Sosyal medyada yaptığı ekonomi yorumları ile geniş kitlelerin dikkatini çekmeyi sürdüren ünlü ekonomist Meriç Köyatası, yayınladığı videosunda dolar kuru ile ilgili çarpıcı analizlerini paylaşırken dikkat çeken ifadeler kullandı.
Sosyal medyada yaptığı ekonomi yorumları ile geniş kitlelerin dikkatini çekmeyi sürdüren ünlü ekonomist Meriç Köyatası, yayınladığı videosunda dolar kuru ile ilgili çarpıcı analizlerini paylaşırken dikkat çeken ifadeler kullandı. Son dönemde yayınladığı videolarla geniş kitlelerin dikkatini çekmeyi sürdüren ünlü ekonomist Meriç Köyatası, yayınladığı videosunda dolar kuru ile ilgili çarpıcı analizlerini paylaşırken dikkat çeken ifadeler kullandı.
Köyatası yaptığı açıklamada “Türkiye ekonomisi enflasyon, devalüasyon sarmalına girdi, o yüzden bu ülkede dolar da düşmez, enflasyon da düşmez.” İfadelerini kullanırken doların Türkiye’de neden düşemeyeceğini ayrıntıları ile açıkladı.
Dolar neden düşmez?
Meriç Köyatası yaptığı açıklamada doların neden düşmeyeceği ile ilgili şu ifadeleri kullandı:
Merkez Bankası arka kapı satışı yapıyor. KKM gibi gizli faiz ödemeleri var. Merkez Bankası sopa gösteriyor ama düşer gibi oluyor yeniden yükseliyor. 128 milyar dolar sattı düşüremedi.
Döviz talebi her zaman döviz arzını geçiyor.Yani tükettiğimiz kadar döviz üretemiyoruz. Dış borcumuz şişiyor.
Yapışkan hale gelen enflasyon dövizi yukarı ittiriyor. Dolar talebini canlı tutan nedenlere göz atalım.
Neden döviz talebi sürekli artıyor?
Meriç Köyatası yaptığı açıklamada bu konuya dair şu ifadeleri kullandı:
Hükümet uyguladığı hatalı politikalar nedeniyle ülkeyi tam anlamıyla bir dışborçkolik bir ülke haline getirdi. 450 milyar dolarlık dış borç taksit ve faizlerini ödemek her yıl ekstra döviz talebi olacak. İşin kötüsü ödedikçe borçlarımız azalmıyor aksine artıyor.
Türkiye hatalı kur ve faiz politikaları nedeniyle hükümetin ilk yıllarında tarımda ve sanayide rekabet gücünü kaybetti. Tarımda ve özellikle sanayideki ara girdilerde üretim yerine ithalat yapıyoruz. Hadi deyince içeride üretim artmaz. Plan lazım teşvik lazım.
Rekabet gücü kaybolmuş dış borç kolik yapı nedeniyle ekonomimiz büyüdükçe, zenginleşmek ve borcumuzu kapatmak yerine aksine daha da fakirleşiyoruz, dış borcumuz artıyor. Dış dünyaya faiz ödüyoruz, servet transfer ediyoruz.
İhraç ettiğimiz ürünler için yurt dışında katı bir talep yok. Örneğin fiyatlar artarsa ihraç mallarımıza talep düşüyor. Buna karşılık ithal mallarında talep esnekliği yok. Enerji ve hammaddeleri bir çok ara girdiyi fiyatı ne olursa olsun ithal etmek zorunda kalıyoruz.
Bu bozukluk dış ticaret hadlerinin aleyhimize gelişmesine neden oluyor. İhraç malları fiyatları düşerken ya da aynı kalırken her sene ithal ettiğimiz malların fiyatları artıyor. Bu da döviz açığımızı yükseltiyor. Buna dış ticaret yolu ile sömürülen ekonomi modeli diyoruz.
Türk lirasının değerini düşürelim, ithalatımız azalır, ihracatımız artar dedik. Tam tersi oldu. Örneğin geçen sene Ocak Mayıs arasında dolar 7.5 lira seviyesindeydi. Bu sene 15 lira seviyesine geldi. Doların değeri iki kat arttı ama ihracat yüzde 19, ithalat yüzde 40. Dış ticaret açığı 136 arttı.
Yapısal sorunlar nedeniyle döviz fiyatının ithalat ve ihracat üstüne etkisi beklendiği kadar önemli değil. Başı boş kur ve düşük faizle, teşvik politikası olmaz. İhracatı ve ithal ikamesi sanayileri destekleyen planlı kalkınma anlayışına dayalı teşvik politikaları lazım.
Yerli ve yabancı sermaye yatırımlarını yurtdışına kaydırıyor. Türkiye’deki yastık altı ile yurt dışına giden yerli sermaye 500 milyar dolar. Dış borç ödemeleri ve cari açığın karşılanması için doğan döviz talebine ek olarak hatalı faiz politikası nedeniyle yurt içinde tasarruf amaçlı olarak da dolar talebi oluşuyor. Bütün bunların neden olduğu talep baskısıyla döviz fiyatlarının düşmesi mümkün değil. Üstüne bir de enflasyon ekleniyor. Türkiye döviz kuru ve enflasyon sarmalına giriyor. Kur artıyor, artışının üçte biri kadar enflasyon artıyor. Enflasyon artıyor enflasyon artışı kadar kur artıyor. Bu kısır döngü devam ediyor.