Kadınlar Günü Aslında Ne?

1911 Yılından Beri Tüm Dünyada 8 Mart Günü Kadınlar Günü Olarak Kutlanıyor, Peki Neden? İşte Detaylar…

 

Tarihi 1800’lü yıllara dayanan Dünya Kadınlar Günü, bir tekstil fabrikasında çıkan acı olayla başladı. ABD’nin New York kentinde çalışan 40 bin kadın işçinin daha iyi çalışma koşulları istemiyle çalıştıkları fabrikada greve başlaması nedeniyle polisin orantısız güç kullanarak işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya zorla kapatılarak kilitlenmesi, fabrikada çıkan yangın sonucu 129 kadın işçinin yanarak can vermesi olayıdır. Ölen işçilerin cenaze törenine 100 bini aşkın kişinin katıldığı biliniyor. Bu insani hak protestosu ancak 53 yıl sonra resmiyet kazanabildi.

 

 

Alman Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, ölen ABD'li kadın işçilerin anısına 8 Mart'ın "Dünya Kadınlar Günü" olarak anılmasını önerdi. Oy birliğiyle kabul edilen ilk anma 1911 yılında gerçekleşti.

 

1921'de Üçüncü Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda günün adı "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" olarak değiştirildi.

 

Savaş yıllarında bazı ülkeler, Kadınlar Günü kutlamalarına yasaklar getirdi. Kadınlar 1960’lı yılların sonunda 8 Mart’ı yeniden anmaya başladı.

 

Birlemiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977'de, 8 Mart tarihinin "Dünya Kadınlar Günü" olarak anılmasını kabul etti. 8 Mart böylece dünya genelinde resmiyet kazandı.

 

Türkiye’de 8 Mart 

 

 

Türkiye'de 1921'de kız kardeş Rahime Selimova ve Cemile Nuşirvanova'nın girişimiyle ilk kez kutlandı. 

 

1975'e kadar olan 54 yıllık süreçte kutlanmasına izin verilmedi. 

 

1975'te 'Birleşmiş Milletler Kadın On Yılı' ilan edildi. Türkiye, Birleşmiş Milletler üyesi olduğu için 1975'te düzenlenen 'Kadın Yılı Kongresi' ile Dünya Kadınlar Günü kutlaması yeniden gündem oldu.

 

12 Eylül 1980 Darbesi'nden sonra askeri yönetim 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlamalarına yasak getirdi. 1984'te yeniden demokrasiye geçişle birlikte 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlanmaya başlandı.

 

 

Neden Mor Renk?

 

 

Mor rengin kadınlar tarafından sahiplenilmesi psikanaliz Ingrid Riedel ve renk psikoloji uzmanı Harald Braem’e göre şöyle,

 

İnsan psikolojisinin ve bilinçaltının derinliklerinde ”Hermafrodit” simgesi yatmaktadır. Hermafrodit simgesi Yunan mitolojisinde hem kadın hem de erkekten iz taşıyan iki cinsiyetide temsil eden insandır. Hırçın erkeğin rengi kırmızı ve uysal kadının rengi mavi birleşimnden ortaya çıkan bu renk aslında ”zıtlıkların tek bedende birleşme noktasını simgelemektedir”

 

Renk psikoloji uzmanı Harald Braem’e göre ise; erkeksi kırmızı ile kadınsı mavinin karışımı, kadın hareketleri açısından aynı zamanda hakların eşitliğini simgelemektedir.