Kırmızı Oda, Camdaki Kız, İstanbullu Gelin, Doğduğun Ev Kaderindir gibi dizilerin yaratıcılarından ünlü psikolog ve yazar Gülseren Budayıcıoğlu TRT2'de yayınlanan Film Gibi Hayatlar programına katılırken, Kırmızı Oda dizisiyle ilgili yaptığı itirafla sosyal medyada gündem oldu.
Kırmızı Oda, Camdaki Kız, İstanbullu Gelin, Doğduğun Ev Kaderindir gibi dizilerin yaratıcılarından ünlü psikolog ve yazar Gülseren Budayıcıoğlu TRT2'de yayınlanan Film Gibi Hayatlar programına katılırken, Kırmızı Oda dizisiyle ilgili yaptığı itirafla sosyal medyada gündem oldu. Son dönemde yaptığı açıklamalarla geniş kitlelerin dikkatini çekmeyi sürdüren ünlü psikolog ve yazar Gülseren Budayıcıoğlu TRT2'de yayınlanan Film Gibi Hayatlar programına katılırken, Kırmızı Oda dizisiyle ilgili yaptığı itirafla sosyal medyada gündem oldu.
Gülseren Budayıcıoğlu'nun 'Kırmızı Oda' itirafı şaşırttı Psikiyatrist ve yazar Gülseren Budayıcıoğlu, Hülya Koçyiğit'in TRT 2 ekranlarında yayınlanan “Film Gibi Hayatlar” adlı programına konuk oldu. Budayıcıoğlu, 'Kırmızı Oda' itirafıyla şaşırttı. Hülya Koçyiğit, TRT 2 ekranlarında yayınlanan “Film Gibi Hayatlar” programında konuklarını ağırlamaya devam ediyor. Programın, Anneler Günü özel konuğu; şimdilerde kitaplarından uyarlanan dizilerle gündemden düşmeyen psikiyatr, yazar Gülseren Budayıcıoğlu oldu. Üç yıl önce annesini kaybeden Gülseren Budayıcıoğlu, Anneler Günü ile ilgili duygularını paylaştı. Ünlü psikiyatr ve yazar, ‘’Anneyle, uzun süre birlikte yaşayabilmiş olmayı çok büyük şans olarak kabul ediyorum" dedi ve ekledi: "Annemi kaybettikten sonra şöyle hissettim. Annem var olduğu sürece ölüm sanki bizden uzaktı. Ne zaman annem gitti bir şeyleri de aldı götürdü. Bir de ben anneliğin bizim hayatımızda çok önemli olduğuna inanıyorum. Bizim hayatımızda, her şeyimizde, kaderimizde, karakterimizin oluşmasında, nasıl bir hayat yaşayacağımızda. Her şeye sahip olabiliriz. Ama somut bir şeylere sahip olmak, insanları geçici olarak sevindirebilir, mutlu edebilir ama hayatı keyifle, huzurla yaşayabilmek içini derine giden köklerimizde zamanında iyi beslenmiş olmamız gerekiyor ve bu beslenmede öncelikle anneler yoluyla bize geliyor. İyi bir anne, bir çocuk için daha sonra da bir yetişkin için en büyük şans.”
Bana kalsa 100 bin kitap yazarım!
Çocukluğunda ne bulursa okumak istediğini söyleyen Budayıcıoğlu ‘’Hayatı okuyarak tanımaya çalışanlardanım ben. Annem bizi kolay kolay dışarı bırakmazdı. Otoriter bir kadındı. Ben de hayatı çok merak ederdim. Onları hep kitaplarda arardım. Ama hala çocukluğum burnumda tüter. Çok güzeldi’’ dedi. Budayıcıoğlu, eşini kaybettikten sonra bir şeylere tutunma gereğini hissettiğini ve yazmanın kendisine arkadaş olduğunu söyleyerek, anlatmak istediği çok hikaye olduğunu ifade etti.
