Japonya’da kutsal Yamagata dağlarının derinliklerinde koyu kahverengi deri eski bir Japon rahibinin kafatasını kaplıyor. Halka göre, o iyi giyimli bir mumya. Ama Budistler’e göre ise derin bir meditasyona dalmış olan yarı ölü yarı diri bir din adamı.
Fenoreporter - Dış Haberler Servisi
Japonya’da “Sokushinbutsu” diye tanımlanan bu rahiplerin hayat ve ölüm kavramlarının ötesine geçmiş, derin bir meditasyon aşamasına ulaşmış yaşayan Budalar olduğuna inanılıyor. Bu yarı ölü yarı diri Budalar’ın ilkinin adı Kukai. 1683 yılından beri Köya tepesinde derin bir meditasyon halinde.
Kendi kendini mumyalama karmaşıklığı nedeniyle günümüze pek ulaşamadı ama Japon araştırmacılar bu mumyalardan 21’ine ulaştılar. Kendi kendini mumyalama gerçekte bu rahiplerin hayatlarının son aşaması anlamına geliyor. Bu gelenek “Shugendo” diye bilinen bir mezheple başladı. O mezhep de ilhamını çok çok daha eski ritüellerden, şamanizmden ve dağdaki inanç sistemlerinden alıyordu.
Japon dinleri uzmanı Caleb Carter, Budist rahiplerin güçlerini “Buz gibi şelalelerin altında arınarak, çok sıkı bir perhiz uygulayarak ve uzun tecrit, yani tek başına tefekkür sürecine girerek elde ettiklerini söylüyor. Bir rahibin “Sokushinbatsu” seviyesine ulaşması, yani hayat ve ölüm kavramlarının ötesine geçmesi kolay değildi. Son derece dindar bir hayat geçirdikten sonra kutsal dağlarda inzivaya çekiliyordu.
Dağa çekilince ağaç kabuklarından, çam kozalaklarından, tohumlardan, kestanelerden, hatta bazen onları bulamazsa sadece taşlardan oluşan bir beslenme rejimi uygulamaya başlıyordu. Bu rejimin en az bin gün, hatta daha fazla sürmesi gerekiyordu. Ondan sonra rahipler kendi kazdıkları mezarlarında kendilerini gömüyorlar ve son nefeslerini verinceye kadar dua ediyorlardı. Araştırmalar bu rahiplerden bazılarının toprak altında 3 yıl bekletildiklerini, sonra yeryüzüne çıkarıldıklarını ve kurumaya bırakıldıklarını ortaya koyuyor.
Bu sürecin çok acılı ve uzun olduğu kesin. Tanınmış en ünlü “Sokushinbutsu” olan 1829’da ölmüş olan “Tetsumonkai”, ülkede çok ciddi bir göz hastalığı yayılınca bir gözünü oyup ilahlara sundu. Hayatının geri kalan günlerinde de sürekli oruç tutup meditasyon yaptı ve sonunda Buda ailesinin br parçası oldu.