemeyi düşünüyorsanız, kesinlikle IMax te izlemeniz gerek. Filmin muhteşem seslerini ve görüntülerini dev ekranda ve yüksek sesli stereo hoparlörlerde duymanız bu filmden tam anlamıyla keyif alabilmeniz için şart!

 

Böyle yüksek bütçeli bir filmi, politik ajandalar ve diğer gereksiz mesaj içeren saçmalıklar için heba edilmediğini görmek beni Hollywood adına birazda olsa ümitlendirdi. Çünkü yönetmenlerin ve senaristlerin amaçlarının seyirciyi eğlendirmek ve iyi bir hikâye anlatmak olduğunda ne kadar başarılı filmler ortaya koyabildiklerinin kanıtı oldu ve bu son yıllarda nadiren gördüğümüz bir şey.

 

“Yaşasın LİSAN AL GAİB!”


YAZARIN DİĞER YAZILARI