Dikkat; sakın Sibirya kaplanını rahatsız etmeyin. Tepkisi çok şiddetli olabilir. Hayvanlar intikam alır mı? Bu soru yöneltildiğinde bilim insanları öncelikle Sibirya kaplanlarını örnek gösteriyorlar. Müthiş belleği olan bu hayvanlar kendilerine kötülük edeni asla unutmuyorlar ve kolay kolay da affetmiyorlar.

 

Fenoreporter - Dış Haberler Servisi

 

Bir Sibirya kaplanına ateş etmeye veya avını elinden almaya kalkanların vay haline! Kaplan intikam için aylarda, hatta yıllarca o düşmanını kovalıyor. İşte Sibirya’da, son kaplanların yaşam alanı olan Çin’le sınırdaş Primorie bölgesinde 1997 Aralık’ında meydana gelen bir olay:

 

Vladimir Markov adlı bir avcı, bir sabah ormanda, kulübesinin yakınlarında ölü bulundu. Gece kulübesine dönerken bir kaplanın saldırısına uğramıştı. Sadece o değil, köpekleri de. Kaplan ona ve köpeklerini öldürüp parçalamış, hatta vücutlarının bir bölümünü yemişti.

 

Kaplanları ve Sibirya’daki vahşi yaşamı korumakla, ayrıca hayvanlar ile insanlar arasındaki çatışmaları önlemekle görevli 6 timden birinin başında olan Yuri Trush, ekibiyle birlikte olay yerine koştu. Yerdeki izleri inceleyen ve daha önceki tecrübelerini hatırlayan ekip kaplanın hala yakınlarında olduğunu, hatta onları gözlediğini farketti.

 

Bir süre onu yakalamaya çalıştılar ama çok tehlikeli bir işe kalkıştıklarını anlayınca vazgeçtiler. Her ne kadar ekip tepeden tırnağa silahlı olsa da, bir kaplanı yaşam alanında takip etmenin çok ama çok tehlikeli olduğunu, çünkü hayvanın bir anda görünmez olabileceğini biliyorlardı.

 

Soruşturmada Markov’un bir kaçak avcı olduğu, kaplanlar dahil koruma altındaki hayvanları avladığı, öldürdüğü hayvanları Çin’de sattığı ortaya çıktı. Örneğin, Çin geleneksel tıbbı, ilaç üretmek için kaplanların kemiklerini kullanıyordu. 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla ekonomi de çökmüş, milyonlarca kişi yoksulluğun pençesine düşmüştü. Bir çok kişi hayatlarını kazanabilmek için ya kaçak avcılığa , ya da ormanlardaki ağaçları kesip satmaya yönelmişti. Markov da onlardan biriydi.

 

Bir gün ormanda Markov, az önce öldürdüğü yaban domuzunu yemekte olan bir kaplanla karşılaştı, silahını doğrultup ateşledi. Ama sadece yaralayabildi. Onun avladığı yaban domuzu Bu ilk ateşten sonra kaplan kaçtı. Markov da el koydu ve sattı. Ama bu, ona ömrünün sonuna kadar peşini bırakmayacak bir düşman kazandırdı.

 

Markov ölümünden kısa bir süre önce arkadaşlarına bir kaplanın kendisini günlerdir takip ettiğini anlattı. Devamını soruşturma ekibinden Evgeni Smirnov atlatıyor: “Markov kaplana ateş etti. Hayvan kaçmadan önce onun kokusunu belleğine yazdı ve ondan sonra peşine düştü. Bölgede bir çok kişi yaşıyordu: Askerler, ormancılar, arı yetiştiricileri….Kaplan hiç birine zarar vermedi. Çünkü o, sadece bir kişinin peşindeydi.

 

Bu kaplan insan avlamak istese, çevredeki kulübelerden birine girip, orada yaşayanları öldürüp yiyebilirdi. Hayır, o sadece Markov’un peşindeydi. Markov’un köpekleri birer birer kayboldular. Markov ormanda dolaşıp sürekli onları arıyordu. Dostlarına da, “Köpeklerimi herhalde o kaplan öldürdü” diyordu. Sonunda kaplanın gerçek hedefinin kendisi olduğu kavradı.

 

Soruşturmacılar, Markov’un öldüğü bölgeyi dikkatle inceleyince, kaplanın sabırla, karda yatarak günlerce beklediğini ve sonunda bir punduna getirip hem intikamını aldığını, hem de cesedini parçalayıp yiyerek açlığını giderdiğini belirlediler. Kaplan insan etini sevdiği için değil, Markov’dan intikamını “Doyasıya” almak için onu parçalayıp yemişti.