Budayıcıoğlu ‘’Yazdığım her şeye hep dua ederdim. Psikiyatrist olmasaydım bu kadar çok insanı dinlemeseydim, bu hayatla ilgili, bu hayatın sırlarını öğrenmeseydim bu yazdıklarımı ben de bilmiyor olacaktım. Fakat gördüm ki bunları bilmek, anlamak, hayatın rengini ve kaderi değiştirebiliyor. İstedim ki bunu çok insan okuyup kendi kaderine müdahale edebilsin. Bir şeyleri fark edebilsin. Bana kalsa, benim elimden gelse daha yüz bin tane kitap yazarım. Çünkü o kadar anlatmak istediğim hikaye’’ dedi.
'İSTANBULLU GELİN' HEYECANI
Kitaplarının dizi olacağını hayal kurmayı seven biri olmasına rağmen hiç hayal etmediğini söyleyen Budayıcıoğlu ‘’Şimdi de çok çok mutluyum. İlk dizi İstanbullu Gelin’di. Diziyi ilk seyrettiğim zaman ne kadar heyecanlanmış ve çok gururlanmıştım. Tabi televizyonun gücü çok başka. Çok daha büyük kitlelere ulaşabiliyorsunuz. Ve ilk psikiyatri sahnelerini de İstanbullu Gelin’de biz koymuştuk ve o sahneler çok beğenildi. çok izlendi. Oyuncular da muhteşemdi’’ dedi.
'BİNNUR'U ZEVKLE İZLEDİM'
Tv8 ekranlarında yayınlanan ve geçtiğimiz aylarda ekranlara veda eden 'Kırmızı Oda' dizisinde Binnur Kaya’yı beğenerek izlediğini söyleyen Budayıcıoğlu, ilk başta kendisine teklif ettiklerini ama kabul etmediğini belirtti. Ünlü isim, ‘’O kadarı bana çok gelir. Binnur’u çok zevk ile izledim. Çok güzel bir psikiyatristti o masada. O ilişki kurma tarzı falan o kadar güzeldi ki. Gerçeğe çok yakın bir doktor oldu orada o" ifadelerini kullandı. Senaryo çalışmalarına katılan Gülseren Budayıcıoğlu, senaryo yazmanın çok özel ve yetenek isteyen bir şey olduğunu söyledi ve ‘’Tabi senaristler yazıyor senaryoları ama birlikte baştan uzun uzun senaristlerle konuşuyoruz. Kitap yazmakla senaryo yazmak çok başka. Dirsek temasıyla hep gidiyor her şey. Senaristlik de çok özel, yetenek isteyen, çok özel bir meslekmiş. onu da tanımış oldum. Birlikte bir şeyler yaratmak da ayrıca çok hoşuma gidiyor’’ dedi. Yoğun olduğu için artık hastalara bakamadığını söyleyen Budayıcıoğlu "Artık ben daha büyük kitlelere ulaşabilmeliyim. Madem öyle, yazmalıyım. Kitaplara ve dizi çalışmalarına ağırlık vermeliyim. 'Hayata Dön' kitabımdaki karakterden etkilenmemek mümkün değil. Hepsinden çok etkilendim ama mesela 'Kral Kaybederse' de benim en çok etkilendiğim hikayelerden biridir. Ve çok uzun süren bir terapi dönemi olduğu için. 'Camdaki Kız' da öyle. Ayıramıyorum, çocuklarım gibi oldular" dedi. Kadına şiddet ile ilgili de konuşan Budayıcıoğlu ‘’Batı medeniyeti falan diyoruz. Oradaki kadınlara uygulayan bir sayısal olarak istatistiksel olarak sonuçlara bakıldığında insan hayretler içinde kalıyor. Yani orada da kadınlara inanılmaz bir şiddet var. Gelişmiş ülke, gelişmekte olan ülke ve az gelişmiş, gelişmemiş ülkelerin kadınlara yaptıkları zulmün nedeni değişik, şekli değişik. Yoksa bütün dünya kadınlara şu anda zulmetmeye devam ediyor ama kadınlar da hiç arkalarına bakmadan, yollarında devam ediyorlar. Kadının bu topluma katkılarının neler olacağını bir an önce görse dünya diyorum. Yani kadınlar geliştikçe dünya çok daha güzel, çok daha yaşanası bir yer olacak dünya. Ben sonuna kadar buna inananlardan biriyim’’ dedi.