İsviçre, hafta sonu Ukrayna'daki savaşın sona erdirilmesi için temel ilkelerin tartışılmasını amaçlayan ve 90'dan fazla ülkenin temsilcileriyle bazı uluslararası kuruluşların katıldığı bir zirveye ev sahipliği yaptı. Zirve kapsamında Türkiye de dahil 80 ülke ve dört uluslararası kuruluş Bürgenstock Bildirgesi'ni imzaladı. 16 ülke ve kuruluş çekimser kaldı.
BBC Türkçe'den Sarah Rainsford'un haberine göre; Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy, Pazar günü düzenlenen basın toplantısında, Rusya'nın ülkesinin tüm topraklarından çekilmesi halinde, yarın Moskova ile barış görüşmeleri yapabileceklerini söyledi. İsviçre'deki toplantıda Zelenskiy'nin barış formülünün en az tartışmalı üç noktası üzerinde duruldu: Nükleer güvenlik, küresel pazarlara gıda ulaştırılması ve kaçırılan Ukraynalı çocukların ve mahkumların evlerine dönmesi.
Bu konular bildirgede yer aldı. İsviçre Konfederasyonu Başkanı Viola Amherd, "Geriye önemli bir soru kalıyor: Rusya bu sürece nasıl ve ne zaman dahil edilebilir?" dedi ve çözümün iki tarafı da içermesi gerektiğini söyledi. Savaşın yıkımından kesin olarak Rusya sorumlu tutuldu. Ancak aralarında Hindistan, Güney Afrika ve Suudi Arabistan'ın da bulunduğu ülkeler bildirgeyi imzalamadı.
Zirve, Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesinden yaklaşık 28 ay sonra, Luzern Gölü kıyısındaki tatil beldesi Bürgenstock'ta düzenlendi. Kararı aylar öncesinden alınmış bu zirve, işgalden bu yana Ukrayna için düzenlenen en büyük toplantı oldu. Ancak Çin gibi kilit aktörlerin uzak durması ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in yeni bir ültimatom yayımlayarak Ukrayna'nın teslim olmasını talep etmesi ve bunu bir barış önerisi olarak nitelendirmesi nedeniyle kayda değer bir ilerleme beklentisi düşüktü. Rusya toplantıya davet edilmedi.
Ukrayna için ise bu toplantının gerçekleşiyor olması bile olumlu. Her katılımcı bir destek jesti olarak görüldü. Zirve zor bir dönemde yapıldı. Rusya, kuzeydoğuda Harkov yakınlarında yeni bir saldırı başlattı. Ukrayna lideri Zelenskiy zirvenin geniş katılımlı olmasını "başarı" olarak değerlendirdi ve zirveden çıkacak anlaşmaların barış sürecinin bir parçası olacağını söyledi. Almanya Başbakanı Olaf Scholz da toplantıyı önemli bir adım olarak nitelendirdi. Welt TV'ye yaptığı açıklamada Scholz, "Barış ve güvenlikle ilgili pek çok mesele tartışılacak ama en büyük meseleler değil. Plan zaten böyleydi" dedi. ABD Başkanı Joe Biden, Başkan Yardımcısı Kamala Harris'i kendisini temsil etmesi için gönderirken, Türkiye'yi zirvede Dışişleri Bakanı Hakan Fidan temsil etti. Ukraynalı milletvekili Oleksandr Merezhko'ya göre, "Barış için siyasi ve hukuki bir çerçeve oluşturmak önemli. Barış sadece Zelenskiy'nin ortaya koyduğu 10 maddeyle sağlanabilir. Buna Ukrayna'nın toprak bütünlüğü ve egemenliği de dahil”.
Ukrayna lideri Zelenskiy, 2022'nin sonlarında, Rusya'nın işgal ettiği tüm toprakları geri vermesinde ısrar eden barış şartlarını ortaya koymuştu. Ukrayna şimdi mümkün olduğunca çok ülkeden kendi formülüne destek almak ve Rusya'ya bu şartları kabul etmesi için "psikolojik baskı" yapmak istiyor. Şu anda bu pek olası görünmüyor. Bu zirve ilk gündeme geldiğinde savaş alanındaki durum Kiev için daha umut verici görünüyordu. O zamandan bu yana dinamikler değişti. Avrupa Politika Analiz Merkezi'nden (CEPA) Profesör Sam Greene, "Bunun Ukrayna için kazanılabilir bir savaş olmayabileceğine inanan kitle giderek büyüyor" diyor.
Greene, ABD dış politika kurumlarının "önemli bir bölümünün" Ukrayna'nın "kayıplarını azaltması" gerektiğine inandığını ve Avrupa'da Moskova'ya daha sempatik yaklaşan sağ partilere desteğin arttığını belirtiyor. Greene'e göre "Bu etkinliğin yapmak istediği şeylerden biri, Ukrayna'nın kabul edilebilir bir sonuç vizyonunun arkasındaki desteği harekete geçirmek”. Ancak katılım Ukrayna ve İsviçre'nin beklediği kadar umut verici değil. ABD Başkanı Joe Biden zirveye katılmadı ve bu kararı Zelenskiy'i üzdü. Ukrayna'nın doğal müttefiki olmayan "Küresel Güney "den kilit ülkelerin katılması için yapılan girişimler de ancak kısmen başarılı oldu. Hindistan, Brezilya ve Çin ya hiç katılmıyor ya da düşük düzeyde temsilciler gönderdiler. Rus yetkililer art arda etkinliği önemsiz bulan açıklamalar yaptı. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'a göre bu etkinlik "kıymeti olmayan çıkmaz sokak". Ancak Moskova yine de müttefiklerini zirveyi boykota çağırdı. Oleksandr Merezhko bunun olumsuz olduğunu belirtiyor. "Görünüşe göre Çin, barış sürecini değil stratejik ortağı Rusya'yı, yani barışı değil saldırganı desteklemeye karar verdi" diyor.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin zirveden bir gün önce, barış için kendi koşullarını sıralayan bir açıklama ile bu girişime çomak sokmaya çalıştı. Ukrayna birliklerinin Luhansk, Donetsk, Herson ve Zaporijya bölgelerinden tamamen çekilmesi ve Ukrayna'nın NATO'ya katılmayacağına dair söz vermesi durumunda görüşmelerin yapılabileceğini söyledi. Yani Putin, hala Kiev'in kontrolü altında olan bölgeler de dahil olmak üzere, Rusya'nın ilhak ettiğini iddia ettiği dört bölgenin tamamının teslim edilmesini talep ediyor. Kiev bunu "gülünç" diyerek reddetti.
Şu günlerde ne Ukrayna ne de Rusya mücadeleden vazgeçmeye hazır. Sam Greene'e göre, "Ukrayna açısından, cephede olup bitenlere bakınca, müttefiklerinden ihtiyaç duydukları şey barış taahhüdü değil, ne pahasına olursa olsun türünden bir barış değil. Savaşı kazanmaya yönelik bir taahhüde ihtiyaçları var."