James Webb teleskopu bir öte gezegende organik bir bileşim belirledi. Şimdi bunun dünya dışı yaşamın bir kanıtı olup olmadığı tartışılıyor. Birkaç haftadır gözlemevlerinin koridorlarında ve astronomiyle ilgili sitelerde ve platformlarda bir söylenti yankılanıp duruyor: James Webb teleskopu bir şeyler buldu! Hem de öyle sıradan bir şey değil. Dünya dışı yaşamla ilgili ilk kanıt!
Fenoreporter - Dış Haberler Servisi
Ancak, bilim insanları bu kanıta ihtiyatla yaklaşıyorlar. Hatta ,İngiliz “The Spectator” dergisi konuyu ele alan bir makalesinde James Webb’in bulduğu şeyin “Dünya dışı yaşam”la ilgili bir kanıt olmadığını öne sürdü. Elbette bu sonucu da ihtiyatla karşılamak gerekiyor.
NASA’nın (ABD Uzay ve Havacılık Dairesi) öte gezegenler bilimi uzmanlarından Knicole Colon, her türlü yoruma açık bir değerlendirmeyi tercih ediyor: “James Webb, bir öte gezegende kanıtlarla kesinleşmiş hayat izi bulmadı. Bulduklarını başka gözlemlerle doğrulamak zorundayız. Böylece teleskopun odaklandığı gezegenin yaşanabilir olup olmadığını anlayabiliriz. “
James Webb teleskopunun odaklandığı gezegen, dünyadan 8,6 kat daha büyük olan “K2-18 b.” Gezegeni. Güneş sisteminden 120 ışık yılı uzaklıkta. (Not: 1 ışık yılı 9 trilyon kilometre.) Yani evren ölçülernde çok yakın, bizim imkanlarımıza göre çok uzak. Ömrümüz 100 bin yıl olsa bile ulaşamayacağımız uzaklıkta.
James Webb teleskopu bu hem yakın, hem de çok uzak gezegenin yüzeyinde bir şeyler buldu. Uzmanlara göre, “Dimetil sülfür” molekülleri. Dünyanın okyanuslarında “Fitoplankton”lar (Not: Dünyadaki oksijen kaynağının büyük bölümünü üreten, gözle görülemeyecek kadar küçük canlılar) tarafından salgılanan ve ancak organik, yani canlı organizmaların yapabilecekleri bir şey.
Elbette tüm bunlar söz konusu gezegende hayat olduğu anlamına gelmiyor ama olmadığ anlamına da gelmiyor.
Çünkü, yukarıda da belirttiğimiz gibi “Fitoplankton”lar gezegenimizin akciğerleri diye tanımlanıyor. Canlıların ve volkanların tükettiği oksijenin yarısını onlar üretiyor. Onların varlığı, yaşadıkları gezegende canlıların varlığına işaret ediyor.
NASA araştırmacıları şimdi ek kanıtlar bulma telaşına girdiler. Bu kanıtlar da ihtimalleri doğrularsa, herhalde “Yılın değil yüzyılın olayı” diyebileceğimiz bir basın toplantısıyla evrende yalnız olmadığımızı duyuracaklar. Şimdilik yapabileceğimiz tek şey, sabretmek!