Beşiktaşlılık geçer mi, Abidin?
05.Mayıs.2024 //
Ben kendimi bildim bileli Beşiktaşlıyım. Babam biz küçükken bizi (ablam ve beni) maçlara götürmeye başlamıştı. Çocuk aklımla önceleri sıkılmıştım ancak lise yıllarına geldiğimde bağımlılığa dönüşmüştü. Öyle ki, "Bizimkisi Siyah Beyaz bir Aşk Hikayesi" stadda çaldığında gözlerim doluyor, ellerimizdeki atkıları havaya kaldırdığımızda tüylerim diken diken oluyordu. Kar kış demeden babamla maça gider olmuştum. O yıllardan bana hatıra kalan da sinüzitim var. Zira o soğukta inatla maçlara gidince fena da hastalanmıştım.
Benimkisi futbolculara veya teknik direktöre bir bağlılık değil de Beşiktaş'ın kendisine ve ideolojisine olan inançtı. Şimdilerde çoluk çocuğa karışmış ve hayat koşturmacasının içinde kavrulan birisi olarak eskisi gibi takip edemesem de Beşiktaş denince hala kalbim çarpar. Özeldir yahu işte bu takımını anlamak.
Beşiktaşlılıkta bence fanatiklik yoktur. Anlamak ve inanmak vardır. İnsan inancından da kolay kolay vazgeçmez.
Az önce trendlerde Simge Sağın adında bir şarkıcıyı gördüm. Kendi şarkısı Galatasaraylı bir futbolcunun ağzına pelesenk olunca ünlendi. Artık Beşiktaş fanatiği değilim demiş. İlginç. Hiç Beşiktaşlı olmamış ki dedim kendi içimden. "Sanatçılığım ön plana çıktı" demiş. Halbuki sanatçılık, tüm inandıkları ile ortaya çıkardığı ürünle var olmaz mı? Anladıkların ve inandıklarınla bir bütün değil midir? Bir ürünün tuttu diye, inandıklarından vazgeçersen artık sen o sanatçı mısındır? Ya da bu yaptığın sanat mıdır? Neyse daha derine girip de cevabını bildiğimiz soruları sormayacağım.
Hayata bakış meselesi.
Beşiktaş birşey kaybeder mi? Hayır.
Ancak bu açıklamasıyla bence pek çok şeyi düşündürttü, kendisi. Kayıplar da yaşadığını düşünüyorum.
Ancak ne yalan söyleyeyim, bizim için hayırlısı olmuş. :)