Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesinin kurucusu Türk Marksist-Leninist militandır. Mahir Çayan Kimdir? Nerelidir? Ne Zaman Vefat Etmiştir?

 

 

Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesinin kurucusu Türk Marksist-Leninist militandır. Mahir Çayan Kimdir? Nerelidir? Ne Zaman Vefat Etmiştir?

 

Mahir Çayan Kimdir? Nerelidir? Ne Zaman Vefat Etmiştir?

Mahir Çayan Kimdir? Mahir Çayan 15 Mart 1946 tarihinde Samsun'da doğmuştur. ortaokul ve lise dönemlerini Haydarpaşa Lisesinde yani İstanbul'da geçirdi. 1963'te İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine kaydoldu. Ertesi yıl Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesinde öğrenimine devam etti. Bu dönemde TİP ve FKF'ye yani Fikir Kulüpleri Federasyonu'na bağlı olan SBF yani Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde Fikir Kulübüne girdi. 1965'te bu kulübün başkanlığını da üstlendi. 1967'de kısa süreliğine o zamanki kız arkadaşı Gülten Savaşçı'nın yanına Fransa'ya gitti. Fransa'daki sosyalist hareketlerin genel seyri ve içinde bulundukları tartışmaları izledi. 1968'deki 6. Filo eylemlerine İzmir'de katıldı ve gözaltına alındı. Bu dönemde Türkiye İşçi Partisi yani TİP içinde başlayan Mihri Belli'nin savunduğu Millî Demokratik Devrim tartışmalarının içerisinde ve daha sonra kurulan THKP-C'nin önder kadrosunda bulundu. Bu süreçte TİP adına Karadeniz Ereğli'de çalışmalar yürüttü. Bu geziden sonra ideolojik olarak Millî Demokratik Devrim saflarında yer aldı. TİP ile olan temel ayrılığı devrim sorunu olarak tarif eder. Fransa'da bulunduğu süreçte Latin Amerika silahlı mücadelelerinden etkilenir. TİP'i bu süreçte yasalcılık ile suçlar, Türkiye'deki devrim sürecinin ancak silahlı bir mücadeleyle ve kendi özgül koşullarının tespit edilmesiyle olabileceğini savunur. Bu görüşe daha yakın olan Türk Solu ve Aydınlık dergilerinde yazılar yazar. Bu dönemde yazdığı önemli yazıları Revizyonizmin Keskin Kokusu 1, Revizyonizmin Keskin Kokusu 2 ve Aren Oportünizminin Niteliği'dir.

1969 yılında Ankara'da yapılan ve Fikir Kulüpleri Federasyonunun adını DEV-GENÇ olarak değiştirmiştir. Mahir Çayan, 1970'te Gülten Savaşçı ile evlenmiştir. 1971 yılında yapılan TİP kongresine katılmamıştır fakat TİP ve kendi çalışma çevresinden öğrenci ve işçilerle birlikte bir toplantı örgütler. Mihri Belli ile olan ayrılıklarının iyice ortaya çıkmış olmasıyla birlikte yolunu Millî Demokratik Devrim yani MDD sürecinden ayırarak önce genç subayların askerî darbe yapmasını beklemek yerine halk ihtilali için silahlı propaganda faaliyetlerine başlar. O dönemde Türkiye devrim sürecini Kesintisiz Devrim I-II-III broşürlerinde dile getirir. Türkiye'nin sahip olduğu yapıyı oligarşi olarak tanımlar. Ek olarak 'Türkiye'deki geçmişe nazaran refah seviyesinin artması ile birlikte devlet ve halk arasında bir denge vardır.' demiş ve bu dengeyi suni denge olarak adlandırmıştır. Suni dengeyi de bozmanın ancak silahlı mücadele ile olacağını savunmuştur.

Bu süreçte Münir Ramazan Aktolga ve Yusuf Küpeli ile birlikte THKP-C'nin kuruluş çalışmalarını sürdürür. Örgütün diğer önemli isimleri arasında Ertuğrul Kürkçü, İlhami Aras, Ulaş Bardakçı, Mustafa Kemal Kaçaroğlu ve Hüseyin Cevahir yer alır. Şehir gerillası modelini benimseyen Mahir Çayan buna uygun silahlı eylemlerin planlanmasında ve gerçekleştirilmesinde bizzat bulunur. Bu arada THKP'nin şehir gerillası eylemlerini de planlayan Çayan, 12 Şubat 1971'de Ankara'da Ziraat Bankası Küçükesat Şubesinin soygununa katıldı. Şubat 1971'de Hüseyin Cevahir, Ulaş Bardakçı, Ziya Yılmaz, Kamil Dede ve Oktay Etiman'le birlikte İstanbul'a geldi ve örgütün eylemlerine burada devam edilmesi için hazırlıklarda bulundu. 15 Mart 1971'de Erenköy Türk Ticaret Bankası soygununa katıldı. Bunun ardından 4 Nisan 1971'de iş adamları Mete Has ile Talip Aksoy'un kaçırılıp 400 bin liralık fidye alınması eylemini arkadaşlarıyla birlikte gerçekleştirdi. Bu arada Türkiye Halk Kurtuluş Partisinin tüzüğünü Münir Ramazan Aktolga ile birlikte hazırladı. Aynı günlerde İhtilalin Yolu adlı parti bildirisini de kaleme alan Mahir Çayan, 22 Mayıs 1971'de İsrail Başkonsolosu Efraim Elrom'un kaçırılıp öldürülmesi olayına karışır. Kaldıkları evden kaçarken polisle girdikleri çatışma sonrasında Mahir Çayan ve Hüseyin Cevahir, İstanbul Maltepe’de bir evde kuşatılır. Evde bulunan 14 yaşındaki Sibel Erkan'ı rehin alırlar.

