Lidya Krallığı Nasıl Yıkıldı? Lidya Krallığı Parayı Nasıl Buldu? İşte Detaylar!

Lidya krallığı parayı nasıl buldu? Lidya krallığı nasıl yıkıldı? Tarihte parayı bulan uygarlık olarak bilinen Lidya krallığı ile ilgili bilgiler sosyal medyada ve internette kullanıcılar tarafından sıklıkla merak edilmektektedir. Peki Lidya krallığı parayı nasıl buldu? Lidya krallığı nasıl yıkıldı? Cevaplar haberimizde..

 

Lidya krallığı parayı nasıl buldu? Lidya krallığı nasıl yıkıldı? Tarihte parayı bulan uygarlık olarak bilinen Lidya krallığı ile ilgili bilgiler sosyal medyada ve internette kullanıcılar tarafından sıklıkla merak edilmektektedir. Peki Lidya krallığı parayı nasıl buldu? Lidya krallığı nasıl yıkıldı? Cevaplar haberimizde..

 

lidya kralligi parayi nasil buldu lidya kralligi nasil yikildi

 

Lidya krallığı parayı nasıl buldu? Lidya krallığı nasıl yıkıldı? 

 

Twitter'da Ekonomi Dünyası isimli sayfanın yaptığı paylaşımda Lidya krallığı ile ilgili bilinmeyenler şu şekilde anlatıldı: 

 

 

Üzerinde bulunduğumuz Anadolu toprakları günümüzden 2500 yıl önce dünyanın gelmiş geçmiş en zengin devletlerinden birine ev sahipliği yapıyordu. Bu devlet Lidya Krallığı'ydı. Zenginliğinin sebebiyse, parayı bulan ve kullanan ilk uygarlık olmasında saklıdır ancak paranın her derde deva olmadığını, onlarda kısa zamanda anlayacaktı. Nitekim parayı bulan Lidyalılar en güçlü ve en zengin oldukları dönemde yine para yüzünden yıkılacaktı işte Lidya Krallığı'nın ilginç yıkılma hikayesi...

 

Lidya Krallığı'nın başkenti Sardis bugün Manisa'nın Salihli ilçesindeki Sart kasabasının bulunduğu yerdi. Sardis devasa antik yapıların bulunduğu dönemin en güzide şehirlerinden birisiydi. Ege Denizi'ndeki ticaret limanlarına hakim olmaları ayrıca doğuyla batıyı birbirine bağlayan ticaret yollarını ellerinde tutmalarından ötürü Lidya zaten varlıklı bir uygarlıktı. Bunlardan başka en önemli kaynağıysa bölgedeki altın madenleriydi. Bozdağ'dan başlayıp Başkent Sardis'e kadar gelen Paktolos Irmağı altın kaynıyordu. Bu sebeplerden ötürü Lidyalılar ekonomik sıkıntılarla boğuşmadan mutlu bir hayat sürüyorlardı ancak bu kadar bolluk ve bereket Lidya'da ilginç bir sorun meydana getirmişti neredeyse tüm Lidya halkı zengin olduğu için kimse asker olup savaşlarda ölmek istemiyordu. Lidya Kralları da buna enteresan bir çözüm buldu, çevresindeki komşu devletlerden özellikle de diğer Yunan krallıklarından paralı asker kiralamaya başladılar lakin o tarihlerde para henüz keşfedilmemişti.

 

Paranın nasıl bulunduğu kesin olarak bilinmese de bu kiralık askerlerin paranın buluşuna vesile olduğunu iddia eden bir teori bulunmaktadır. Ücretli askerlere hizmetleri karşılığında altından yapılma kolye, bileklik gibi yanlarında rahatça taşıyabilecekleri eşyalar veriliyordu fakat bu eşyaların bir standardı yoktu, yani bir askere daha uzun kolye verilirken diğerine üzerinde daha az altın bulunduran kısa bir kolye veya bileklik verilebiliyordu, bu da askerler arasında zamanla huzursuzluk çıkarmaya başlamıştı. Bu sorunu çözen isimse Lidya Kralı Alyattis oldu. Alyattis çıkardığı bir kanunla her askere eşit olması için 168 buğday tanesi ağırlığında üzerinde simgesi olan aslan başlı yuvarlak altınlar vereceğini söyledi.

 

Ne de olsa altın her uygarlıkta ve her zaman geçerliliği olan değerli bir madendi. Bu yuvarlık altınlara da sikke denildi ve Lidya Krallığı tarihteki ilk darphaneyi kurarak para basmaya başladı. Kiralık askerlerin bu sikkelerle alışveriş yapması ve bu sistemin takas yöntemine göre çok daha kullanışlı olması nedeniyle para önce tüm Lidya'ya, daha sonra Anadolu'ya oradan da bütün dünyaya yayıldı. MÖ 560 yılında Alyattis'in ölümünden sonra yerine oğlu Kroisos geçti, bu isim tüm dünyada zenginliğiyle tanınan Karun'dan başkası değildi. Kroisos döneminde de Paktolos Irmağı'ndan çıkan altınlarla darphane hiç durmadan para basmaya devam etti. Öyle ki Lidya Krallığı, Yunan devletlerine borç veren bölgenin süper ekonomik gücü haline gelmişti. Tam da bu dönemde Anadolu'nun doğu tarafına sahip olan Med İmparatorluğu Pers Hükümdarı Büyük Kiros tarafından yıkıldı. Bu şu açıdan önemliydi ki, Lidya ve Med krallığı arasında önceki yıllarda Kızılırmak sınır olarak belirlenmiş ve bir barış antlaşması yapılmıştı, şimdiyse Perslerin bu anlaşmaya uyup uymayacağı belirsizdi. Lidya Kralı Kroisos servetine ve paralı askerlerine güvenerek bu karışıklığın ülkesini doğuya doğru genişletmek için bir fırsat olabileceğini düşündü ancak harekete geçmeden önce Delfi'de ki Apollon Tapınağı'na bir elçi gönderdi ve Perslere karşı bir savaşa girerse sonucunun ne olacağını sordu.

