Dünya'nın en az nüfusa sahip kıtası... Ancak İskoç besteci Michael Begg için Antarktika'da geçirdiği birkaç hafta hiç de sessiz değildi.
BBC Türkçe'de yer alan habere göre, "Antarktika genellikle en sessiz kıta olarak adlandırılır, ancak aslında sesle doludur" diyen İskoçyalı Begg şöyle anlatıyor: "Rüzgar asla dinmez ve yaban hayatı çok fazla. Okyanustaysanız balinalara hep yakınsınız ve seslerini her zaman duyarsınız. Kıyıya çıktığınızda foklar ve penguenler her yerde çığlık atıyor".
Kraliyet Donanması'nın HMS Protector gemisinde yaklaşık üç ay geçiren Michael'ın yolculuğu, ona hem bir albüm hem de bir film için malzeme sağladı. Gezisi sırasında buzulların parçalanmasından penguen kolonisine kadar pek çok şey gören 58 yaşındaki sanatçı, bu sesleri kendi müziğiyle harmanladı. Eylül ayı sonunda çıkacak Out of Whose Womb Comes The Ice adlı albüm böyle ortaya çıktı.
"Çoğunlukla aydınlıktı, bu yüzden sıra dışı manzaralar, sesler ve renkler neredeyse 24 saat aralıksız devam etti. Soğuğu, buzu ve beyazı bekliyordum ama gezegendeki değişimler sırasında ortaya çıkan renk paletini beklemiyordum. "Limon şerbeti sarısı gün batımları ve mor renkli sular vardı. Çok az şey tanıdıktı, bu yüzden sadece olduğu gibi kabul etmek zorundaydınız.”
Michael müzikal deneyleri seviyor. Çalışmalarında doğayı ve bilimi kullanıyor. Kraliyet donanması ile bir geziye çıkmayı önerdiklerinde bu fırsatı hemen değerlendirdi. "Çok sert koşulları olan ve uzun süre hayatta kalamayacağınız bir yere gidiyordum. "Bu yüzden denizcilere beni küçük bir sandala bindirip bir adaya götürüp orada bir gün bırakıp bırakamayacaklarını sorduğumda, 'eğer istediğin buysa seni elimizden geldiğince hazırlamamız gerekecek' dediler. "Bu sıra dışı yerlerde kendi başıma kalacaktım.” Sonuçlar beklenenden daha ilham verici oldu.
Suyun giderek ısındığı ve buzulların aşındığı görüntüler, iklim değişikliğini aktarmayı umuyor. "Orada bir kırılganlık var. Tek yapmam gereken mikrofonu ona doğrultmaktı ve çatlamaya, zayıflamaya başlayan bu büyük, hüzünlü buz kütlesi karşınızdaydı.” Michael, "insanlara çok sert mesaj veren bir iklim sanatçısı olmak" istemediğini söylüyor ve bunun yerine insanların onun çalışmalarıyla "kendi yollarını bulmalarını" umuyor. Yaşadığı bazı deneyimler, zaten kendini anlatıyor.