Sosyal medyada çektiği temizlik videolarıyla binlerce kişinin gönlüne taht kuran Cem Özkök, en büyük hayalini Breaking News Turkey'den Elif Tayhan'a anlattı. Özkök, "Ayasofya'nın halılarını foşur foşur yıkamak gibi bir hayalim var. Ayasofya mis gibi lavanta kokmalı, en büyük hayalim de bu" dedi.
Cem Özkök, 'foşur foşur temizlik' akımını başlatan ve günlük rutinleriyle milyonlarca kişinin dikkatini çeken bir isim... Erkenden güne başlayan ve rutinlerini tek tek yapan Cem Özkök, dışarıda da her şeyi yemiyor, beslenmesine dikkat ediyor hatta bir gece önceden beslenme çantasını hazırlıyor. Kendi evini mis gibi yapan Cem Özkök, kendi arkadaşlarının evini de temizliyor. Bununla yetinmeyen Özkök, önemli de bir farkındalık da başlattı. Parkları ve çeşmeleri bile temizleyen Özkök, herkese de örnek oluyor. Beyaz sirke, lavanta yağı ve Arap sabunuyla her yeri foşur foşur temizleyen Özkök, şimdi de Ayasofya Cami'yi temizlemek istiyor.
"NE İZLİYORLARSA BEN OYUM"
Turizm, otelcilik, işletme mezunu olduğunu belirten Özkök, "Marka danışmanlığı yaptım, bir gazetede köşe yazarlığı yaptım. Kendimi geliştirerek iyileşme yolculuğum diye bir serüven başladı, bu serüvende 40 kilo verdim. Bu kiloyu verişimle birlikte fonksiyonel hayatı benimsedim, bunu yaparken de takipçilerimle paylaştım. Bunları paylaşırken de büyüdüm ardından da bu temizlik rutinlerimi, hayat rutinlerimi paylaştım. Bunları paylaştıkça gördüğüm ilgi ve alakayla bugünlere kadar geldik. Plansız başlamıştım, bu kadar büyüyeceğini hayal bile edemezdim. Kendim olduğum için 7'den 70'e herkese hitap edebildim. Çünkü ne izliyorlarsa ben oyum, bir farklılık yok. Gerçek bir enerji olduğu için karşı tarafa da yansıyor. Bu fenomenler olsun ya da normal hayat olsun kötü bir dönemdeyiz ve kimseye güven kalmadı. Ben de her halimi en samimi şekilde paylaştığım için artık insanlar ne doğru ne değil bunu ayırtedebiliyor. Rol yaptığın an insanlar anlıyor" diye konuştu.
"BEYEFENDİLER BAZEN SİTEM EDİYOR"
"Bugün hiçbir şey yapmayacağım" dediği bir gününün olmadığını ifade eden Özkök, "Böyle olduğu zaman ben mutsuz oluyorum. Bu bir bağımlık veya hastalık değil... Ben iyi olursam varım ve paylaşımlarım var. O rutinlerin bana kattığı çok şey var. Sıkıntım bile olsa beni hayata bağlıyor, güne daha iyi başlamamı sağlıyor. Kendimi çok daha iyi hissediyorum. Ben nerdeysem rutinlerim de orada, tatile gitmeden önce evde her şeyi hazırlarım, götürürüm. Beslenmeme her yerde dikkat ederim. 'Eşlerimize kötü örnek oluyorsunuz, kavga sebebi' gibi yorumlar alıyorum. Beyefendiler bana 'ne olur eşimi engelle, evde sürekli kavga ediyoruz. Bak elin adamı nasıl temizlik yapıyor, sen ancak dağıtıyorsun' gibi geri dönüşler de alıyorum" ifadelerini kullandı.
"ÇEŞMEYİ TEMİZLEDİM VE ÇOK SES GETİRDİ"
Mutlaka kullandığı ve memnun kaldığı ürünleri takipçilerine önerdiğini vurgulayan Özkök, "Reklam olan şeyler de zaten kendi kullandığım ürünler oluyor. Ben gerçek bir kullanıcı olarak ürünleri paylaşıyorum. Kendi evimi temizledikten sonra arkadaşlarımın evin temizledim, çeşme ve camileri temizlemeye başladım. Aslında böyle bir yol aldı, bu benim planlarımda olan bir şey değildi. Gerçekten ben olduğum için böyle devam etti. Bir gün arkadaşlarımla Urla'da otururken, arkamda bir çeşme gördüm. Yosun tutmuş ve çok pisti, halkın geçtiği ortak bir yerdeydi... Kafedeki kız 'şuraya bak çok pis, keşke bir elin değse pırıl pırıl olsa' dedi. 'Tamam, kova ve fırçamı ver' dedim. O çeşmeyi temizledim ve paylaştım. Bu baya ses getirdi. Daha sonra 'burdaki park çok kirli' gibi mesajlar gelmeye başladı. Ben bunu bir farkındalık projesine çevirdim. Çok ses getirdikçe herkes çevresini temizler oldu. Bu böyle devam etti, bir akım haline geldi" dedi.
