I. Dünya Savaşı sırasından esir düşen on binlerce Mehmetçik, Mısır'dan Malta'ya, Rusya'dan Birmanya'ya kadar çok geniş bir coğrafyadaki kamplarda esaret hayatı yaşadı.
Hibya Haber Ajansı'ndan Mehmet Bayer'in haberine göre; Esirler içerisinde pek çoğu anı ve günlük tutmayıp, sessizliği tercih ederken, yaşadıklarını kaleme alanlar ise doğrudan ifade etmeseler de esir düşmekten dolayı utanç duydukları izlenimi verdi. Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Araştırma Görevlisi Dr. Rıza Özbölük, ''Esaret ve utanç: Birinci Dünya Savaşı'nda esir düşen Türk askerlerinin anı ve günlükleri üzerine bir değerlendirme'' adlı makalesine ilişkin HİBYA muhabirine yaptığı açıklamada, kamplarda uzun yıllar esir tutulan Türk askerlerinin vatanlarına dönüşlerinin 1922 yılına kadar sürdüğüne işaret etti.
Özbölük, esaretin, binlerce askerin hayat çizgisinde olağanüstü bir tecrübe yaşattığını, fakat birbirinin aynısı olan günlerin bu tecrübeyi kayda geçirme ihtiyacını törpülediğini, dar alanlarda, yıllar boyunca devam eden monoton kamp hayatının, kayda geçirmeye değecek olayların azlığının not tutmayı gereksiz hale getirdiğini, bu durumun savaştan yıllar sonra anıları yazma işini de olumsuz etkilediğini, bugün eldeki günlüklerde esirlerin, kamp sürecine denk gelen günlerde sürekli hava durumundan bahsetmelerinin, kamplara getirilen gazete haberlerinden bir kısmını eklemelerinin ve gördükleri rüyaları anlatmalarının, o günlerde yazmaya değecek somut bir şey bulamadıklarının ifadesi olduğunu aktardı.