 

Bu tapınakta görevli Bita isimli bir kahin Perslerle savaşırsanız büyük bir imparatorluk yıkılacak diye cevap verdi. Kroisos yıkılacak olan imparatorluğun Persler olduğunu düşünerek bu cevaba çok sevindi önce kahini mükafatlandırmak için Apollon Tapınağı'na 250 kilogram ağırlığında altından bir aslan heykeli gönderdi sonraysa neredeyse tamamı paralı askerlerden oluşan ordusuyla, Kızılırmak'a geçti ve Perslerin bugünkü Kapadokya civarında bulunan Pteria şehrine saldırdı, şehir kısa zamanda düştü ve askerler tarafından yağmalandı. Kroisos, Pers ordusunun geleceğini tahmin ettiği için daha ileri gitmeyerek burada ordusuyla beklemeye koyuldu. Bir süre sonra ufukta Pers ordusu görünmeye başlamıştı. MÖ 547 yılında gerçekleşen ve tarihe Pteria Muharebesi olarak geçen savaşta iki tarafta çok ağır kayıplar verdi.

 

Öyle ki savaşın ilk günü gündoğumundan hava kararana kadar savaşılmış ancak kazanan çıkmamış, akşam olunca iki ordu da saflarına geri çekilmişti. Ertesi sabah Perslerin saldırmadığını gören Lidya Kralı Kroisos ordusunun sayıca az olduğunu düşünerek başkente dönme kararı aldı. Kroisos, Perslerin de çok adam kaybettiği için geri çekileceğini ve savaşın şimdilik bittiğini düşünüyordu, üstelik bundan o kadar emindi ki başkent Sardis'e çekilirken kış yaklaştığı için paralı askerlerinin bir bölümünü dağıtarak evlerine gönderdi ancak Büyük Kiros ağır kayıpları olmasına rağmen risk alarak Lidya kralını takibe başlayacaktı. Kroisos ancak Sardis'e girdiğinde Perslerin peşinden geldiğini öğrendi ve hatalarına bir yenisini daha ekleyerek, şehrin kalın surları arkasında savunma yapmak yerine eksik olan ordusuyla dışarı çıktı ve Persleri meydan muharebesinde karşıladı. Persler ilk savaştan ders çıkarmıştı, Lidyalıların ağır süvarileri ilk çarpışmada Persleri en çok zorlayan silah olmuştu bunun için yükleri taşıyan develeri kullanmaya karar verdiler çünkü atlar develerden ürküyorlardı.

 

 

Bu nedenle Pers süvarileri atlarından inip develere bindiler. Thymbra Savaşı başladığında Perslerin planı tutmuştu, Kroisos'un atlıları develerden ürkerek saf dışı kalmış bazıları geri çekilmiş bazıları da atlardan inerek piyade olarak savaşmışlardı, ayrıca kanatları koruyan atlılar olmayınca Persler, Lidya merkez hattında bulunan Mısırlı paralı askerlerin etrafını tamamen sarmıştı. En güçlü silahı olan atlılardan mahrum kalan Kroisos, Mısırlı paralı askerleri ölüme terk ederek kalan ordusuyla şehre geri çekilme emri verdi. Pers Kralı Büyük Kiros, savaş alanında yalnız kalan ve etrafı sarılan Mısırlı askerlere burada ölmektense ücretinizi ben ödeyeyim benim için savaşın dedi. Elbette Mısırlı askerler de bu teklifi hemen kabul etti ve saf değiştirerek Perslerle beraber Sardis şehrini kuşatmaya gittiler.

 

lidya kralligi parayi nasil buldu lidya kralligi nasil yikildi

 

 

Kroisos'un elinde kalan bir avuç paralı asker de, şehrin düşeceğinden emin oldukları için para yerine canlarını seçerek bir bir firar etmeye başlamıştı. Nitekim savunmasız kalan Sardis şehir 14 günlük kuşatmanın ardından düştü ve Lidya Krallığı tarih sahnesinden silindi. Daha sonraları bir Pers vilayeti olarak yönetilen bu bölgeden Pers kayıtlarına göre 50 bin ton gümüş ve 33 bin ton altın götürülmüştür. Bugün Türkiye, Lidyalıların bize bıraktıkları miras olan Tümülüs Mezarlarına ev sahipliği yapıyor. Sardis Antik Kenti yakınlarında bulunan bu küçük tepelerin hepsi Lidya krallarının ve soyluların mezarları Bintepeler adı verilen bu bölgede 149 adet Tümülüs mezarı bulunmaktaydı ancak maalesef bunlardan 34 tanesi tarım faaliyetleri için düzlenerek yok edilmiştir.

 

Bu kum tepelerinin içinde bulunan mezar odalarıysa acınacak halde, maalesef ki burada bulunan tüm mezarlar defineciler tarafından soyulmuştur. Sahipsiz kalan Lidya mezarları her geçen gün defineciler tarafından talan edilmeye devam ediyor hatta tarihe saygısı olmayan bazı arsızlar. 2500 yıllık mezarları kepçe gibi iş makineleriyle tahrip edip altın arıyorlar.