"KIZ KULESİ DE OLABİLİR"
Temizlemeyi hayal ettiği çok yerin olduğunu anlatan Özkök, "Ortak alanlar olduğu için izinler gerekiyor. Çünkü çoğu tarihi yerler oluyor. Ben zaten kimsayal kullanmıyorum, zarar verme söz konusu değil ama yine de dikkatli adım atmak gerekiyor. Ayasofya'nın halılarını foşur foşur yıkamak gibi bir hayalim var. Türkiye'deki kültür varlıklarına kesinlikle dokunmak istiyorum. Onaylar ve izinler var, bunları alırsak temizlemek istiyorum. Yine Kız Kulesi olabilir. Aklımda çok yer ama ilk önce Ayasofya Cami'nin halılarını yıkamak istiyorum. Çok fazla turist alan da bir camimiz. Mis gibi lavanta koksun istiyorum. Ayasofya mis gibi lavanta kokmalı, en büyük hayalim de budur" şeklinde konuştu.
"HER GÜN BESLENME ÇANTASI HAZIRLARIM"
Olmazsa olmaz tükettiği besinler hakkında da bilgi veren Özkök, "Benim bir toz karışımım var. Suyla karıştığım bir takviyedir. Süper besin olarak geçiyor ve dünyada da çok tercih ediliyor. Türkiye'de bunlarla yeni yeni tanışmaya başladı. Bunda payım da biraz fazla. Ben paketleri gıdaları reddediyorum ama 'bu da paketli Cem bey' diyorlar. Burada içerik önemli, katkı maddesi yok, koruyucu yok. Alternatif tıpta sıkça kullanılan şeylerdir. Yumurta her gün tüketiyorum, yeşillik mutlaka her öğünümde olur. Aktif olarak spor yapıyorum. Siyah pirinç ya da basmati pirinç kullanıyorum. Tatillerde bile yanıma taşırım. Normal beyaz pirinçten uzak durmaya çalışıyorum. Mutlaka çantamda bir bar taşırım. Her gün beslenme çantası hazırlarım" şeklinde konuştu.
"DURUM KÖTÜYE GİDİYOR"
Obezitenin çağın sorunu olduğunu belirten Özkök, "Çevreme bakıyorum çocuklar, gençler herkes kilolu, herkesin kendi hayatı ama önemli olan sağlık. Özellikle gençlerin kilolu olduğunu görünce çok üzülüyorum. Yolun en başında hayatına kilolu başlıyorsun. Bunu tecrübe ettiğim için söylüyorum. Annem çok sağlıklı beslenen biridir, onunla oturken hiç kilolu biri değildim. Ayrı eve çıktım, yaşam şartları değişti ve kilo aldım. Hayatın belirli dönemlerinde bu olabilir ama bu bir tercihtir. Tercihini bu yönde kullanan insanların hepsi obeziteye doğru gidiyor. 'Artık ben kilo aldım' diyerek hiçbir mücadele de vermiyor. Eskiden de herkes çok ekmek yiyordu ama o zamanlar genetiği bozuk değildi. Tahılın genetiği bozuldu o yüzden kilo alınıyor. Şeker bağımlılık yapıyor. Bu durum çok kötüye gidiyor. Bizler gibi insanlar bu durumları aktarmalıdır. Ürünlerin içeriğini okumamız lazım" ifadelerini kullandı.
"BEYAZ SİRKE, LAVANTA YAĞI VE ARAP SABUNU KULLANIRIM"
Özkök, "Benim hayat felsefem 'her şey yerinde güzel' şeklindedir. Mesela Diyarbakır'a gittim oarada kebap, tatlı yedim. İyi ki yedim, hiç pişman değilim. Ancak İstanbul sınırlarına girince bu durum değişiyor. 'Şuradan bir baklava yiyeyim' demiyorum, hiç canım çekmiyor. Sağlıklı bir bünyenin canı hiçbir şey çekmez. Önceki hayatımda çikolata yemediğim zaman ellerim titrerdi. Çünkü hastaydım, değerlerim düşüktü ve tatlısız yapamazdım. Şu an aklıma bile gelmiyor. Evde temizlik yaparken asla kimyasal ürün kullanmıyorum. Beyaz sirke, lavanta yağı ve Arap sabunu kullanıyorum. Doğal kullandığım markalar da var" dedi.