Çayan ve Cevahir’i ikna edebilmek için anne ve babaları ile aile büyükleri olay yerine getirilir. Hüseyin Cevahir ve Mahir Çayan'ın teslim olmaması üzerine 1 Haziran 1971 günü eve operasyon düzenlenir. Cevahir ve Çayan, Sibel Erkan'ı korumak için pencerelerden uzaklaştırır. Hapisteki İlkay Demir; Mahir Çayan'ı hafif saçları dökülmüş, siyah saçlı ve esmer tarif etmiş ve bunun üzerine keskin nişancı Mahir Çayan sandığı Hüseyin Cevahir'e ateş açmıştır. Cevahir ölmeden önce aslan diye bağırır ve son nefesini verir. Aslan, Çayan ve Cevahir arasındaki bir şifredir. Çayan ise arkadaşıyla daha önceden anlaştığı gibi sağ ele geçirilmemek için namluyu kalbine doğrultur ve tetiği çeker. Ancak solak olduğu için eli titrer ve kurşun, kalbi yerine akciğerine saplanır. Hüseyin Cevahir ölü, Mahir Çayan ise yaralı ele geçirilir. Sibel Erkan zarar görmemiştir.

Mahir Çayan tutuklandıktan sonra bir süre örgüt arkadaşlarından ayrı olarak tek başına bir hücrede tutuldu. Dokuz günlük ölüm orucunun sonunda gece yarısı İstanbul Maltepe Cezaevine getirildi. Dava sürerken 29 Kasım 1971'de THKP-C'den Mahir Çayan, Ulaş Bardakçı, Ziya Yılmaz ile Türkiye Halk Kurtuluş Ordusundan kısaca THKO Cihan Alptekin ve Ömer Ayna, kazılan tünelden çıkarak firar ederler. Firardan sonra THKP-C içinde bölünme yaşanır. Bu süre içinde örgüt içinde baş gösteren anlaşmazlığı tartışmak üzere 12 Aralık 1971'de Yusuf Küpeli ve Münir Aktolga ile görüştü. Ancak bu görüşmede bir sonuç sağlanamadı ve Çayan içeride oldukları süre içinde partinin çizilmiş olan stratejisini terk ettikleri gerekçesiyle Merkez Komitesindeki bu iki arkadaşını suçladı. Daha sonra genel komitedeki diğer üyelerin de onayı ile Yusuf Küpeli ile Münir Ramazan Aktolga'nın THKP-C'den ihraç edilmelerini sağladı.

İstanbul'da kalma olanakları daralan Mahir Çayan, Ankara'ya geçer. 19 Şubat'ta Ulaş Bardakçı, Arnavutköy'de kaldığı evde kuşatılır ve güvenlik güçleriyle girdiği çatışmada öldürülür. Mahir Çayan ve arkadaşları bir yandan sürekli yer değiştirerek yakalanmamaya çalışırken öte yandan idam cezası verilmiş olan Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ın kurtarılmaları için eylem olanakları araştırırlar. Ankara'daki ilişkiler de yakalanmalar sonucunda giderek daralır. Önce bazı kadrolar Karadeniz'e gönderilir. Koray Doğan'ın polis tarafından öldürülmesi ve diğer yakalanmalar sonrasında da Mahir Çayan, Cihan Alptekin, Ömer Ayna ve Ertuğrul Kürkçü Karadeniz'e geçerler.

Mahir Çayan ve arkadaşları, 26 Mart 1972 günü Ünye Radar Üssünde çalışan biri Kanadalı, ikisi İngiliz üç teknisyeni kaçırıp Tokat'ın Niksar ilçesi Kızıldere köyünde muhtar Emrullah Arslan'ın evinde saklanırlar. Tutuklu bulundukları İstanbul Kartal Askerî Cezaevinden tünel kazarak kaçan Çayan ve arkadaşları, Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1 No.'lu Askerî Mahkemesince ölüm cezasına çarptırılan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan için verilen kararın infaz edilmemesini isteyen bir bildiriyi kaçırdıkları İngilizlerin şifreli kasasına bırakırlar. Bu bildirinin radyoda yayımlanmasını, yayımlanmazsa teknisyenlerinin öldürüleceğini de bildiriye eklerler.

Fatsa-Ünye-Niksar ilçelerinde aramalar başlar. Niksar-Ünye kara yolunda yapılan bir arama, Çayan ve arkadaşlarının izini bulmaya yeter. Yakalananlardan Hasan Yılmaz, 'Bana 100 lira verdiler. Rehberlik yaptım. Yol gösterdim. Hepsi de Kızıldere köyündeler.' der. Saklandıkları evin sahibi muhtar Emrullah Arslan bulunur, konuşturulur. İçişleri Bakanı Ferit Kubat, Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanı General Vehbi Parlar, Samsun Jandarma Bölge Komutanı Albay Celal Durukan 29 Mart günü Kızıldere köyüne giderler. 'Teslim olun!' çağrılarına karşı Çayan ve arkadaşları, 'İngilizler elimizde. Teslim olmayacağız! Çarpışacağız. İngilizler burada ölecek.' yanıtını verirler.

Daha sonra askerlerin açtığı ilk ateşle Mahir Çayan vurulularak öldürüldü.